Günün sonunda demokratik meşruiyet kazanıyor
Trump, Çin tecrübesi ile artık caydırıcı etkisi olmadığı anlaşılan gümrük sopasını bu kez de AB’ye gösterdi. ABD Başkanı, gümrük müzakerelerinde istediği sonuca henüz varılmaması nedeniyle AB’den gelecek ürünlere yüzde 50’lik gümrük uygulanabileceğini dile getirdi.
Aslında iki taraf arasında, uzlaşmayla biteceğinden neredeyse herkesin emin olduğu görüşmeler sürüyordu. Müzakerelerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için ABD’nin koyduğu yüksek gümrük vergileri ve AB’nin uygulamaya sokmak istediği karşı gümrük vergileri 90 günlüğüne ertelenmişti. Bu sürenin henüz yarısı dolmuşken Trump yine elini yüksek açtı ve Haziran ayı itibarıyla yürürlüğü girebileceğini söylediği yüzde 50’lik gümrük vergilerinden bahsetti.
AB ticaret bakanları bir hafta önce sadece aynı göz hizasında yapılacak bir anlaşmayı kabul edeceklerini açıklamıştı. Brüksel’de bir araya gelen bakanlar muhtemel bir anlaşmazlığa karşı değeri 95 milyar dolar olan ABD ürünleri için uygulanabilecek gümrük vergileri listesi oluşturdu. AB aslında muhtemel bir Trump çıkışına karşı hazırlıklıydı ancak Trump’ın kendi sosyal medya platformu üzerinden açıkladığı yeni gümrük tehdidi yine de sürpriz oldu.
***
Trump dalgalanmalarına karşı artık hazırlıklı olan AB son çıkışa karşı da ihtiyatlı hatta özgüvenli bir duruş sergiliyor. Trump’ın kullandığı üslubun yol açacağı tehlikeler bir yana, hamaset tuzağına düşmeden beklemek ve görüşmeleri sükûnetle sürdürmek düşüncesi genel tavrı belirliyor.
Avrupa CDU (Hıristiyan Demokrat Birliği) dış ticaret uzmanı Daniel Caspary’nin açıklaması AB’nin genel tutumu hakkında önemli fikir veriyor: ‘’Herkese tavsiyem sükuneti muhafaza etmek. AB Komisyonu dış ticaret müzakerelerinde gayet hazırlıklı. Sükunetle müzakerelere devam edip menfaatlerimizi koruyalım. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşında ABD’nin yenilmez olmadığını gördük’’
AB’nin elindeki ticari ve siyasi imkanlar, gerilimin yükselmesi durumunda da büyük hasarları engellemeye gayet uygun. Öte yandan ABD ile yaşanan gümrük gerilimi nedeniyle AB, 76 ülkeyle 44 serbest ticaret anlaşması yaptı. Hindistan, Endonezya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile de benzeri bir anlaşma yapılmak üzere.
***
Anlaşma yapılan ve yapılacak ülkeler muhtemel Trump krizine karşı ciddi alternatifler oluşturuyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla enerji tedariğinde sorunlar yaşayan AB bu soruna da kısa süre içinde alternatif çözümler bulmuştu. Şimdi bir barış durumunda bile bir daha Rusya’ya bağımlı kalmamak için kalıcı alt yapı çalışmaları sürüyor. Trump’ın AB’nin çözüm kabiliyetini, alternatifler oluşturma yeteneğini yeteri kadar ciddiye almadığı anlaşılıyor.
Avrupalıların üslubu, teamülleri ve ilkeleri dış politikada Trumpvari bir tavra müsait olmadığı için, Avrupa gümrük tehdidine makuliyet talep eden, edilgen görünümlü bir çözüm önerisi arayışıyla reaksiyon gösteriyor. Avrupalılar gereksiz ekonomik ve siyasi zararlardan kaçınmak için siyasi üsluplarını bozmuyor. Ancak Trump sınırı aşarsa, AB hükümetleri Trump’ın popülizm oyuncağını elinden alabilir. Popülizmse al sana popülizm diyerek, kısa vadeli hasarları da göz ününe alarak, reaksiyon gösterebilirler. Gerilim sürerse piyasalar da zaten bunu zaten talep eder. Bu Trump için sonun başlangıcı olur. Çünkü AB ile yapılacak bir gümrük ticaret savaşının en büyük kaybedeni ABD olur.
AB hantal, birlik sağlayamıyor ve yeteri kadar atik değil algısı çok yanlış bir algı. Aşırı sağ hükümetlere, bitmek tükenmek bilmeyen iç anlaşmazlıklara, Brexit gibi arızalara rağmen, AB kendi içinde uzlaşma sağlamış, bunu demokratik meşruiyete ve yasal güvencelere dayandıran dünyanın en güçlü siyasal ve ekonomik birliği. AB’nin attığı her adımın kendi kamuoyunda tartışmalara yol açması, tam birlik sağlayamıyor görüntüsü vermesi, hatta hükümetlerin düşmesine yol açması bir zafiyet gibi görünse de aslında bu tam da birliğin en önemli gücü.
Bu durum AB’nin güçsüzlüğünü değil, demokratik meşruiyete verdiği önemi gösteriyor.. Demokratik ve hukuki meşruiyeti olan kararlar, popülist ülkelerin kararları gibi belki hemen alınamıyor. Ancak kalıcı ve tutarlı oluyor. Günün sonunda kazançlı çıkan popülistler değil, demokratik ve yasal meşruiyete dayanan kararlar oluyor.














