Ekonomide en kötü geride mi kaldı?
İstisnaları bir kenarda bırakırsak, serbest piyasa düzeninde, çıkar sahipleri zıt yönlü çıkarlara sahip olabilir. Bir taraf için kötü olan bir gelişme diğer taraf için iyi olabilir.
Kredi kullananlar düşük reel faiz, mevduat sahipleri yüksek reel faiz arayışında olurlar, bu böyledir.
Çalışanlar, hak ettikleri ücreti alamadıklarına, işverenler yüksek ücret verdiklerine; devletler, yeterince vergi toplayamadıklarına mükellefler fazla vergi ödediklerine inanır.
Kur ve altın fiyatlarının artması döviz ve altın birikimi olanlar için; kiraların artması da mal sahipleri için bir sorun olmayabilir vs. vs.
Dolaysıyla uygulanacak en kötü ekonomi politikalarından bile yararlanacak zümreler olabilir.
Başlıktaki soru çok müphem bir durumu ima ettiği için soruyu açalım: Büyüme, işsizlik, dış ticaret, döviz kuru, cari açık, bütçe açığı, asgari ücretli, memur ve emekli maaşları, kredi borçluları ve reel getiri (TL birikimi olanlar) arayanlar açısından en kötü geride kaldı mı?
Konuları ve tarafları artırmadan bazı sorulara cevap verip tavsiyelerimizi sunalım.
2022 ve 2023 yılında şikâyetlerini dinlemekten yorulduğum devlet memurlardan 2024 yılında, neredeyse “tek bir şikâyet” bile dinlemedim. Çünkü yılbaşında verilen ek zamlarla, reel gelirleri arttı.
Bir defaya mahsus bu maaş artışların tekrarlanmayacağını ve önümüzdeki iki yıl boyunca “hissettikleri enflasyon”un daha yüksek olacağını garanti ederim. Reel gelirleri düşecektir. Ayaklarını yorganlarına göre uzatmaları tavsiye edilir.
Her zaman “Konut işi arsa, imalat, proje, malzeme ve işçilik fiyatlarına değil finansman kolaylıklarına bağlı bir iştir” derim konut geliştiricilerine; faizler düşüyorsa işler iyi, yükseliyorsa kötü gidecektir, bu kesindir.
Önümüzdeki iki yılda “tahripkâr bir daralma” yaşanacaktır, yeni iş almamalarını ve ellerindeki konutları hızla satmalarını öneririm.
İmalat ve ticaretle iştigal eden yüzbinlerce firmanın son üç yılda kazandıkları para, önceki 20 yılda kazandıklarından, dolar bazında bile birkaç kat daha yüksek olabilir.
Eşi benzeri olmayan bu dönem, geride kaldı ve tekrarlanmayacaktır.
Bu firmalara, “en güzel günler geride kaldı” stok yapmayın, aşırı borçlanmayın, maliyetlerinizi azaltın ve 2025’in “kâr yılı değil ar yılı” olabileceğini unutmayın derim.
Kendi işinde çalışanlar, kira, temettü, faiz geliri olanlar, devlet memurları, orta-üst ve üst kademe beyaz yakalılar ve benzerlerinin gelirleri matematiksel olarak yeterli gibi duruyor.
İyi kazanan bazı çiğ şahsiyetlerin lüks harcamalarını, güya şikâyet amacıyla, arsızca sosyal medyada ifşa etmekten çekinmezken; mütevekkil ve gürültüsüz bir şekilde ayakta kalmaya çalışan düşük gelirli işlerde çalışanlar ve emekliler adeta hayatla boğuşuyorlar.
Geçinmek çok zorlaştı.
Çift maaş artık yeni evlilikler için bir zorunluluk halini aldı.
Elden ayaktan düşmemiş emekliler çalışmaya devam ediyor veya etmeye çabalıyor.
Bazı emeklilerin evinin olması veya bir akrabasının evinde kalması, memleketten gıda desteği, BES, evlat ve akraba yardımları vs. gibi katkılar hayata tahammülü bir nebze olsun hafifletiyor, olabilir.
Böyle gitmez diyeceğim fakat maalesef bütün dünyada alt gelir gruplarının durumları umut vadetmiyor.
Başlıktaki sorunun kapsamını daraltalım: Enflasyonla mücadele programında en kötü geride kaldı mı?
Cevap: Hayır.
Çünkü şimdiye kadar yapılan şey “enflasyon canavarının güreş meydanına çekilmesi”ydi.
Enflasyona önce faizler saldırdı fakat yenemedi. Yardımına “likidite daralması” gitti o da yetmedi. Şimdi de “maliye politikasını” yardıma çağırdılar yani kamu harcamalarının kısılmasını; onun da gücü yenmeye yetmeyecektir.
Tüketim harcamalarına ilaveten “yatırım harcamalarının kısılması” da istenecektir.
Bu da yetmeyecek ve “büyüme oranının %3’ün altına inmesi”, “işsizlik oranının tekrar %11’lere yükseltilmesi”, “sorunlu kredi oranının artması” ve ılımlı sayıda “firma iflasları” desteği de istenecektir.
Bütün bunlar yapılsa bile Enflasyon Canavarını yenmek mümkün olmayacağından bu defa “değerli TL” yardıma çağırılacaktır.
Değerli TL yani kurların reel olarak düşmesi, ithal edilen ürünlerin miktarını artırıp ve fiyatlarını düşürecektir.
İhracat olumsuz seyrederken ithalat artacaktır. Yani İhracatın ithalatı karşılama oranı düşecektir.
Enflasyonla mücadele araç ve politikalarının tümü el ele verip enflasyon canavarına birlikte saldırsa, en iyi ihtimalle onu üç yılda yenebilirler.
Piyasalar ve çalışanlar açısından “en kötü” yeni başlıyor.