Durma Noktası

Son aylarda döviz kurlarındaki aşırı artışın, deyim yerinde ise döviz şokunun etkileri çok ciddi olarak gelmeye başladı. Üstelik bu daha başlangıç gibi duruyor. Bitti demek için çok erken.

Zira artık döviz artışının bir kademe ötesi bir sorunla karşı karşıyayız. Döviz kurlarındaki aşırı oynaklık, teknik deyimle volatilite sorunu. Kurların sabitleneceği seviye ile hangi yönü takip edeceği ciddi bir belirsizlik halini aldı. Sürekli yükselip düşen bir dolar-euro rakamları ile karşı karşıyayız. Üstelik dün itibarı ile Merkez Bankası müdahaleleri de başladı. Ne kadar etkili olur göreceğiz.

Bazen gün içinde yüzde altı’lara kadar varan değişiklikler yaşıyoruz. Bu durum ticaret hayatı açısından son derece kritik bir durum. Alıcı, satıcı, üretici hatta aracılar için de. Zaten o yüzden ufak ufak bazı sektörlerde ticaretin yavaşlama hatta durma noktasına geldiğini gözlemlemek mümkün.

Zira, ne üreten bir maliyet muhasebesi yapabiliyor ne de alıcı-satıcı bir fiyat üzerinde el sıkışabiliyor. Üstelik bu sadece iç piyasa oyuncuları açısından değil, ihracat yapanlar açısından da büyük bir sorun. Hem ihracatını yaptığınız ürünün ithal girdilerinin hem de sizin müşterinize vereceğiniz fiyatın hesaplaması için zorluk teşkil ediyor. Düşünün, bir ay vade ile mal alıp üç ay vade ile satıyor olsanız o malın bugünden maliyetini ve üç ay sonraki fiyatını TL bazında nasıl hesaplayacaksınız?

Bir başka gelişme ise bir tür dolarizasyon yaşamaya başlamamız. Bazı sektörlerde, örneğin bilgisayar ürünleri gibi, parça maliyetlerinin dolar üzerinden olmasından ötürü; artık dolarla hizmet satışları başladı. Bir bilgisayar tamir ettirseniz ya da benzer bir elektronik parça hizmeti alsanız önünüze dolar fatura konuyor. Çünkü vadeye kadar o parçanın TL değerini öngörmek mümkün değil. O parçanın veya hizmetin ticaretinin tamamen durmasından ziyade -şimdilik- bu şekilde yol alınıyor.

Bunun bir başka ayağını marketlerdeki alım sınırlaması ve artık daha sık duymaya başladığımız stokçuluk oluşturuyor. Zaten o yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü açıklamasında “stokçulara ülkeyi dar edeceğiz” gibi ifadeler kullandı. Bugün adetle satılan ya da stoklanan ürünleri yarın pazarda bulup bulamayacağımız şüpheli.

Bu derece yüksek kur oynaklığının döviz ile borcu olan şirketleri ne derece zor duruma düşüreceğini tahmin etmek zor değil. Özellikle bankalara olan kredi borçları her iki taraf için de sorun teşkil ediyor. Borçlunun duacısı alacaklısıdır misali bankaları da zorlaması kaçınılmaz.

Çünkü şu an için sorunsuz görünen kredilerin özellikle 2022’nin ilk iki çeyreğinde sorunlu hale gelmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Kredi geri dönüşlerindeki risk 2022’de banka bilançoları için en büyük soru işareti.

Bütün bunlara bir de giderek yaygınlaşan ve henüz akıbeti netleşmemiş olan Covid-19’ın Omikron varyantı meselesini ekleyelim. Bugün itibarı ile 2020 başında pandeminin ilk günlerindeki gibi bir panik havası yok. Dileriz ki olmaz da. Sağlık Bakanı Koca henüz yeniden bir kapanma düşünmediklerini söyledi. Bilim Kurulu üyeleri de nispeten daha itidalli bir dil kullanıyorlar.

Ancak bazı ülkeler yeniden seyahat yasaklarını ve sınırlarını kapatmayı yürürlüğe koydular. 2021 boyunca yaşadığımız kapanma ve kısıtlamaların esnafı ve küçük-orta ölçekli tüccarı ne denli zorladığı ortada. Bu döviz şoku ve döviz kuru belirsizliği üzerine bir de -Allah saklasın- kapanmalar eklenirse o zaman gerçekten halimiz harap. İşte o zaman iflasları konuşmaya başlarız.

Çok zor zamanlardan geçiyoruz. Nakit, kraldır misali; gereksiz tek kuruş harcamanın dahi büyük israf olduğu zamanlar. Çok hesaplı, çok dikkatli olmakta fayda var…

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum