Popülistler işleyen demokrasinin düşmanıdırlar ama...
Gerek Amerika’da, gerekse Avrupa’da liberal demokrasinin vaatlerini yerine getirememesi sonucu popülist liderlerin yükselişe geçmesi haklı olarak demokratik dünyayı endişelendiriyor. Amerika’da Trump’ın, Avrupa’da Macaristan başbakanı Victor Urban’ın, Hukuk ve Adalet Partisi’nin lideri Jaroslaw Kaczynski’nin popülist yamlaşımları demokratik değerleri aşındırmaya devam ediyor. Kısacası popülizm demokrasiyi tahrip ediyor.
Özellikle Macaristan ve Polonya örnekleri liberal demokrasinin kendisini çek etmesi açısından son derece önemlidir. Zira kabul etmek gerekiyor ki Avrupa toplumunda sayıları her geçen gün artan önemli bir kesimde liberalizmin acımasız bir piyasa rekabeti olduğu algısı giderek güçlenmektedir. İşte popülist ve faşist siyasetçileri güçlendiren de bu algıdır.
***
Jan Werner Müller ‘Popülizm nedir?’ kitabında bu konuda çok önemli bir uyarıda bulunuyor: “Eğer liberalizm sadece kazananlara faydası olan bir şey gibi görünüyorsa, liberaller taahhütlerini yeniden düşünmelidir. Macar muhalif G. M. Tamas’ın 2009 yılında söylediği şekilde: Biz, en üstteki köpüklerin, özgürlüğün,, çoğulculuğun, fantezinin ve hazzın ve bunun gibi şeylerin zaferini kutluyorduk. Manasızdı ve şimdi derin bir utanç yaşıyorum.”
Galiba popülistlere karşı demokrasiyi savunanların, aslında Avrupa demokrasilerinde her şeyin güllük gülistanlık olmadığını ve işlerin yolunda gitmediğini de görmeleri gerekiyor. Müller’in de kitabında özellikle vurguladığı gibi Avrupa komisyonu pek çok yayınında her ne kadar hukukun üstünlüğü ile demokrasinin birbirine bağlı olduğunu ve birisi olmadan diğerinin olamayacağını ısrarla vurgulasa da, Avrupa’nın sadece liberalizme önem verdiği şeklinde güçlü bir kanaat bulunmaktadır. Dolayısıyla Avrupalı siyaset yapıcılar, son dönemde Batı dünyasında yükselen popülist ve milliyetçi dalga karşısında demokrasi konusunda daha fazla endişe içinde olduklarının altını güçlü bir şekilde çizmek zorundadırlar.
Kabul etmek gerekiyor ki popülist liderler, durduk yere birden bire ortaya çıkmadılar. Sonuçta gerek Amerika’da, gerekse Avrupa’da dışlanmış kesimlerin, göçmenlerin işlerini ellerinden aldığına inanan önemli bir nüfusun oluşturduğu dip dalga, popülist liderlerin “avam demokrasisi” üzerine nutuk atmalarına zemin hazırlamıştır.
Evet popülist liderler demokrasiyi zehirlemektedirler ama liberal demokrasinin savunucuları, popülist figürlere doğru akan dip dalgayı ve vaatlerini yerine getiremeyen demokrasiyi ciddiyetle düşünmek zorundadırlar. Daha da önemlisi popülist seçmenlerin taleplerine kulak vermek durumundadırlar.
***
Bununla birlikte popülist liderleri durdurabilecek en güçlü barikat hukukun üstünlüğüdür. Amerika’daki denge-denetleme mekanizması bu konuda çok önemli bir örnektir.
Şu anda Amerika’da demokratik değerleri umursamayan Trump gibi çılgın bir başkan var. Evet Trump örneği, özellikle Avrupa’daki milliyetçi dalgayı ve popülist liderleri azdıran bir özelliğe sahip. Bu yüzden de bütün dünyada demokrasi adına negatif bir iklim hakim.
Ancak her şeye rağmen uzun yıllara dayanan Amerikan demokrasi tecrübesi evrensel hukuk normları, popülist tehlikeye karşı en önemli güvenceyi oluşturuyor.
Mesela ABD Yüksek Mahkemesi, Trump’ın Müslüman ülkelerden gelen mültecileri Amerika’ya sokmama konusundaki kısıtlamalarını bir kez daha durdurdu. ABD Başkanı Trump tarafından geçen Mart ayında alınan, ancak yargıdan dönen seyahat yasağı, Yüksek Mahkeme’nin 26 Haziran’daki kısmi onayının ardından uygulanmaya başlanmıştı.
İşin en dikkat çekici tarafı, bizzat Trump yönetiminin Adalet Bakanlığı Yüksek Mahkeme’ye baş vurarak Trump’ın seyahat yasağını kısıtlayan kararını durdurmasını istemesidir. Nitekim Yüksek Mahkeme bakanlığı haklı buldu ve yasağı durdurdu.
Demek ki Amerika’da Trump gibi bir çılgını durdurabilecek adalet mekanizması işlemeye devam ediyor.
Bu da gösteriyor ki Amerika’da olduğu gibi dünyanın diğer demokratik toplumlarında da benzer şekilde popülist ve faşist liderler iş başına gelebilirler. Ama eğer hukukun üstünlüğüne dayalı ve de işleyen bir kuvvetler ayrılığı ile tahkim edilmiş sağlam bir adalet mekanizması varsa, popülizme rağmen sistem işliyor demektir.