Sığınmacılar meselesine başka yerden bakmak

Şöyle geriye doğru bir baktım.

İlk kez Suriyeli sığınmacılarla ilgili 2016 yılında yazmışım. Yazının başlığı da “Türkiye’nin Esas Gündemi” olmuş.

Yazıda bu meselenin doğru şekilde ele alınmadığında gündemimizi her geçen gün meşgul edecek konulardan biri olduğunu söylemişim.

Kendi sorunlarını çözme pratiği zayıf olan bir ülkenin bambaşka bir toplumsal grupla birlikte büyüyen sorunlarını çözme imkanı çok daha kısıtlı olacaktır demişim.

Aradan 6 yıl geçmiş.

Ekonomik krizi her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Bir yandan gıda fiyatlarında artış, ev fiyatlarında ve kiralarda yaşanan artış derken enflasyonu çok derinden hissediyoruz.

Yetişemiyoruz.

Hal böyle olunca da ülkenin kısıtlı kaynaklarının nasıl kullanıldığı ve yabancıların Türkiye içerisindeki durumu daha fazla dikkat çekiyor. Türk Lirası’nın son dönemde yaşadığı değer kaybı ile birlikte baktığımızda ise kendi ülkemizin imkânlarının yok pahasına yabancılara gittiğini görmek hepimizi üzüyor.

Ancak bir noktada yükü belki de en son atılacak kesime atıyoruz.

Suriyeli sığınmacılara!

***

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim.

Bütün bu süreçte mesele belki de en son Suriyeli sığınmacı meselesi.

Neden diyeceksiniz?

Çünkü ev fiyatları eğer yabancıların ev talebinden dolayı artıyorsa bu ev talebinde en düşük paya sahip olanlar sığınmacılar. Son yedi yıldır konut satışlarına baktığınızda en fazla konut satın alan yabancı ülke vatandaşları arasında ilk yirmide Suriyeli yok!

Gıda enflasyonu için de aynı şeyi söyleyebilirim. Sizce gıda fiyatlarının bu kadar artmasında döviz kurlarına ve girdi maliyetlerine hâkim olmayan politikalar mı daha etkili oldu yoksa Suriyeli sığınmacılar mı?

İşsizliğin patladığı bir ülkede yaşamamızın temel nedeni Suriyeliler mi yoksa Türkiye’yi son yıllarda tek düzgün yatırım yapılmadığı bir ülkeye dönüştüren politikalar mı?

Suriyeliler mi Türkiye’de yaşanan adaletsizliklerin tek sorumlusu?

Kamu kaynaklarından belki de zaman zaman bizden çok daha avantajlı olarak yararlanabiliyor sığınmacılar. Bu tip toplum vicdanında haksızlık, adaletsizlik olarak algılanan yanlış uygulamalar da acilen düzeltilmeli. Ama gerçekten kamu kaynaklarının israf edildiği asıl yer Suriyeliler mi?

Ama mesele kaynakla sınırlı değil.

Baksanıza üç ayda kur korumalı mevduat için bizim vergilerimizle oluşan bütçeden 12 milyar TL çıktı! Üç ayda neredeyse 1 milyar dolara yakın bir paradan bahsediyoruz. Yanlış ekonomi politikalarının sonucunda çıktı bu para cebimizden.

Ama Suriyelilere 50 milyar Dolar harcanmış diyeceksiniz. Doğrusunuz elbette. Bu kaynak önce kendi vatandaşlarımıza harcanmalı. İtiraz etmem!

Ama işin enteresan tarafı bu bilgi bile ne kadar doğru bilmiyoruz. Yani Suriyelilere ayrılan kaynağın ne kadar olduğu dahi belli değil. AB’den gelen 6 milyar Euro bir destek var mesela. Çoğunlukla eğitim ve sağlık gibi Suriyelilerin kamu hizmetlerine erişimi için kullanılıyor. Bu 6 milyar Euro nasıl kullanıldı, hiç dönüp baktık mı?

Hiç hesabını sorduk mu?

***

Elbette uzun vadede Suriyeli sığınmacılara ilişkin çok ciddi sorunlarımız var.

Elbette bunları konuşmamız lazım.

Elbette doğru politikalarla bu meseleyi sosyal dokuyu bozmadan bir çözüme kavuşturmamız lazım.

Ancak konuyu Suriyeli sığınmacılarla sınırlamak en başta kendimize haksızlık.

***

Meselenin Suriyelilerle sınırlı olmadığını unutmayalım.

Her yerinden görgüsüzlük akarken ülkede her şeyin sahibi gibi görülen dolar sahibi imtiyazlı yabancıların bizde yarattığı mutsuzluğun bütün yükünü Suriyelilere atmak en azından bana vicdani gelmiyor.

YORUMLAR (44)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
44 Yorum