Filistin sorunu ve Arap dünyası…

Filistin bilindiği gibi önce Arap-İsrail sorunu olarak ortaya çıktı. 1948’de, 1967’de, 1973’de neredeyse tüm Arap devletlerinin meselesi, davasıydı. 1978’de Mısır, 1994’de de Ürdün İsrail’le barıştı. İkili sorunlarını büyük ölçüde çözdü. Bu arada FKÖ kuruldu ve Filistin sorunu Pan-Arabizm’in çöküşüne paralel olarak da yerelleşmeye başladı. Yine de bugün en İsrail yanlısı Arap devletleri dahi Filistin sorununa, Kudüs ve diğer yerlerde olanlara karşı kayıtsız değil. 

Ama hemen hiç biri Filistin uğruna kendi çıkarlarını tehlikeye atmaya da hazır değil. Her şeyden önce yılların getirdiği bir bıkkınlık, tüm askeri ve diplomatik çabalara rağmen yaşanan yenilmişlik var. İkincisi, Arap rejimlerinin tehdit algısı değişti. İsrail’den ziyade komşularından, onlardan da çok kendi halklarından çekiniyorlar. Üçüncüsü, Avrupa’ya ve Amerika’ya olan bağımlılıkları arttı. Petrol parası Batı fonlarına yatırıldı, ilişkileri germenin maliyetine katlanmak istemiyorlar. 

Dördüncüsü ve belki de en önemlisi Filistin kendi içinde bölündü. Artık coğrafi açıdan da siyasi açıdan da bölünmüş bir Filistin gerçeğiyle karşı karşıyalar. Batı Şeria ile Gazze Şeridi birbirinden her anlamda koptu. Ortak hasım İsrail olmasa iki entitenin bir araya gelmesi, konuşması imkansıza yakın. Yıllardır sürdürülen birleştirme, yakınlaştırma çabaları da sonuç doğurmadı. Bir taraf 1967 sınırlarını baz alan çözüm için çaba harcarken, diğeri 1948 öncesine dönmeye çalışıyor. 

Üstelik Hamas ve Gazze’deki bazı başka gruplar da Arap dünyasında sevilmiyor. İran’ın bu küçük toprak parçasında sürekli artan etkisinden ve ağırlığından ciddi şekilde endişe ediliyor. Türkiye’de pek bilinmese ve konuşulmasa da Gazze’ye Mısır da neredeyse İsrail kadar ambargo uyguluyor. Refah sınır kapısı hemen her zaman kapalı. Mısır yönetimi Hamas’tan en az Amerika kadar hoşlanmıyor. Arap rejimleri Hamas’ın umutsuz savaşlar açmasından, kendilerini istemedikleri tercihler yapmaya zorlamasından rahatsız. 

*** 

Buna karşılık Arap sokağı Filistin sorununu önemsiyor. En önemli sorun nedir diye sorduğunuzda Filistin aşağılarda bir yerlerde yer alsa da, özellikle Filistin dediğinizde Arapların sorunu ciddiye aldıklarını, rejimlerinin İsrail ile barışmasını desteklemediklerini görüyorsunuz. Mesela TESEV bünyesinde 2011 yılında yaptığımız bir araştırmada Filistin sorunu yüzde 8’le ekonomi ve diğer sorunların ardından beşinci sıradaydı. Aynı yıl Doha Enstitüsü tarafından yapılanda ise 12 Arap ülkesinden insanlar “Filistin davasını” yüzde 84 oranında destekliyordu. 

Bu oran geçen 10 yıl içinde biraz düşmüş olsa bile aynı kurumun, Doha Enstitüsü’nün, son araştırmasında “Filistin davasına” destek geçtiğimiz yıl itibarıyla yüzde 79’da seyrediyordu. Ayrıca devletleriniz İsrail’le barışsın mı, daha doğrusu diplomatik olarak tanısın mı diye sorduklarında yüzde 88, 2020 yılı itibarıyla barışmaya, diplomatik ilişki kurmaya karşı olduğunu söylüyordu. Ve ilginç bir şekilde zaten barışık olan Ürdün’de bu oran yüzde 93’e kadar çıkıyordu. Ortalamayı düşürense yüzde 65’le Suudi Arabistan’dı. 

Kısacası Filistin sorunundaki son tırmanma başladığında Arap devletlerinin, rejimlerinin çoğu yeni tehdit ve fırsat algılarıyla halklarının tercihleri arasında sıkışmış vaziyetteydi. Bir yanda ilişkilerin normalleşmesine “normal” zamanlarda bile karşı olan bir kamuoyu, diğer yanda diplomatik ilişkileri kuran kendi barış planlarını rafa kaldıran, büyükelçilik açarsak İsrail bizden utanır, ilhak politikasından, yeni yerleşim yerleri planlamaktan vazgeçer, çekilen acılar bu yeni yöntemle son bulur diyen, diyemese de ima eden rejimler vardı. 

Şimdi bu sıkışmışlık halinden kurtulmak için İslam İşbirliği Teşkilatı inisiyatifiyle ve bana öyle geliyor ki biraz da Türkiye’nin ısrarıyla BM Genel Kurulu’na gidiyorlar. Bir kez daha Genel Kurul’da İsrail saldırganlığını ayıplatacaklar. Muhtemelen Genel Kurul’un desteğiyle yeniden iki devletli çözüm olsun, 1967 sınırlarına dönülsün, barış gücü oluşturulsun diye çağrıda bulunacaklar. Ancak sonuç ne yazık ki değişmeyecek, Gazze bir kez daha harap olduğuyla, insanlar öldüğüyle kalacak. Sorunun çözümü yine ertelenecek, Filistinlilere kalan topraklar yine küçülecek. 

*** 

Bu krizden de daha önce yazdığım gibi Netanyahu kazançlı çıkacak. Arap rejimleri kamuoyunun ilgisi ve potansiyel baskısı ne yapacağı baştan belli Amerika’ya, Biden Yönetimine kaydırmaya çalışılacaklar. Kutsal yerlerin öneminden bahsedecekler. Fakat kabul edelim ki Filistin artık Arap rejimleri tarafından kaybedilmiş bir dava olarak görülecek. Toz-duman yatıştığında başka çözüm yöntemleri arayacaklar. Çok büyük olasılıkla İsrail’le olan işbirliklerini derinleştirmeye devam edecekler. 

Onların İsrail’le işbirliği kararı verdiklerinde bu tür dalgalanmaların yaşanmayacağını, oyun bozucu hamlelerin yapılmayacağını düşünmemiş olmaları mümkün değil. Belli ki bu riski göze aldılar ve inisiyatiflerini öyle geliştirdiler. Bizim de onların niyetini doğru okumamız ve tavrımızı bu okumaya göre belirlememiz şart. Her ne kadar Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun vurguladığı gibi ümmet liderlik, daha da doğrusu eylem beklese de ümmete hükmedenlerin beklentisi farklı. Bizim ümmet kadar hükümetin, hükümetlerin beklentilerini doğru okunmamız ve siyasetimizi ona göre belirlenmemiz gerekiyor. 

Öte yandan Gazze’yi koruyacak barış gücü önerisini ciddiye aldırmak için çaba harcamakta yarar var. Gazze’ye ancak İsrail’in rızası ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla çok uluslu bir barış gücü gönderilebileceği için bu Gazzeliler kadar İsraillileri de saldırılardan koruyacak bir mekanizma haline getirilebilir. İran’ın bölgedeki etkisini azaltır. İki Filistin’in birbiriyle barışmasının koşullarını oluşturur. Filistin sorununun çözümünü kolaylaştırır. Yeter ki bunu Amerika ve İsrail’den önce Hamas’a anlatalım, anlatabilelim, onları barış, güvenlik ve esenlik için böylesi bir güçle bir arada yaşamaya ikna edebilelim... 

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum