Trabzon’un şampiyonluk provaları

Trabzonspor içerdeki her maça adeta şampiyonluk provalarıyla çıkıyor.

Beşiktaş maçı da öyle oldu…

Zaten sezon başından itibaren puan farkının açılmasıyla beraber camia zaten şampiyonluk havasına girmiş, “O sene, bu sene” sloganını dillendirmeye başlamıştı…

İlerleyen haftalarda puan farkı daha da açılmış, neredeyse kapanması çok zor bir hale gelmişti…

***

Trabzonspor’un Abdullah Avcı’yla çok farklı ve rakiplerine göre üstün futbol anlayışı, kaliteli ayaklarıyla sonuca direkt etki etmeleri ve rekorları kovalayan bir takım olması…

Hele de üç büyüklerin iç sorunlarla, hoca değişiklikleriyle, yönetim çalkantılarıyla dolu, başarısızlıkta ayyuka çıkan bir sezon geçirmeleri işleri büsbütün kolaylaştırmıştı…

En yakın takipçisi de, haftalardır bir Anadolu takımı, çok başarılı bir sezon geçiren Konyaspor oldu.

***

Diğerleri inişli çıkışlı bir grafik çizince zaten rakiplerinden çok üstün olan Bordo-Mavililer, beklenenin ötesinde çok rahat bir sezon yaşadı…

Taraftar erken şampiyonluk şarkıları söylerken bile Abdullah Avcı, sürekli ihtiyatlı davranıyor, taraftarın erken havaya girmesini, dolayısıyla da rehavete kapılmasını engelliyordu..

***

Keza başkan Ahmet Ağaoğlu da tedbiri elden bırakmıyor, sürekli, sabırlı olması için taraftarı işliyordu…

Ancak ilk defa Abdullah Hoca, “Bayrakları hazırlayın” diyerek adeta şampiyonluğu ilan etti…

“Biz şampiyon oluyoruz. Sadece resmileşmesini bekliyoruz. Sanırım Ramazan sonunda şampiyonuz.

Bayrakları hazırlasınlar, kutlamalara başlasınlar. Çifte bayram olacak” açıklamasını yaptı.

***

Trabzonspor-Beşiktaş maçı gerçek bir derbi oldu. Müthiş bir tempo vardı, hareket vardı, pozisyon vardı, gol vardı ve heyecan vardı…

Bir ara Şampiyonlar Ligi’nin en üst seviye maçlarından birini izliyoruz havasına kapıldık…

Trabzonspor’dan iyi bir oyun bekliyorduk da Beşiktaş’ın bu kadar diri ve dişli olacağını doğrusu kestirememiştik.

İki takımı da tebrik etmek gerek…

***

Çok çekti Trabzonsporlular. Çok hırpalandı, çok zor günler yaşadı…

Daha önce gecesi gündüzü, işi gücü, yemesi içmesi, hayatının her aşaması Trabzonspor olanlar, hangi ortam olursa olsun, muhabbeti mutlaka oraya getirenler bile, konu futboldan açıldığında gündemi değiştirmeyi tercih ediyorlardı...

***

Koca bir camia, efsane bir yapı, bütün zorluklardan çıkabilmeyi başarmış ve her an silkinip şahlanabilecek, bunu da direkt başarıya dönüştürecek bir camia, başını önüne eğip yolunu değiştiriyordu...

Bunda tabii ki haklılık payı vardı, ümitsizlik hastalık haline gelmişti…

***

Peki, pes etmek mi lazımdı, tabii ki değildi...

Trabzonspor, ilk şampiyonluğu yaşadığı 76’dan sonra ipi göğüslediği bütün yıllarda tabii ki rakiplerinden çok iyiydi...

Ligi ikinci, üçüncü bitirdiği, kupayı kucakladığı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık kupalarını aldığı yıllarda da çok iyiydi kuşkusuz...

Ancak, daha kötü olduğu sezonlar da yaşadı, kupalara ve Avrupa’ya hasret yılları unutmayalım...

***

Küme düşme hattında olduğu ve kâbus gördüğü günler de gördü, taraftarının rencide olduğu, camianın küçük düştüğü dönemleri de yaşadı...

Trabzonspor’un; dip yaptığı bir sezondan hemen sonra, şampiyonluğu kovalayan, kupalara el koyan ve Türkiye’yi kasıp kavuran bir kasırgaya dönüştüğünü de herkes biliyor...

***

İşte Trabzonspor, o Trabzonspor’du… 1996’ ve 2011 sendromunu yaşayınca ciddi sarsıntılar geçirdi. En az 3 yıl üst üste şampiyon olacak kadrolar dağıldı, camiada ciddi kırılmalar yaşandı.

Yeniden toparlanmak zaman aldı…

Pandemi sürecinde lider girdiği bir mücadeleyi de lig tescil edilmediği için kaybetmek zorunda kaldı…

Ve nihayet bu sezon bütün bu tahribatı giderecek çok güçlü bir çıkış ve gerçekçi bir şahlanışla taçlandırdı…

Artık gün sayıyor ve kupayı kucaklayacağı günü bekliyor…

Trabzonspor, maç maç şampiyonluğun provasını yapıyor…

TOKATLI VE ALKIŞ'A VEDA

Sporumuzun kilometre taşlarından iki önemli ismi toprağa verdik.

Önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yılmaz Tokatlı, dün de Türkiye Spor Yazarları Derneği eski Başkanı Nezih Alkış.

Benim TSYD üyeliğim de Togay Bayatlı döneminde başladı, Nezih Bey’in başkanlık döneminde gerçekleşti.

Nezih Alkış, hem Milliyet, hem Hürriyet, hem de Akşam gazetesinde Spor Müdürlüğü yaptı… Çok önemli spor yazarlarını yönetti, sayısız genç yetiştirdi… Bunu Zincirlikuyu Camii’ndeki cenaze töreni katılımından anlamak mümkündü…

Yılmaz Tokatlı Paşa, 12 Eylül İhtilali döneminde TFF Başkanlığı görevine getirildi. Çok sevildi, başarılı da oldu.

Sonra da Türkiye Futbol Adamları Derneği Başkanlığı yaptı…

Çok yakın çalıştık, ikisi de iz bıraktı…

Mekanları cennet olsun…

GÜREŞTE YENİDEN DOĞUŞA DOĞRU

Macaristan’ın Budapeşte şehrinde yapılan Avrupa Şampiyonası’nda, 7 altın, 3 gümüş, 7 bronz, toplam 17 madalya topladı güreşçilerimiz…

2019’da Bükreş’te elde edilen 16 madalyayı geride bıraktılar.

30 sıklette dağıtılan 30 altın, 30 gümüş, 58 bronz madalyadan iyi bir pay Türkiye’nin oldu…

***

Serbest ve grekoromende kardeş Azerbaycan’ın ardından 2. olduk, ilk defa kadınlarda 1. sırada yer aldık.

Rıza Kayaalp 11., Taha Akgül de 9.altın madalyalarını alarak kendileriyle yarışmaya devam ediyor. Yasemin Adar da 5.şampiyonluğa ulaşmayı başardı…

Gerçi Ukrayna işgali sebebiyle FİLA tarafından organizasyondan ihraç edilen Rusya ve Beyaz Rusya’nın müsabakalara katılamadığı bir gerçek…

Güreşin en güçlü ülkesi olmayınca biraz da meydan bize kaldı.

***

Özellikle genç güreşçilerimizdeki kıpırdanma da ümit verici oldu…

Tarihimizim büyük şampiyonlarından Şeref Eroğlu’nun federasyon başkanlığı koltuğuna oturmasından sonra da bu sonuçlar iyi bir “hoşgeldin” oldu…

Güreşte yeniden doğuşa doğru bir hareket olmasını diliyoruz…

***

Ata sporumuz güreş ülkemizi gururlandırmaya, milletimizin yüzünü güldürmeye devam ediyor...

Hala madalya depomuz güreş, hala en çok canımızın sıkıldığı anda, hezimetler yaşadığımız ortamda, yine sahne alıyor ve moralimizi yerine getiriyor...

Güreşin lokomotifi, belediyeler ve müessese kulüpleri…

Bütün kulüplerle işbirliğini tavan yaptıracak bir çalışma bekliyoruz…

***

Biz, sporu, federasyonları, kulüpleri, özellikle de bakanlığın önemli birimlerini, spor ve sporcu kökenli isimlerin yönetmesini savunduk hep…

Bunun eksikliğini de çokça yaşadık, yaşıyoruz…

Güreş camiasının da artık tümüyle kenetlenme ve hedefe odaklanma zarureti var…

Şeref Eroğlu içlerinden biri, kendisi, yönetimi ve kurullarına tam destek gerekir…

***

Kavgayla, çekişmeyle yıllarımız heba oldu. Artık ne zaman kaybetmeye tahammülümüz var, ne de madalya kısırlığına…

Her kilomuz bir madalya adayıdır ve olimpiyatlarda en az 5’i altın, 10 madalya baremini yakalamalıdır…

Türkiye’nin güreşe vefa borcu var… Güreş camiasının da madalya borcu…

Daha fazlasını verme potansiyeli var ve bunu harekete geçirmek de vazifeleri…

Güreşte yeniden doğuşa doğru güzel bir motivasyon yakaladık, aman kaybetmeyelim. Aynen devam.

Tebrikler, başarılar…

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum