Çuvaldızı kendimize….

İktidar etrafında şekillenen yeni medya düzeninin ne iktidara ne de ülkeye fayda sağlamadığı ortada. Ama iktidarın medyaya olan yaklaşımının temelleri aslında anlaşılabilir tecrübelere dayanıyor. Demokrasiye hiçbir kurumsal ve algısal artı değer sağlamadan (Bir elin parmağını geçmeyecek istisnalar hariç) hükümetlere ayar veren, gündemi kendi keyfince, patronlarının ve vesayet odaklarının arzusu düzeyinde dizayn eden ahlaksız bir medyamız vardı. Hiçbir toplumsal hassasiyeti gözetmeyen, uzmanlıktan uzak, elindeki aracı bir güç ve baskı unsuru olarak kullanan eski merkez medyadan bahsetiyorum. Sadece Türkiye’de değil dünyanın hiçbir demokrasisinin kaldıramayacağı ilkesizlik, pervasızlık ve güç dengesi yıllardır medyanın lehine işliyordu. İstediğini iktidara getirip götürecek bir güç elde etmişti.

Yarın bir gün Türkiye’nin demokrasi tarihi yazılacaksa geçmişteki kartel medya düzeninin yıkılmasının ne kadar değerli bir kazanım olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Böyle bir medya düzenine demokrasi yönetilen hiç bir ülke tahammül edemezdi ve AK Parti de bunu yaptı. AK Parti’nin demokrasimize sağladığı en büyük kazanımlardan birisi Türkiye’yi kendisini bir güç odağı haline getiren medyanın tasallutundan kurtarmasıdır. Ancak sorun şu ki kartel medyası yıkılırken yerine iyi bir alternatif konulamadı.

Şimdi bu medya vesayeti gitti ama yeni vesayet geldi tezine gelelim. Eski vesayet gitti yeni vesayet geldi türünden keskin bir tespit, sosyal medyada kolay tüketilir bir hakikat olmasının ötesinde, tam olarak doğruları yansıtmıyor. Eski vesayet gidip yeni vesayet gelmedi. Medya bir güç odağı olarak ortadan kalktı ve iktidarın emrinde çalışan bir faaliyet bültenine dönüştü. Yani iktidar bu gücü tamamen kendi lehine kullanacağı bir araca dönüştürdü. Paradoks şu ki gücünü kaybeden medya eski “dördüncü kuvvet“ etkisini de kaybetmiş oldu. Medyanın bu etki kaybında en önemli faktörlerden birinin en az iktidar kadar internet olduğu ise yadsınamayacak başka bir gerçek.

***

Her iktidar medyanın kendi istediği gibi hareket etmesini ister. Bunu da elinden geldiğince sağlamaya çalışır. Ancak Türkiye’de medyanın iktidarın faaliyet bültenine dönüşmesi sadece iktidarın “kötü niyetinin“ sonucu değil, medyanın hem zihinsel hem de yapısal olarak barındırdığı zaafiyetlerdir. Yani tersinden okuyacak olursak, suçu sadece iktidarda değil, yapısal ve zihinsel donanıma sahip olmayan medyada da aramak gerekiyor.

Seçmenler ülke sorunlarına bir çözüm ürettiklerini düşündükleri partileri iktidara taşıyor. Bu sorunlara alternatif bir çözüm önereceğine inandıklarında da muhalefeti… Seçmen tercihlerinin belirlenmesinde, hamasetin sadece karmaşık sorunları basitleştirip aktarmak açısından işlevi var. Ancak hiç bir zaman belirleyeci değil. Siyaset kurumları belki seçmeni kısmen hamasetle bir arada tutmayı başarabiliyorlar ancak seçmenin tercihlerini günün sonunda siyasal iktidarın icraatları belirliyor. Hem eski hem yeni medya düzeninin ortak hatası bu denklemli çözememesidir. Söz konusu hamaset etrafında ceryan eden tartışmalardan mevzi kazanmaya, kamuoyunu etkilemeye çalışan medya, ana görevi olan bilgilendirmeyi unutuyor. Oysa hamasetle çözümü mümkün olmayan sorunlar yumağına sahip Türkiye’de, okuyucunun “gaza“ değil, doğru bilgilendirilmeye, karmaşık bilgi akışında sağlıklı refakate ve nesnel yorumlara ihtiyacı var.

Nasıl bir siyasi parti için seçmenle güven bağını koparmak ölümcül bir hata ise, medya için de okuyucu ile güven bağını koparmak aynı şekilde ölümcül bir hatadır. Bir çok alternatif haber kaynağı olan okuyucuların beklentilerini, faaliyetlerinin merkezine alamayan medya, kaybettiği itibarını gittikçe daha da çok yitirecektir. Bu geçmiş dönemde de farklı değildi ama bugün uçurum daha belirginleşti. Okuyucunun yaşadığı güven kaybının sebebi ise iktidar değil. Medya hızla değişen toplumsal talep ve dönüşümlerin gerisinde kaldı.

Seçmenle okuyucu aslında ruh ikizi. Her ikisi de beklentileri karşılanmadığı zaman alternatifleri müracat ediyor. Seçmen başka bir partiyi tercih ediyor. Okuyucunun tercih imkanları ise seçmeninkinden çok daha fazla. Sonsuz internet aleminde sayısız alternatifler var. Varoluşunun merkezine siyaseti koyan medyanın altındaki zemin hızla yok oluyor. Oysa sağlıklı bir demokrasi için medya en az siyasi partiler kadar önemli.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum