Men at work
Türkçeye “erkekler işbaşında” diye tercüme edilen bir İran filminin adı.
Yol yapım çalışmalarında gördüğümüz “dikkat çalışma var” tabelalarının İngilizcesi.
Film yol kenarında, uçuruma yuvarlanmasına ramak kalmış gibi görünen ve gelip geçen herkesin yuvarlamak için şansını denediği fakat bir türlü yerinden kımıldatamadığı koca bir kayanın etrafında geçiyor.
Akıllı gibi görünen insanların saçma sapan eylemleri ve anlamsızlık içeren söylemleriyle alay eden ödüllü ve ironik bir film.
Nedense insanlar, vadilerin tepesinde bilhassa düşmesine ramak kalmış kayaları, bir darbeyle aşağıya yuvarlayıp bunu izlemekten zevk alıyor, sebebini bilmiyorum.
Kolay başarıların peşinde koşanlarla, dağlardan kaya yuvarlamayı sevenler aynı kişiler olabilir mi, bilmiyorum
Türkiye’de faizlerin %19’dan %8,5’e düşürülmesiyle, enflasyonun da düşeceği ve ekonominin pek çok sorununun da bu kararla çözüleceğine inananlar olmuştu.
Türkiye’de yapılan enflasyonla mücadeleyi, aşağıya yuvarlanan bir kayanın tekrar yukarıya çıkarılmasını çalışmalarına benzetirim.
Varsayalım ki, uçurumun dibine yuvarlandıktan sonra, bu kayanın “anıtsal bir kaya” olduğu anlaşılsın ve yukarı çıkarma gereği ortaya çıksın.
Yükleme ve taşıma için bir vinç ve kamyon şart. Fakat önce bu ekipmanı “anıtsal kaya”nın yanına getirmek için uçurumun dibine kadar giden bir araba yolu inşası gerekir vs. vs.
Dünkü köşe yazısında, enflasyonun düşmesi için faizlerin yükseltilmesi ve likiditenin kısılmasının yetmeyeceğini anlatmıştık.
Piyasaların daralması için bu tedbirlere ilave olarak, bütçe harcamalarının kısılması gerekiyor.
Bütçe harcamalarının yaklaşık %50’si doğrudan ve dolaylı olarak ücretlilerin maaş, sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarına gidiyor.
Geriye kalan bütün kalemleri tek tek inceledim; doğrusu sanıldığı ve umulduğu kadar bütçede bir tasarruf, mesela %1 mümkün değil; fakat tasarruf edilen her rakamın psikolojik değeri parasal değerinden daha yüksektir; destekliyorum.
Faiz yükselterek, likiditeyi kısarak ve kamu harcamalarını azaltarak piyasaları daraltma çalışmaları henüz tüketim harcamalarının etkisi henüz görülmedi; tüketim harcamalarının kısılmasından sonra yatırım harcamalarının da kısılması gerekecek ve yazık olacak.
Yazık olacak çünkü geçen yıl ilk defa yatırım harcamalarının GSYH içindeki payı %32 sınırını aşarak rekor kırmıştı.
Elbette yatırım harcamaları düşünce büyüme de %3’ün altına düşecektir.
Büyümenin düştüğü her dönemin gerçek kurbanları işsizler olur.
Erkeklerde %7’ye kadar düşen işsizlik oranının tekrar %11’leri aşma ihtimali ortaya çıkabilir.
Bankalar kredileri kısarsa, kamu harcamalarını azaltırsa, tüketim ve yatırım harcamaları düşerse firmalara ne olur?
Cevap: Finansal yapısı dirençli olmayan firmalar iflas eder.
Firmalar da bankaların müşterisi oldukları için banka bilançoları bozulur ve bankaların ek sermaye ihtiyacı ortaya çıkar.
Bütün bunlar yapılsa bile enflasyonla mücadelede başarı garanti değil.
Enflasyonla mücadelenin en önemli ayağı ithal edilen ürünlerin ucuzlamasıdır. Bu da TL’nin değerlenmesi ve döviz kurlarının düşmesini gerektirir.
Böyle bir ortam kimin işine yarar, tabi ki ithalatçıların.
Peki, ihracatçılara ne olur?
2022 yılsonundan 30 Nisan 2024 tarihine kadar dolardaki kur artışı %72’yken, TÜİK enflasyonu %95 artmış.
Yani TL %13,34 değer kazanmış. Bunun %8,1’i 2024’e ait.
TL değer kazanınca ithal ürünler ucuzlar ihraç ürünleri pahalılaşır. Hükümet, TL’nin biraz daha değerlenmesi için “her şeyi” yapmaya çalışacaktır.
Yukarıda tek tek anlattığım olguların bir kısmı gerçekleşti, gerisi de önümüzdeki iki yılda etkisini gösterecektir.
Eğer hükümet sabırla bu acı ilacı içmeye devam ederse, muhtemelen enflasyon 2026’da %20’nin altına ve 2027 yılında tek haneye iner.
“Anıtsal Kaya”nın yukarıya çıkarılması esnasında vinç sahipleri, yol müteahhitleri, bu işte çalışan işçiler, çalışanlara tedarik edilen ürün satıcıları para kazanır ve GSYH artar.
Dünkü köşe yazısında belirtmiştim ekonomideki en kötü kararlardan bile yararlanacak taraflar mutlak vardır.
Son üç yılda uygulanan yanlış ekonomi politikalarına rağmen/sayesinde, istatistiklere göre sanayi yatırımları arttı, ihracat arttı, istihdamı arttı, firmaların bankalara olan kredi borçları azaldı ve bankaların sorunlu kredileri azaldı.
Yanlış yaparken bile ilerleyebilen Türkiye, doğruyu yaparsa ne olur veya uğruna bu kadar fedakârlık yapılan Enflasyon inerse Türkiye’nin başı arşa değer mi?