İnsanlıktan aşağı, kötülükten yukarı…

Değer, seviye iledir ve seviyesi düşenin değeri de kaybolur. Altının seviyesi, paranın seviyesi, işin, verimin seviyesi yükseltilir de, kaybı yaşayan insan ve insanlık olursa eğer, çözüm bulmak o kadar kolay değil. Böylesi bir dönem yaşanmış mıydı dünyada hiç kestirmek güç. Hemen her şey insanlıktan aşağı düşmüş kötülükten ise daha yukarı çıkmış durumda. Gerçi tuzu kurular, gününü gün ediciler, karına kar, zevkine zevk edinip de her gün zafer direğine bayrak çekenler için böyle bir şey yoktur. Onların seçilmiş ikonları, eşsiz yüce kişilikleri, bir daha geri gelmeyecek kahramanları sayesinde insanlık, cennete kavuşmaya yaklaşmış, iyilik yeryüzüne dalga dalga dağılmıştır. Ellerine geçirdikleri her tür propaganda aygıtı ile kitleleri kendi etrafında duygu ve boş inanç haleleriyle donatanlar, elbette böyle düşünürler. Oysa en son Afganistan örneğinde görüldü ki artık kötülük, düşüş evrenseldir ve kötülüğe maruz kalanlar da bunun bir parçasıdırlar.

Biraz olsun umut ışığı belirmişti oysa. Beklenmedik bir kötülük insanlığın çıkış yolu olabilirdi. Koronavirüs insanın nefes alıp verdiği her yerde yeni bir uyanışa vesile olabilir, insanlık kendisini indiği yerden çıkarabilirdi! Ne var ki kapitalizmin Çin ile kurduğu vazgeçilmez menfaat ilişkisi bozulmadı ve şimdi bambaşka bir bilinmezliğe sürüklenmeye başladık. Toprak, hava, su ve elbette ateş daha bir tehdit altındadır ve geleneksel sınırların yıkılacağı günler yakındır. Neden? Çünkü, insanlığın ufkunda bu durumun hem sürdürülemez hem de insanlık dışı olduğunu söyleyebilecek seviye kaybolmuş durumda. Sadece güçlülerin kaliteli hayat hakkını kazanabilecekleri bir gelecek kuruluyor. Küresel ısınma gibi ekolojik veriler ışığında toprak ve buna bağlı yaşam ilişkilerinin temelden değişeceği görülüyor. Ülke ülke çözülecek bir problem değil bu. Evrensel bir duyuş ve etkin bir akıl yürütme gerektiriyor.

Bir yerde seviye düşerken neden bir uyanma olmaz? İnsanlar bütün bu olup bitenler karşısında neden harekete geçmezler? İlkin elindekini korumanın derdine düşer insan. Pozisyonunu korumak, elindekini tutmak yeterli görünür ona. Yağmur bastırdığında başını evine sokmuşsa kurtulduğunu düşünür. Ancak bunlar sıradan insanların davranışlarıdır ve dünyanın her yerinde üç aşağı beş yukarı benzeştirler. Asıl belirleyici olan entelektüellerin tavırlarıdır. Seviye aydınlardır bir ülkede. Ancak onlar güçlünün ağzıyla konuşmadıkları ve doğruyu söyleyebildikleri ölçüde korunur seviye. Dini ve milliyetçi söylemlerle kutsanmış, kapital gücün siyasallaştığı devirde, yönetici kişiler ve yönetim odakları eşiğinde aydınlarla oturdukça umut ışığı da söner. Çünkü insanlık ve onun değerleri aşağı çekilirken kötülük yukarı çıkar. Her tür gücün doğası kötülüktür. Doğunun ve Batının yüksek sanat ve düşünce eserlerinin ısrarla altını çizdiği evrensel bir değişmezliktir bu.

Siyasal güç devşirmenlerinin ellerinde para tutanlarla giriştikleri ve halkı bir harç olarak kullandıkları dönemlerde işin kalitesi değil söylemin yaygınlığı öne çıkar. Türkiye kendi seviye değerlerini hızla kaybeden bir toplum görüntüsü kazanıyor mesela. Tarımsal üretim ve verimlilikteki düşüş, bugüne dek büyük şehirlerin çevresinde oyalanan kitleleri daha derinden etkileyecek. Konut ihtiyacı, yeterli derecede gıda temini başta olmak üzere pek çok temel ihtiyacı karşılama zorluğu şimdiden ipuçları sunuyor.

Afganistan’da, bir metal düzenek olan uçağa, bir kurtarıcı gibi sarılan ve onunla gökyüzünde gidebileceğini düşünen insanın büyük trajedisi bir yana, hangi sebebin insana böyle bir şey yaptırdığını düşünmek gerekir. Ve neden bunca dolaylı kötülüğün kaynağı, sebebi olduğu halde insanlar hala Doğu’dan Batı’ya yöneliyorlar? Eğer insanlıktan aşağıya ve kötülükten yukarıya yönelmeseydi seviyeler böyle davranır mıydı insanlar? Bu halde, oturduğumuz yerde hayatımızın yönünü ilkin bizim tespit etmemiz gerekmez mi? Başka bir yerde oranın burada da olabileceğini düşünmek aklın bir gereği değil mi? Kötülüğün bir normal hayat nizamı gibi bizi kuşatmasına karşı uyanık durmak ahlaki bir ödev değil mi?

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum