Depremi unutmadan

Artçı etkilerini siyasi, ekonomik ve sosyal olarak yoğun şekilde yaşayacağımız büyük bir deprem ertesinde, bir de Altılı Masa krizimiz oldu. Anlaşılan o ki seçime kadar hatta seçimden sonra da bu olağanüstü siyasi gerilim devam edecek.

Normal zamanlarda bile sağduyu gösteremeyen Türk siyaseti, seçimler öncesinde zaten hep olağanüstü hal moduna geçiyor. Başkanlık sisteminin yarattığı belirsizlikler nedeniyle siyasi teyakkuz hali zaten yıllardır sürüyordu.

Malum olduğu üzere Türkiye’de ilkeleri, yetkileri, sınırları belli olan bir başkanlık sistemi yok. Günün sonunda Erdoğan’ın iradesi var. Herkes Erdoğan hangi kararı verecek, hangi sürprizi yapacak diye bekliyor ve alınan kararlar da sayın Erdoğan’ın da vadettiği gibi hızla uygulamaya sokuluyor. Dünyada bu denli yetkiye sahip bir başkanın yönettiği herhangi demokratik ülke örneği yok.

***

Altı masanın bir araya gelmesindeki temel motivasyon da aslında bu tek adam başkanlık sisteminin kaldırılmasıydı. Yani Altılı Masa başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçiş için kurulan bir ittifak. Muhalif kesimde yıllardır oluşan sabırsızlık nedeniyle bu temel uzlaşma noktasının dile getirilmesi yerine Erdoğan’ın yerine kim gelecek gibi yanıltıcı bir soru soruluyor. Zira Erdoğan’ın yerine aslında birisi gelmeyecek, yani muhalefet Erdoğan’la aynı yetkileri ve araçları kullanan bir başkan seçmeyecek, parlamenter sisteme geçişi sevk ve idare edecek bir yönetici seçecek.

Bu yönüyle Altılı Masa’nın temel hedefleri konusunda sanki yeteri kadar kamuoyu çalışması yapılmadığı gerçeğini de dile getirmekte fayda var. Altılı Masa nedir? Ne istiyor? sorularına bu masanın bütün taraftarlarının ve seçmenin kolayca cevap vereceği bir söylemin de kıyasıya bir seçim mücadelesinin başladığı şu dönemde somutlaştırılması isabetli olur.

Sayın Akşener’in Kılıçdaroğlu seçilemez, İmamoğlu ve Yavaş seçilir tezi de bu noktada anlamını kaybediyor. Muhalif seçmenler sadece Erdoğan gitsin diye değil Erdoğan sonrasında siyasi ve ekonomik istikrarın ikame edilmesi için Millet İttifakı’na oy verecek. Bunun da Millet ittifakı tarafından temel aracı parlamenter sisteme geçmek. Sayın Akşener’in bu anlamda ısrarı itirazı anlaşılır değil.

***

Meral Akşener’in yüksek hamaset dozlu konuşmasında bir nesnel gerçeklik varsa o da İyi Parti’nin ve kendisinin bu çıkışla ya tarih olacağı ya da tarih yazacağı tezi. Sayın Akşener’in çıkışı bir sarsıntı yaratmakla birlikte, Altılı İittifak’ın muhtemel potansiyeline yönelik henüz bir yıkıma yol açmadığını bugün itibariyle söylemek mümkün. Gündemin günlük hatta saatlik olarak değiştiği Türkiye’de Mayıs ayına kadar daha çok şey değişebilir.

Akşener’in çıkışıyla geçici de olsa depremi unuttuk. Seçim gününe kadar da deprem gündeminin ihmal edilme tehlikesi var. Ancak depremin açtığı yaraları kapatma kabiliyeti ve iradesi bütün Türkiye’de seçmenin tercihlerinde birinci rolü oynayacak.

Hem şimdi hem de seçim sonrasında, Türkiye’nin önündeki en büyük meydan okuma yaşanan deprem felaketidir. Bu sorunu siyasi gündem gerekçesiyle ötelemek Türkiye’ye telafisi çok güç yıllar kaybettirir. Siyasi stratejiler, oy hesapları yaparken bu insani dramı ihmal etmek yapılacak en büyük gaflet olur. Seçmenin iyi niyeti test edeceği en önemli alan deprem olacak.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum