Ey hükümet para olup gökten yağ
Kriz yönetim başarısı, siyasi kadroların ömrünü uzatabilir. Tersi de doğrudur.
Şu anda ülkenin ihtiyacı devletin harcamalarını artırması ve tahsilatlarını ertelemesidir. Ancak bürokratların temel bakış açısı, gelirleri artırmak ve gereksiz harcamaları azaltmaktır.
Şimdiye kadar hükümetin yüksek bütçe açıklarını eleştirmiş bir kişi olarak; şimdi açık ve net bir şekilde hükümete “lütfen verebildiğiniz kadar bütçe açığı verin” tavsiyesi, “aksi takdirde bırakın %5 büyümeyi, %10 küçülebiliriz” uyarısı yapıyorum.
21 Mart tarihli “Savruk ve odaksız tedbirler” başlıklı yazımdaki önerileri tekrarlıyorum: Hükümet TCMB’nin DİBS dediğimiz hazine tahvili satın alabilmesi için, yani TCMB’nin karşılıksız para basabilmesi için derhal yasal “düzenleme” yapmalıdır. Gelecekte, işler düzeldiğinde, TCMB aldığı bu DİBS’ni satarak bastığı karşılıksız paraları geri çekebilir.
İkincisi, KGF iyi bir mekanizma fakat cazibesini yitirmiş ve yetersizkalmış olabilir. Önerimi tekrarlıyorum: “Tazminat üst sınırı” %20’ye çıkarılırsa, bankaların kredi verme iştahı artacaktır.
Üçüncü ve en önemli ve en acil ve en değerli tedbir “kısa süreli çalışma ödeneğinin hızla ve cömertçe” devreye sokulmasıdır.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ HAYAT KURTARIR
Üç ayı aşmamak üzere sigortalılara, yani çalışanlara, çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulama olan kısa çalışma ödeneği, asgari ücretlilere 1.750 TL ve yüksek ücretlilere 4.350 TL’ye kadar ödeme imkânı sağlıyor. Bu sayede ekonomideki pek çok tıkanıklık oluşmadan aşılabilmektedir.
“Kısa çalışma ödeneği” tahsisi ve ödeme mekanizmaları her zaman yapıldığı gibi “iş müfettişlerinin uygunluk raporu” şartına dayandırılırsa, bürokrasi uzayabilir ve çok geç kalınmış olabilir.
“Hazine’nin her kuruşunu koruma ve kasadan çıkmasını geciktirme” bakış açısı başka zaman doğru olabilir fakat bugünlerdedoğru olan; Hazine’nin bulduğu bütün paraları, çalışanların ve şirketlerin üzerine, adeta yağdırmasıdır.
Bu dönemde kişi ve kurumların başarı ölçütü; verilenkısa çalışma ödeneğininmiktarı ve işlem hızı olmalıdır.
Önerim kontrolsüz ve savurganca para dağıtılsın anlamına gelmez. Yine her zaman yapılan denetimler ve hazırlanan “uygunluk raporları” bu defa da hazırlansın fakat zamanlaması “ödeme yapıldıktan sonra”ya bırakılsın. Eğer bir suiistimal oluşursa, her zaman hesap sorulabilir.
Eğer siyasilerden açık ve net “hızlanın, benim için en makbul iş, hızla sonuçlanan iştir” mesajı gelmezse ve yapılan ödeme miktarı gün gün takip edilmezse; bürokratlar yeterince sorumluluk almayacaklardır.
Fakat büyük, kurumsallaşmış ve evrakları düzgün firmaların işlerini her zaman olduğu gibi ihtimamla, kusursuz vebiraz da hızlandırarakyapacaklardır.
Öte yandan belge bilgi temininde zorluk çeken ve bürokratların dilinden anlamayan; 10 kişiden az çalıştıran küçük hizmet firmaları, şoförler, berberler, garsonlar, tezgâhtarlar, hamallar, boyacılar, aşçılar, komiler, çaycılar, inşaat işçileri ve bilumum sahipsizlermahrum ve mağdur kalmaya devam edecekler.
Toplam istihdamın sadece %20’si sanayide ve %57’si hizmetler alanında çalışıyor. Buna rağmen “Kısa çalışma ödeneği”nin çoğunu, örgütlü olan sanayi kesimi alıyor. Son kuruşuna kadar haklarıdır, alsınlar. Ancak bu defa “sahipsizlere sahip çıkma mekanizmaları” da oluşturulmalıdır.
Ey yetkililer, etkin ve yaygın bir kısa çalışma ödeneği başarısı, hem ekonominin uzun dönemli sağlığı hem de siyasi itibarınız için bugün alınması gereken en etkili ilaçtır, bunu unutmayın.
İkincisi işsizlik maaşı başvuru standartlarını esnetiniz ve ödeme tutarlarını da artırınız.
En önemlisi, hiçbir mevzuatta yeri olmayan, müracaat etmesini bile bilmeyen sahipsizleri de unutmayınız.
Darda kalanlara para yağdırmak konusunda herkes hem fikir, tereddüt etmeyiniz.
Eğer kriz gelmeden evvel alınan tedbirler işe yaramamışsa; kriz dönemlerinde alınacak tedbirlerin zamanlaması ve yerindeliği hayati önem taşır. Bu hastalanmış bir bünyeye doğru zamanda ve tam dozunda ilaç verilmesi gibidir, bu defa yanlış yapma şansınız yok.