Bütçede emekli, engelli ve hastalar için para var mı?
Evet, var.
Ak Partili arkadaşlar: “EYT, hem merkezi yönetim bütçesinde hem de SGK bütçesindeki dengeleri bozdu; bu yüzden seçimlere kadar emekliler için bir şey yapılamaz” görüşündeler.
Fakat diyorlar “Bizim Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, hasta, mağdur ve yoksullara çok yardım yapıyor.”
Ben de bakanlığın sitesine girip yaptıkları bazı yardımları 13 maddede derledim. Lütfen sonuna kadar okuyunuz.
1)Doğum Yardımı: (Azalan nüfus artış hızını artırmak için) Doğacak ilk çocuk için bir defaya mahsus 5.000 TL, ikinci çocuk için beş yaşına kadar her ay 1.500 TL ve üçüncü çocuk için de beş yaşına kadar her ay 5.000 TL. Bir ailenin üçüzleri olursa aylık 6.583 TL ödenecek.
2) Çoklu doğum ile dünyaya gelen 0-2 yaş aralığındaki hanelerin beslenme ve özbakım ihtiyaçları için ayda 400 TL. Doğru okuyorsunuz, dört yüz TL.
3) Doğumlarını hastanede yapmaları şartıyla “gebelik döneminde” aylık 200 TL (ikiyüz TL) Çocuk için de aylık 100 TL (yüz TL) doğum hastanede yapıldıysa bir defaya mahsus 500 TL ve doğumu takip eden iki ay boyunca aylık 300 TL.
4) Nikahlı eşini kaybetmiş dul kadınlara aylık 1.000 TL
5) Annesi veya babası veya ikisi birden vefat etmiş çocuklara ayda 600 TL
6) Vatani görev esnasında yoksul asker ailelerine yönelik yardım: Aylık 800 TL
7) Babası askerde olan yoksul çocuklara da her ay 350 TL
8) Terörden etkilenen veya terör yüzünden göç etmek zorunda kalanlara, hane başına azami yardım: Aylık 1.500 TL
9) Vefat edenlerin ailelerine yardım: Bir defalık 3.225,46 TL
10) Hiçbir sosyal güvencesi olmayan 65 yaş üstü kişilere aylık: 4.664 TL
11) 18 Yaş üstü %40 engellilere 3.723 ve %70 üstü engellilere de 5.585 TL.
12) 18 yaşından küçük ve %40 üstü engelli çocukların ailelerine: Aylık 3.723 TL.
13) İlköğretimde okuyan erkek çocuklara aylık 90 TL, kız çocuklara 100 TL, ortaöğretimde okuyan erkek çocuklara 130 TL ve kız öğrencilere de 150 TL.
Uzattım. Fakat yardım diye verilen gülünç tutarlar apaçık bir şekilde muhtaçların haysiyetiyle oynamaktır.
İlk yorum: Şerefli bir hayat sürmek yaşlı, hasta ve yoksulların Anayasal hakkıdır. Bu komik ve şartları ağır yardım tutarları haysiyet kırıcıdır.
Rakamların yorumu: Yetkililer; yaşlı, hasta ve yoksulları hak sahibi vatandaşlar olarak değil, kapılarına gelmiş dilenciler olarak görüyor.
Fakat, bilinmelidir ki, muhtaçların haysiyetini kıracak uygulamalar, karar vericilerin şerefini yükseltmez.
KAYNAK VAR MI VEYA MALİ ALAN MÜSAİT Mİ?
Mali Alan: Bir devletin finansal sürdürülebilirliğe zarar vermeden, “borçlanarak harcama yapma imkanı” olması demektir.
Mali Alan kavramının en önemli göstergesi de kamu borcunun GSYH’ya oranıdır.
Türkiye'nin kamu borcunun GSYH’ya oranı %21’dir; bu oran OECD ülkelerinde %77 ve Avrupa ülkelerinde de ortalama %88’dir.
Acaba Türkiye bütçe açığını gizliyor veya düşük gösteriyor olabilir mi? Mesela kamu borçları %21 değil de %41 olabilir mi?
Soralım.
Köprü, Otoyol, Hastane, Havaalanı vs gibi kamunun asgari gelir garantisi verdiği Yap İşlet Devret (YİD) ve Kamu Özel Sektör İşbirliği (KÖİ) yatırımları da kamu borcu sayılmaz mı?
Cevaplandıralım.
IMF ve diğer uluslararası kuruluşların bu tip yatırımları, bazı durumlarda kamu borcu olarak değerlendirdiklerini biliyoruz.
Benim derlediğim verilere göre kamu, bu projelere 2024’te, nette, 20 milyar TL civarında ödeme yaptı.
2025’te, bütün altyapı projelerinin toplam gelirleri, devam eden bütün projelerin toplam giderlerini karşılayabilir.
NOT: Gelirlere İstanbul, Antalya, Dalaman, Esenboğa, Adnan Menderes gibi havaalanları ve Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet gibi köprülerin gelirleri de dahildir.
Bir süre sonra bu yatırımların mülkiyeti kamuya geçeceğinden, maliyet üreten bazı yatırımlar da, tıpkı Boğaziçi Köprüsü gibi bedelsiz birer kamu yatırımına dönüşecektir.
Oluşan cevabın yorumu: YİD, KÖİ ve benzeri yatırımlardan kamuya ilave borç veya bütçe açığı bakımından ilave bir yük oluşturmuyor.
Peki Kamu, Kredi Garanti Fonu Kredileri gibi kredilere kefil oluyor; ya bu krediler geri ödenmezse ne olacak?
Cevap: Kamunun, 928 milyar TL’nin üzerinde bir KGF kredisine kefil olduğu doğrudur. Fakat Kamu, bu kredilerin tamamı batsa bile, kefil olduğu kredinin en çok %7’sini ödemeyi taahhüt ediyor.
Kaldı ki KGF kredilerinde sorunlu hale gelmiş kredilerin oranı %3 bile değil.
Diğer itirazlara da bu yazıda cevap vermiştim.
Konuya dönersek, Türkiye, kamu borcunun GSYH’ya oranı bakımından hem OECD’nin hem de Avrupa’nın en düşük borçlusudur.
Teklif ve Önerme: Kamu, borçlanarak sosyal güvenlik ödemelerini artırabilir ve artırmalıdır.
Türkiye’de emeklilik maaşları dahil sosyal güvenlik harcamalarının GSYH’ya oranı %10’un altındadır.
Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde sosyal güvenlik harcamalarının GSYH’ya oranı %26-%32 civarında seyrediyor.
OECD ve AB’de kamu, borçlanarak sosyal güvenlik ödemelerini yapıyor. Türkiye’nin de borçlanma imkanları var yani “mali alan”ı müsaittir, borçlanabilir.
Haklı gibi görünen üç itiraz:
“Hem EYT ödemelerinin hem de deprem ödemelerinin devam ettiği bir ortamda başta emeklilik olmak üzere sosyal güvenlik harcamalarını artırmak bütçe açıklarını çok artırır.”
“Aynı anda hem cari açık hem de bütçe açığı vermek yani ‘çifte açık’ çok tehlikelidir; maazallah ekonomi yönetimi kontrolden çıkar”
“Dünyada üç çalışana karşı bir emekli varken bizde 1,5 çalışana karşı bir emekli var”
İnkarcıların sığındığı her üç gerekçe de, dünya örneklerine bakıldığında batıl gerekçelerdir.
Bu itirazlar özde, birer çarpıtmadan ibarettir; bu ifadeleri kullananların gerçek amacı emekli, engelli ve hastaların haklarını baskılamaktır.
Yöneticilerin erdemli, ahlaklı, idealist, dindar, adil vs. gibi niteliklere sahip olmaları veya olmamaları bizi ilgilendirmiyor.
Bizi ilgilendiren tek şey, yöneticilerin, diğer OECD ve AB ülke yöneticileri gibi Anayasal Görevlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeleridir; hepsi bu kadar.
Vatandaşlık bağıyla bu ülkeye bağlı olan herkes haysiyetli bir hayat sürmek için asgari bir gelire ulaşma hakkına sahiptir.
Bu Anayasal Hakları üretip vatandaşa sunamayan hükümetlerin meşruiyetleri zayıf ve gelecekleri muğlak olur.
Not: Ben hem emekli hem de yaşlıyım; bazıları şahsi çıkarımı kamu yararının önüne geçirmiş olabileceğimi iddia edebilir; katiyen katılmıyorum. (Conflict of interest)
