Kur’an’ın iyi toplum- iyi yönetim vizyonu

Yeryüzünde/ülkede barış ve huzur sağlanmışken orada karışıklık çıkarmayın” (A‘râf 7/56, 85).

  • İnanıp iyi ve düzgün işler (sâlihât) yapanları, yeryüzünde/ülkede karışıklık çıkaranlarla bir mi tutarız!” (Sâd 38/28).
  • İyi ve düzgün işler yapmayıp ülkede karışıklık çıkaran aşırıların buyruğuna itaat etmeyin” (Şuarâ 26/151-152).

Yukarıdaki ilk ayette Müslümanlara bir barış ve huzur toplumu inşa etme görevi yüklenmiştir. İkinci ayette dolaylı, üçüncü ayette doğrudan ifadelerle Müslümanlara genel bir prensip verilmiştir; özellikle son ayette işlerinde adaletsizlik ve haksızlığa saparak (isrâf) toplumsal huzuru bozan yönetime karşı bir sivil itaatsizlik çağrısı yapılmıştır.

Yüzlerce benzeri gibi bu ayetleri de birlikte değerlendirdiğimizde Kur’ân-ı Kerîm’in, Müslümanların önüne bir iyi toplum ve iyi yönetim vizyonu koyduğu sonucuna ulaşırız; çünkü insanî ve ahlâkî olan budur. Bu vizyonun hangi yöntemlerle gerçekleşeceği ise kültürel ve zamansal şartlara bağlı olarak bireylerin ve toplumların akıl, bilgi ve deneyimlerine bırakılmıştır.

***

Ne var ki, geleneksel tefsirlerde bu tür ayetler yorumlanırken vahyin zamansal bağlamıyla sınırlı kalınmıştır (Mesela bk. Taberî, 12/624; Mâtürîdî, 8/78; Beyzâvî, 4/147). Ayetlerin içerdiği erdemli ve huzurlu toplumu inşa etmenin şartı olan ‘iyilik ve yapıcılığın (salâh) yanında, kötülük ve yıkıcılığın (fesâd) karşısında olma’ yönünde toplumsal bir bilinç ve irade oluşturulmamıştır. İlgili ayetler bireysel ilişkiler açısından yorumlanmış, bunların içerdiği toplumsal mesaj ve uygulama ihmal edilmiştir.

İnceleyebildiğim klasik tefsirler içinde sadece Şiî müfessir Ebû Ca‘fer et-Tûsî (ö.m. 1068) yukarıdaki son ayete şöyle bir yorum getirerek belirttiğim toplumsal mesajı farketmiştir:

“(Ayetteki) ‘aşırılar’, haktan saparak sınırı aşanlardır… Burada Allah, Sâlih Peygamber’in diliyle, halkın haktan sapan yöneticilere uymalarını yasaklamıştır. (Çünkü) onlar, güzel işler yaparak ülkeyi düzeltmek yerine, kötülükler ve çirkin işler yaparak ülkede huzuru bozarlar” (Tibyân, 8/ 46-47).

Ancak en az miladi 9. yüzyılın ilk yarısından itibaren birçok âlim, zulüm ve fesâd’ın yıkıcılığını şöylesi uyarılarla dile getirmişlerdir:

  • Allah, kâfir bile olsa, adaletli devleti yaşatır ama Müslüman da olsa zalim devleti yaşatmaz… Çünkü her şeyin düzeni adaletle sağlanır” (Kinânî, el-İʿtizâr, s. 198, 310).
  • Bir siyasal yönetim kâfir olduğu halde ayakta kalır; fakat zalim olarak ayakta kalmaz” (Hârizmî, Mufîdü’l-Ulûm, s. 313).

***

“Devlet başkanını seçme ve ağır sağlık ya da ahlak sorunları yüzünden ehliyetini kaybetmiş devlet başkanını görevden alma (azl, halʿ) yetkisine sahip olan heyet” anlamında “Ehlü’l-hal ve’l-akd” denilen bir kurumun bulunması gerektiği fıkıhta yaygın bir kabul görmüştür. Fakat bu heyetin kurumlaşmasını, iyilik ve adalet çizgisinden sapan yöneticileri görevden uzaklaştırmasını mümkün kılacak yasal bir prosedür tespit edilememiş, hiçbir zaman da bu şekilde etkin bir kurum oluşturulamamıştır.

Meselâ İslam dünyasında kamu hukukuna dair nâdir eserlerden olan el-Aḥkâmu’s-Sulṭâniyye’nin müellifi, 11. yüzyılın en gözde âlimlerinden Ebu’l-Hasan el-Mâverdî’ye göre, bir insan topluluğu için en âcil ihtiyaç, –kendisinin daha çok salâh terimiyle ifade ettiği- kamu düzeninin sağlanmasıdır. Ancak Mâverdî de –geleneksel Sünnî telakkiye uyarak- toplumsal kargaşa ve fitneye sebep olmamak için halkın siyasî baskı ve zulme katlanmak zorunda olduğunu ifade etmektedir (Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn, s. 137). Bu düşünce bütün Sünnî ulemanın ortak görüşü olup, uygulama da her zaman bu yönde olmuş, bu suretle toplumlar pasifize edilmiştir.

Batı ile kültürel temasın yoğunlaştığı modern dönemlerde bazı olumlu gelişmeler olmuşsa da belirtilen sorunlar halen –ülkelere göre- az veya çok devam etmektedir. Çünkü Müslüman toplumlar modern demokrasinin sağlıklı işlemesini, özgürlüklerin sorumlu kullanılmasını sağlayan zihinsel altyapıdan yoksundu. Günümüzde birçok Müslüman toplumda meydana gelen ve bazıları dünya ölçeğinde sonuçlar doğuran sosyal karışıklıkların asıl sebebini, Kur’an’ın istediği bir salâh (barış ve huzur) toplumunun kültürel, ahlâkî ve hukuki temellerinin atılmamış olmasında aramak gerektiği kanaatindeyiz.

YORUMLAR (61)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
61 Yorum