İnsan haklarına saygının kültürel temelleri

Cemal Kaşıkçı’nın Suudiler tarafından canıyla bedeniyle yok edilmesi için Suudi rejimini eleştirmesi, Mısır’da dokuz gencin asılması için darbe karşıtı olmaları, bizde bir gösterici kadının taciz edilmesi rezaletini hafifletmek için FETÖ’cü babanın kızı olması yeterlidir. İnsan hakları düşüncesini içselleştirememiş toplumlarda bir grup kendine lazım olan hakları almışsa iş bitmiştir; ötekilerin canı cehenneme! Artık “Türkiye’de insan hakları ihlalinin olduğunu söylemek mümkün değil.” (Ahlakın çöktüğü böyle bir ortamda Yeni Akit’teki “Polis, ‘Taciz’ ve Adalet” [22 Şubat 2019] başlıklı yazısından dolayı Ali Osman Aydın’ı, Karar’daki “Bize ne oldu böyle?” [23 Şubat 2019] başlıklı yazısından dolayı Elif Çakır’ı ve mütedeyyin kesimi içeriden eleştiren diğerlerini saygıyla anmalıyım.)

***

1995-98’de Türkiye adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hükümet temsilciliği de yapmış olan merhum Prof. Aslan Gündüz, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA) için yazdığı “İnsan Hakları” maddesinde (XXII, 323-327) bu kavramın muhtevasıyla insan hakları felsefesi ve doktrininin Batıdaki gelişim tarihini özetler. Buna göre, 16. yüzyılda modern devletin ortaya çıkmasıyla birlikte yöneticilerin istibdadına karşı felsefî olarak bireyin korunmasını amaçlayan bu anlayış John Locke, J-J. Rousseau ve Montesquieu gibi filozoflara çok şey borçludur. Batı dünyasında geliştirilen insan hakları düşüncesi, İngiltere’de krala kabul ettirilen 1215 tarihli Magna Carta ve sonraki belgelerden ilham almıştır.

Anlayacağınız Batı’da “insan hakları” düşüncesinin 800 senelik bir macerası var; hala da eksikleri bulunuyor.

Batının kültür tarihine baktığımızda insan hakları ve özgürlükleri gibi temel kavramların toplumsal taleplere dönüşmesine düşünce adamlarının öncülük ettikleri görülür. Dolayısıyla insan haklarıyla ilgili sürecin kaynağı aydınlardır. İşte bizde sorun, -bir insan hakları doktrini için uygun dinî ve kültürel kaynakların bulunmaması değil- bu kaynaklardan bir insan hakları düşünce ve pratiğini çıkaracak entelektüel yapının, bu yapıyı üretecek ve maşeri vicdanda hak bilincini oluşturacak bir eğitim felsefesinin geliştirilememiş olmasıdır. Bugün bile genel olarak İslâm dünyasında böyle bir eğitimin varlığından söz edemiyoruz. Az önce andığım maddenin Prof. Recep Şentürk tarafından yazılan “İslâm dünyasında (insan hakları)” bölümünde “İslâm dininde de bu haklara büyük önem atfedilmiştir” gibi retorik ifadeler kullanılmışsa da bugün dünyanın konuştuğu “insan hakları” modern bir kavramdır ve İslam âlimleri kendi kültürel damgasını taşıyan bu anlamda bir insan hakları öğretisini geliştirememişlerdir. Son yıllarda yazılan “İslâm’da insan hakları” tarzındaki yazıların da milli ve milletlerarası düzeyde insan hakları çalışmalarına katkı sağlayıcı nitelikte olmadığı görülüyor.

Esasen Kur’ân-ı Kerîm’den başlayarak temel İslâm kaynaklarıyla sonraki bilgi ve uygulamalarda bir insan hakları doktrinin kurulmasına uygun alt yapı bulunsa da özellikle 12. yüzyıl ve sonrasının Müslüman bilim ve düşünce dünyasında Batı’daki gibi kendi ilke ve değerlerinden ilham alan bir insan hakları felsefesi ve kültürünün gelişmesine öncülük edecek düşünce ve eserlerin üretilemediği ortadadır. Anılan maddede Recep Şentürk’ün bahsettiği, Cüveynî ve öğrencisi Gazâlî gibi Eş‘arî kelâmcılarınca oluşturulan “makasıdu’ş-şerîa” vb. kavramlar ise insan hakları ve özgürlükleri gibi bir vizyonu müjdelemekten ziyade, “İnsanlığın yararına olacak temel amaçlar, mevcut dinî naslarda zaten gözetilmiştir” diyerek, bir hak ve özgürlükler felsefesi geliştirmenin önünü kesen tıkaca dönüştürülmüştür.

***

Sözün özü: Özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler apaçık göstermektedir ki, Türkiye bağlamında söylersek, İlahiyat ve Diyanet camiası başta olmak üzere, dinî ve kültürel yetkinliği ve duyarlılığı olan herkes ve her kurum, insanları, dinleri ile hakları arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmayacak bir din yorumunu geliştirmek zorundadırlar.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum