Demirtaş'ı eleştirmek bile onun için lütuftur
Siyasi tarihimizde parti liderleri kimi zaman duruşları, kimi zaman da söylemleri yüzünden acımasızca eleştirilmişlerdir. Dolayısıyla biraz da siyasetin doğası gereği, siyasi aktörler bu tür durumlara her zaman hazırlıklı olmuşlardır. Şimdi de siyasetçilerin bu tür eleştirilere muhatap olması normaldir.
Ancak şu günlerde bu tür eleştirilerin bir tek istisnası var, o da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş... Doğrusu Demirtaş'ı bir parti başkanı olarak eleştirmenin bile onun için bir lütuf olduğu kanaatindeyim.
Bir parti başkanından çok örgüt lideri profili çizen Demirtaş, toplumun terör acısıyla yüreğinin yandığı şu günlerde bu toprakların barış ve kardeşlik iklimini zehirlemek için adeta özel bir gayret sarfediyor.
Parti başkanlığını bir tarafa bırakalım, bu nasıl bir insanlık duruşudur ki memleketin evlatları Kandil'deki ölüm çeteleri tarafından katledilirken, katillere söyleyecek bir tek cümlesi bile yokken iktidarı ve devleti suçlama cüretinde bulunabilmektedir.
Bu nasıl bir karakterdir ki, ölümler karşısında yüreğinde zerrece bir sızı hissetmeden hala Kandil'in ölüm makinelerinin ağzıyla konuşabilmektedir.
Demirtaş'ın iki gün önce yarım ağız "PKK da elini tetikten çekmeli" benzeri bir iki kelimelik açıklaması, teröre karşı olmak değildir. JİTEM usulü seri cinayetler işleyen katillere kaşını bile kaldırmaya cesaret edemeyen bin parti başkanının bu açıklamaları terörü cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Eğri oturup doğru konuşalım, Demirtaş neden PKK'ya kafa tutsun ki... Henüz hafızalarımızdan silinmeyen 6-8 Ekim olayları öncesi şiddeti sokağa çağırdı ve 50 Kürt vatandaşımız öldü. Bunun hesabını Demirtaş'tan soran oldu mu?
Hele de şu günlerde PKK'ya destek bildirisi yayınlayan bazı yarı aydınlar HDP üzerinden PKK'ya övgüler düzerken Demirtaş bu PKK'lı mafya çetelerine niye kafa tutsun ki...
Unutmayalım ki, daha çözüm sürecinin başladığı ilk günlerde de aynı aydınlar ve medya bloku "Sakın silah bırakma, silah senin teminatındır" diyerek bizzat PKK'yı cinayet işlemeye teşvik etmiş ve HDP'yi silahların gölgesinde Türkiye partisi yapmak için yola çıkmışlardı.
Aslında o günden bu yana değişen pek fazla bir şey olmadı. Nitekim 7 Haziran seçimleri öncesi Selahattin Demirtaş'ın şiddet dilini kahramanlaştıran aynı aydınlar güruhu ve medyanın önemli bir bölümü, şimdi de PKK'nın seri cinayetlerini kutsamak için yarış halindeler. PKK cinayetlerine devam etmeli ki bu aydınlar ve medya mutlu olsun...
Zira AK Parti'yi alt etmek için bu yarı aydınların da, Selahattin Demirtaş'ın da elinde PKK'nın kurşunlarından başka bir güç bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bugüne kadar izlediği siyaset yöntemiyle Kandil'e sadakatini kanıtlayan Demirtaş PKK'ya kafa tutamaz. Eğer böyle bir tavır sergileyecek olursa sadece PKK'ya değil, aynı zamanda ölümleri alkışlayan ve kendisini bugünlere getiren yarı aydınlara da, medyaya da ihanet etmiş olur. Bunu asla yapmayacaktır.