IMF Janet Yellen ve ben
“Gelişmiş ülkeler, işsizliğin artmasını, verilmiş bazı kredilerin batmasını hatta bazı işyerlerinin kapanmasını, bilerek, isteyerek, planlayarak ve gönüllü olarak göze alıyorlar; bir bakıma, kendi ekonomilerini taammüden durgunluğa sürüklüyorlar.”
“Avrupa Merkez Bankası, ECB’nin faizleri 50 puan ve FED’in de 75 puan (tahmin) artırmasıyla, Türkiye ekonomisinde “yavaşlama” ve OECD ülkelerinin çoğunda da ‘daralma’ neredeyse kesin gibi.”
Geçen hafta, derlediğim verileri ve elde ettiğim bulguları kullanarak böyle keskin ve iddialı çıkarımlarda bulunmuşum.
Benim bu iddialarıma cevap eski FED Başkanı ve şimdiki Amerikan Hazine Bakanı J. Yellen’den geldi: “Amerika ne resesyondadır ne de resesyon başlangıcında”
Dünyadaki bütün iktisatçılar Amerika ekonomisini kendi ulusal ekonomilerinden daha yakından takip eder, dense yeridir. Bu yüzden Ey Yellen şaşırma sabrımı taşırma diyebilirdim, demedim ve dönüp çalışmalarımı gözden geçirdim.
Doğrusu çıkarım ve fikirlerimi, tashih edecek bir gelişme göremedim.
Fakat dış düşman bir değil, bu defa, yazımı okuyan IMF’nin zalim ekonomistleri, beni yanlışlamak için yeni tahminlerini yayınladılar ve bu tahminlerde resesyonun R’si yok.
Pes etmedim ve acaba nerede yanlış yapmışım diye oturup yayınladıkları raporu didik didik okudum.
İçimi bir ferahlık kapladı.
Haziran ayı başında ne düşünüyorsam IMF ekonomistleri de “şimdi” aynısını düşünüyor; yani fikirleri, çıkarımları ve tahminleri, laf aramızda biraz “bayat”.
İyi ki bayat yoksa siz sayın okuyuculara mahcup olurdum.
IMF yetkilileri, verilerin geç gelebileceğini bildiği için önce veriye dayalı olmayan “erken” tahminler yaparlar; genellikle, bu tahminleri isabetli değildir. Fakat IMF yanlış tahmin yapmış olmaktan gocunmaz ve yaptığı tahminleri sürekli revize eder.
Onların bu yöntemini takdir ettiğim için ben de, tahminlerimin tutmamasını bir gurur meselesi yapmam ve yeni bir bilgi ve/veya veri gelince tahminlerimi ve görüşlerimi revize ederim.
Doğrusunu söylemek gerekirse, geçen hafta yazdığım yazıları, Haziran ayının ilk yarısında yazsaydım, ben de resesyon ihtimalini öne çıkarmazdım, diye düşünüyorum.
IMF’nin son tahminlerinde, ne Amerika’da ne İngiltere’de ne de Euro bölgesinde bir daralma ihtimalinden bahsedilmiyor; tahminlerinin temel senaryosunu, “yavaşlama” varsayımı üzerine kurmuşlar; istisnası, Rusya ve bazı doğu Avrupa ülkeleri.
Türkiye için Nisan ayında yaptıkları “büyüme” tahminleri de değiştirmişler: 2022 için %2,7 olan tahminlerini %4’e ve 2023 için de %3’ten %3,5’e yükseltmişler.
AMERİKA’DA RESESYON
Malum resesyon, bir ekonominin iki çeyrek üst üste daralması yani küçülmesidir.
Amerika zaten bu yılın ilk çeyreğinde %1,6 küçüldü.
Yellen Hanım, “ekonomimiz resesyonda değil ve resesyon başlangıcında da değil” dediğine göre bir bildiği var diyor ve susuyorum fakat benim derlediğim verilere göre, Yellen Hanım ne düşünürse düşünsün, bu yılın dördüncü çeyreğiyle, gelecek yılın ilk çeyreğinde ABD ekonomisi kesin olarak resesyona girecek.
Bizi rakamlara boğma diyen okuyucuların bu isteğini hep aklımda tutuyor ve rakamları da hem azaltıp hem de yuvarlayarak bir delil daha sunuyorum:
Amerikalıların mortgage bizim de konut kredisi dediğimiz olguya baktığımızda, bir yıl önce, %2,10 olan 15 yıllık mortgage faiz oranları bugün %4,75’e yükselmiş.
Yine, bir yıl önce 440.000 dolar olan Amerika’daki “ortalama konut fiyatı”, bu yılın ikinci çeyreğinde 525.000 dolara yükselmiş.
Bu faiz ve fiyat artışı, özetle, 180 aylık mortgage taksitini her ay en az 1.309 dolar artırıyor.
Denilebilir ki ABD’de ücretler de arttı, doğrudur; fakat fiyatı ve faizi artan, tek şey mortgage değil ki; her şeye zam gelmiş.
Özetle, orta ve alt gelire sahip ABD vatandaşları, artık konut alamayacak, alırlarsa, başka harcamalarında çok ciddi kısıntı yapmak zorunda kalacaklar; böylece toplam talep düşecek ve gerekirse ekonomi resesyona girecek; bu sayede de enflasyon düşecek, hesap bu.
Gördüğünüz gibi sayın okuyucular, Amerikan ekonomisi Türkiye ve dünya ekonomisi için o kadar önemlidir ki, analiz ve çıkarım yapma hakkını bile, onların Hazine Bakanına bırakamıyoruz.