Dün akşam saatlerinde MHP, Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Askıda 9 Gülek Buğday Projesi”ni, bir metin yayınlayarak kamuoyuna duyurdu. Metni okurken kafam karıştı. Tam ne demek istendiğini, 9 gülek buğdayın nasıl askıya çıkacağını anlayamadım. Nitekim sosyal medyada da aynı tepkiler vardı. Dar gelirliye buğday bağışlamanın ne anlamı vardı? Dar gelirli, bu buğdayı hangi değirmende öğütüp un, sonra da ekmek yapacaktı. Bir tanıdığım, aşurelik buğday zannetmiş. Yok dedim. “O da değirmende işlem görüyor. Buğday, ham hâldeki tahıldır.”
Daha da vahimi, bu bağış, niye metnin başında sıkıntıda olduğu itiraf edilen çiftçiden bekleniyordu? Böyle bir hayrı, maddî durumu iyi olan herkes yapmalı değil miydi?
Biraz internette dolanınca dikkatimi çeken bir şey oldu. Bâzı MHP’li hesaplar, proje hakkında paylaşım yapmamıştı. Bâzı derken, bir hayli üst düzey bâzıları kastediyorum. Hele birisi var ki Bahçeli hapşırsa x hesâbından, “Çok yaşayın liderim!” diyor. Meselâ Semih Yalçın, bir gün gecikmeli paylaştı. Bu yazıyı yazarken, bahsettiğim kişiden hâlâ ses sedâ yoktu.
Zannediyorum, apar topar hazırlanmış bu projeden ve metinden, bir kısım MHP’lilerin haberi yoktu. Devlet Bahçeli’nin sağlık durumu hakkında yapılan dedikodulara cevap olarak, “Gâyet iyi, proje bile üretiyor.” gibi bir telâşla hazırlanmış olabilirdi.
Nihâyet dün akşam İzzet Ulvi Yönter’in yaptığı açıklamayla mesele, vuzûha kavuştu. Bağışlanan, 9 gülek buğday değilmiş; karşılığı kadar unmuş. Buğday saçmalığına son verildi böylece.
İyi de bunlara ne gerek var? Niye direk “şu kadar kilo un” denmiyor da şehir insanının bilmediği, neredeyse hem târihe karışan bir ölçü birimiyle hem de buğdayla kafalar karıştırılıyor? Askıda ekmeğe ne oldu?
Sosyal medyada “gülek mi ağlayak mı?” diyenleri gördüm. Gülek gülek! Ben güldüm. Önce bir yorumcunun, “vatandaş tavuk değil” demesine güldüm. Sonra Türkçenin böyle milliyetçi bir partinin elinde ne hâle geldiğine güldüm.
Metindeki anlam kargaşası bir yana, bin yıldan fazladır kullanılan bizim caaanım külek, gülek olmuş. “Bir çiftçi çocuğu olarak Bahçeli…” diye bir ifâde dikkatimi çekti. Bahçeli, kolejlerde okuyan bir çiftçi çocuğu olarak nereden bilsin küleği? Sorun, metni kaleme alanda. Her kim yazdıysa tam çuvallamış.
Külek, genel olarak ağaçtan yapılan silindirik kaplara verilen addır. Muhtelif boylarda olur. Yağ, yoğurt, bal, pekmez vs. saklamak için kullanılır. Buğday ölçü birimi olanı ise gödüktür. O da ahşaptır ama hayâl meyâl metal olanların kullanıldığını hatırlıyorum. Kaç kiloya denk geldiğini unuttum. Bizim oralarda “bir külek yağ” dendi mi standart bir kap vardır, o kastedilir. Bir gödük buğday da aynı.
Anlamadığım bir şey daha var. Vatandaşa un dağıtmaktaki maksat ne? Yoksa dar gelirlilere balık vermek yerine balık tutmak mı öğretiliyor. Dağıtılan un, ha deyince ekmek olmuyor ki! Dar gelirli, onu elektrik yakarak pişirecek. Pandemide evde ekmek yaptık. Elektrik faturası, hatırı sayılacak kadar kabardı. Askıda una, askıda elektrik faturası da lâzım.
Askıda ekmek, hâl-i hazırda var. Keşki MHP, “askıda bir külek yoğurt projesi” başlatsaydı. Cumhur İttifakı’nın diğer ortakları da askıda bir külek kestâne balı, askıda bir külek Medîne hurması….. Ohh değmeyin keyfimize! Şifâ olsun! Ekmeğe ihtiyâcım yok ama bir emekli olarak, diğerlerine hayır demem.
Neyse daha fazla uzatmayayım. Aç tavuk, kendini buğday ambarında sanırmış.
