Turkcell ve Digiturk

2018 yılında Turkcell eve bir fatura gönderdi: 16 TL.

Faturanın konusunu ve gerekçesini anlayamadım, her halde yanlış gönderdiler dedim ve umursamadım.

Sonra aynı nitelikte bir fatura daha geldi: 46 TL. İş ciddi olabilir, telefona sarılıp sorabileceğim her yere sordum fakat ciddi bir cevap alamadım.

Madem böyle işler büyümeden gidip bu parayı ödeyeyim ve bu aboneliği iptal ettireyim dedim. Turkcell bayisine gittim “tahsilat yaparız fakat aboneliği iptal edemeyiz” dediler ve başka bir Turkcell bayisini adres gösterdiler.

Orada, tesadüfen bir tanıdığım çalışıyordu. Bana “abi hiç kimse aboneliğini iptal edemez, ederse işten atılabilir, abonelik iptal işini merkezden, merkezin istediği yöntemle çözmeye çalış” dedi.

Başa gelen çekilir, abone olmak için gerekmeyen, fakat iptal için istenen evrak taleplerini hazırladım ve tam gönderiyordum ki bir arkadaş, “bu belgeleri aldıktan bir ay sonra seni aramaya başlar ve aboneliği iptal etmemen konusunda seni yıldırmaya çalışırlar” dedi.

Çok kızmıştım bu kadar da olmaz demiştim ve belgeleri göndermekten vazgeçtim (Bu benim hayatımın en büyük hatalarından biri oldu).

İnşallah beni mahkemeye verirler de orada bu işlerin yoldan çıktığını mahkemeye anlatma fırsatı bulurum ve böylece başkalarına da dolaylı olarak faydam olur diye, düşündüm; ne kadar da iyimsermişim.

Bir süre sonra Turkcell’in tahsilat ekiplerinin tacizi başladı, belki de yüzlerce kez beni ve beş aile üyesini arayıp tehdit ettiler ve canımızı sıktılar.

“Acaba böyle bir tahsilat sistemi kurdukları ve kişisel verilerimizi paylaştıkları için Turkcell yönetim kurulu hakkında dava açsak bir işe yarar mı?” diye avukat arkadaşlarıma danıştım, hepsi beni mahkemeler konusunda romantik olmamak konusunda uyardı.

Derken, Turkcell bu alacağını “mafyatik bir hukuk bürosu”na devretti. Mafyatik diyerek olanı biteni yumuşatmaya çalışıyorum fakat kesinlikle, bu “mafyatik hukuk büroları” sinemalarda gördüğümüz veya okuduğumuz “mafya tahsilat yöntemleri”ni kullanıyorlar.

Önce bir borç ihdas ediyorlar, sonra bu borcu her ay astronomik oranlarda yükseltiyorlar, sonra hukuki terimleri ve alacak tahsilat dilini bir silah gibi kullanıp tehdit ve şantaja başlıyorlar, vs. vs. Gerçekten de çok moral bozucu bir saldırı sistemleri var.

Turkcell utanmadan, aile bireylerinin tamamının, yani müşterilerinin telefon numaralarını, KVKK’na aykırı bir şekilde bu “mafyatik hukuk büroları”na da vermiş.

Derken bir gün mahkemeden bir icra yazısı geldi, şükrettim, artık derdimizi dinleyecek bir mahkemeyle muhatap olacaktım. Borçların tamamına bir itiraz dilekçesi yazdım ve “mahkemeleşmek” için beklemeye geçtik hala bekliyorum; ne olacağını da bilmiyorum.

Hatırlayalım konumuz uydurulmuş 16 TL borç.

DİGİTÜRK

Bizim evde televizyon yok. Fakat 2016 Avrupa şampiyonasının hatırına ve eve bir televizyon aldım; sonra da Digitürk’e abone oldum. Abonelik parasını bir yıl ve peşin olarak ödedim.

O yıl o kadar çok maç seyrettim ki kitap okumalarım nerdeyse %80 azaldı, pişman olmuştum.

Aboneliğin bitmesine bir ay kala Digitürk’ün aboneliği yenileme teklifleri gelmeye başladı. Hepsine hayır, hayır ve hayır diyordum.

Abonelik süresi bitti.

Bir süre sonra Digitürk’ten yüksek bir fatura geldi. Aradım, “aldığımız sinyallere göre siz abonelik süresi bittikten sonra da, izlemeye devam etmişsiniz” dediler. “Fakat yayını kesme sorumluluğu sizindir, parasını almadığınız ve sözleşmesini imzalamadığınız bir yayını göndermemeniz gerekir” mealinde bulduğum adreslere mesajlar attım, itirazlarda bulundum.

Derken gecikme faizlerini de içeren ikinci fatura ve üçüncü fatura.

Sonra Turkcell’in “çirkef” süreçlerinin aynısı, aynı çirkeflikte başladı. Değişik “mafyatik hukuk büroları” bizi arayıp tehdit etmeye başladılar.

Hangi hukuk bürosu kimin alacağı için arıyor artık anlayamıyoruz.

Galiba alışkanlık yapmış, geçen gün hiç tanımadığımız birilerinin de alacaklarını, yanlışlıkla, bizden istemeye başladılar.

Muhtemelen benim hikayelerimin benzeri milyonlarca hikaye var.

Kamudaki yetkili arkadaşlara durumu anlattım. Bana verdikleri cevapların özeti “Her şeyin farkındayız fakat bir şey yapmamız için bize, Külliye’den talimat gelmesi şart; aksi takdirde, bu şirketlerin yönetiminde olan kişiler bizi işten attırabilir”

Kulaklarını halka tıkamış Hükümet, nasıl olduysa, bu tip bazı borçların silinmesi hakkında kanun hazırlığı yapıyormuş. Hikaye bitmedi…

YORUMLAR (23)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
23 Yorum