Bir terör saldırısının ardından

Türkiye bir terör saldırısıyla daha toplumsal fay hatlarından sarsıldı ama kırılmadı. Telin, telkin, tedbir ve biraz da sağduyuyla badireyi atlattı. Ancak terör saldırılarına hala açık olduğumuzu, kırılganlıklarımızı pekiştirecek eylem ve söylemlerden kaçınmak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerek. Ne kadar kırılgan olursak terör örgütlerinin saldırılarına o kadar açık, o kadar davetkar oluruz.

Ayrıca tespitlerimizde de, beklentilerimizde de, önerilerimizde de gerçekçi olmamız şart. Terörizmin farklı türleriyle olan çok cepheli savaşımızda cephelerimizi genişletmeyi, hasım sayısını artırmayı değil, mümkün olduğu kadar çok ülke, kurum ve insanı yanımıza çekmeyi hedeflemeliyiz. IŞİD ve PKK’ya karşı fiilen sürdürdüğümüz mücadelenin yükünü paylaşmanın yollarını aramalıyız. Bu konuda da pragmatik davranmalıyız.

***

Türkiye hiç şüphesiz bu sorunun üstesinden gelecektir. Aksi zaten düşünülemez, koskoca bir ülke terör örgütlerine teslim olamaz. Fakat terör artık Türkiye’nin de, dünyanın da bir gerçeği haline gelmiştir. Bundan sonra hepimizin terörle birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu anlamamız gerekmektedir. Hükümet ya da iktidar bloğu ne yaparsa yapsın, IŞİD, PKK ve diğerleri var oldukça, onlar istediklerini elde etmeye çalıştıkça, terör de onların yöntemi olarak var olacaktır.

Evet, terör örgütlerini yok etmek, caydırmak, eylemlerine engel olmak, eylemlerinin bekledikleri sonuca ulaşmaması için toplumsal fay hatlarını, kırılma noktalarını sağlamlaştırmak hükümetlerin, yönetimlerin, iktidarların görevi. Teröre doğrudan ya da dolaylı destek olan ülkelere karşı uyarı da bulunmak, gereğinde tepki vermek, gereğinde hukuki mücadeleye girişmek de öyle.

Ancak bizlerin de bireyler, sıradan insanlar olarak yapacaklarımız var. Bazıları empati, sağduyu, bir arada yaşama iradesi gibi şeyler. Bunlar terörün siyasi hedefine ulaşmasını engellemek için önemli. Ama aynı zamanda terörü önlemek, teröristi eylemini yapmadan engellemek için de bilinçli olmamız gerekiyor. Ve ne yazık ki bu konuda çok bilinçli olduğumuzu söylemek, terörizmin hedefi olabilecek yerleri iyi koruduğumuzu iddia etmek zor.

Çünkü önceden farklı tür şiddet eylemlerine karşı düşünülmüş tedbirler yeni türleri için anlam ifade etmeyebiliyor. Mesela AVM önlerinde araba bagajlarına bakmak caydırıcı veya önleyici olmayabiliyor. Oysa artık hayatımızı, hayatımızın akışını yeni gerçekliğe göre ayarlamak zorundayız. Dünyada yeni tehditleri görüp, ona göre tedbirler alan pek çok yer var. Bunların bazıları doğal olarak polisiyle, bazıları da pasif tedbirler. Bizim de bundan sonra oradaki emsallerden yararlanmamız, imkanlar oranında kendi pasif tedbirlerimizi almamız gerekiyor.

***

Bence kimse geçmişte yapıldığı söylenen hatalara da umut bağlamamalı. Hataların kabulü siyasi sonuç doğurabilir, ama teröristi amacından saptırmaz. Siyasi iktidar da, polis de, istihbarat da, basın da, sosyal medya da kırılganlıklarımızı azaltmak, terörü engellemek, kökünü kurutmak için elinden geleni yapmak zorundadır. Fakat terör aynı zamanda kolektif “seferberlikle”, bilinçlenmeyle, ortak alınacak tedbirlerle engellenecek, etkisi ve acısı azaltılabilecek bir sorundur.

Sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, terör uzmanları gündelik hayatı zorlamadan, terör gerçeğiyle birlikte yaşamamızı kolaylaştıracak ne gibi pratik, uygulanabilir tedbirler alınabileceğini tartışmalıdır. Özgürlüklerimiz kısıtlanmadan da bazı tedbirlerin alınması eminim mümkündür. Yeter ki düşünelim, yaratıcı olalım, başka yerlerdeki emsallerden yararlanalım, terörün bir tehdit olarak hayatımızda var olacağını kabul edelim. Kim bilir belki de kurşun geçirmez cam gibi basit ve pasif bir tedbir bile hayat kurtarabilir…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum