Can sıkıcı bir bayram yazısı

Bundan üç yıl önce dün, yani 30 Haziran 2020’de Resmî Gazete’de iki satırlık yazı ile kırk yıllık hayaller karartıldı.

“Kurucu vakfına kayyım atanan ve garantör üniversitesi tarafından yapılan denetimler sonucunda mevcut mal varlığıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüremeyeceği tespit edilen ve bu durumu Yükseköğretim Kurulunca onaylanan İstanbul Şehir Üniversitesinin faaliyet izni kaldırılmasına…”

İmza, Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı.

Hepsi bu kadardı.

Kurucu vakfına kayyım atanması kararı, kayyım atanmasına giden süreçte bankaya gerekli talimatların verilmesi, garantör üniversitenin yaptığı denetimlerde eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam edemeyeceğine hükmetmesi, YÖK’ün aldığı karar aslında aynı iradenin sonucuydu.

İmza da o iradenin beyanı.

Üç yıl geçti. O gün İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasında karşı kamplarda ölümüne kavga edenler bugün hayatlarına farklı yerlerde, konumlarda devam ediyor. O gün olup da bugün olmayan tek şek muhafazakâr geleneğin göz bebeği bir eğitim kurumu.

Biraz öncesinden başlarsak, Şehir Üniversitesi’ni eğitim sektöründe kendi hakimiyetlerine bir tehdit olarak gören ve kapatılmasına en çok sevinecek olanların başında gelen FETÖ mensupları dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda.

Üniversiteyi kuran ekipten Ahmet Davutoğlu’na diş bileyen, isimsiz bildirilerle başlayıp rakip gördükleri herkesi tasfiye eden kuş türlerinin adını anan yok. Ortada ne yalı kaldı ne astığı astık kestiği kesik medya kalemşörleri.

Şehir Üniversitesi’ne kötülük yapmayın deyip kötülüğün mücessem hali olarak dolaşanlar eski popülerliklerinden çok uzakta. Erdoğan’a yaklaşmak isteyip de kapılardan çevrildiklerini Ankara’da bilen biliyor.

Davutoğlu karşısında her girişime gözü kara bir hırsla destek veren, Merkez Bankası’nın “nasıl yapar da tekrar doldururuz” denilen kasası arka kapıdan boşaltılırken ekonominin dümeninde olan Berat Albayrak’ı Erdoğan’ın yemin töreninde aile locasında gözler boşa aradı.

Siyasi bir hınçla Davutoğlu’nun ayrı yol çizmesine tepki olarak üniversite kapatıldı. Bir eğitim kurumuna kıyacak kadar sertleşen tepki ne Davutoğlu’nun parti kurmasını engelledi ne de kurulan parti Erdoğan’ı iktidarından edecek noktaya geldi.

Üç yıl geçti. Son seçimlerde ne Erdoğan seçimi üniversite kapatması sayesinde kazandı ne de üniversite kapatmanın kendisine maliyeti oldu. Davutoğlu da aynı yerde. Yine muhalif, yine Erdoğan’ın karşısında.

“Şehir Üniversitesi kapatıldı ama başkaları var” diye kurulan cemaat üniversitelerinin bazılarını toplasan Şehir’in bir yıllık akademik üretimine üç yılda ulaşan yok.

Arazi bedelsizdi, Davutoğlu kendine arsa tahsis etti, Erdoğan’ın haberi yoktu… Bunların hepsi minare-kılıfın modern versiyonları.

Erdoğan, Davutoğlu, Babacan ve Şimşek’i üniversite arazisi üzerinden yolsuzlukla suçlayan sözlerine kendisi bile inanmadı ki bir daha tekrar etmedi. Kapatmaya bahane edilen tahsis kararına Davutoğlu ve Babacan ile imza atan Mehmet Şimşek de Erdoğan kabinesinde ekonominin başında.

CHP’nin iktidarında ulaşamayacağı bir başarıya imza atan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası muhtemelen başka itirazlar ve mahkemeler peşinde.

Şehir mezunları 2018’de ALES’te vakıf üniversiteleri arasında birinci, tüm üniversiteler arasında dördüncüydü. Öğrencilerinin yüzde 15’i, 87 ülkeden gelen yabancılardı. Yaşasaydı binlerce öğrenci mezun edecekti.

Bilim ve Sanat Vakfı ya da başkası aynı evsafta bir üniversiteye kuracak nefesi bundan sonra bulur mu, Amerika’dan Avrupa’ya Türkiye’deki birçok üniversiteye el üstünde tutulan akademisyenler bu memleketin gençlerini okutmak için bir araya gelir mi?

Marmara Üniversitesi’ne geçtikten sonra uğradıkları mobbing ve ötekileştirmeyi hafızalarına kazıyan, “herkese iyi akşamlar, Şehirliler hariç” sözleri ile ne kadar misafirperver, müşfik ve yüce gönüllü bir millet olduğumuzu iliklerine kadar hissetmiş Şehir Üniversitesi öğrencileri yaşadıklarını yok sayar mı?

Üç yıl geçti. Geride kapanmış bir üniversite, heyecanları törpülenmiş gençler, ekmek parası için hocalık yapan akademisyenler ve koca bir eğitim kurumu kapanırken ses çıkarmamasının utancını unut(tur)maya çalışan bir mahalle kaldı.

Şimdi bayramın son gününde paylaşmanın, aynı dine ait olmanın, merhametin ne büyük kısmet olduğunu birbirimize anlatmaya devam edebiliriz.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum