Ekonominin dışında bir şey deneniyor...

AK Parti kurmayları ekonomide yeni bir şeyler denendiğini açıkladılar. Olan bitenin özellikle yaşı kırk ve altında olanlar açısından yeni olduğuna şüphe yok. Bir şey denendiği de kesin fakat bu, ekonominin dışında genel bir deney. Elbette ekonomiyi de içeriyor. İktidar diplomasiden güvenliğe, ekonomiden iç siyasete hepsinin dahil olduğu farklı bir yönetim tarzı uyguluyor.

Deneyi mümkün kılan unsurlardan biri daha önce hiçbir iktidarın eline geçmemiş bir kontrol gücü. Öyle ki bu güçle devlet kurumlarını mutlak bir yetki ile yönetiyorsunuz. Mutlak yetki ne? Normalde zaten siyasi iktidar devlet kurumları üzerinde kontrol gücüne sahiptir ve demokratik yollarla seçilen yönetimin bu kurumlara istediği talimatı verme hakkı vardır.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ve başkanlık sistemine geçişle önce bu meşru talimat verme ve yönetme alanının hukuki zemini genişledi. Üniversite rektörlerini atamada ara kademelerin tümüyle ortadan kaldırılması ve kamu kurumlarındaki alt düzey atamalara kadar tüm imzaların Beştepe’ye gitmesi bu genişleyen yetkinin iki örneği. Son tahlilde tartışmalı olsa da bir anayasa değişikliğine ve Resmî Gazete’de yayınlanan kararnamelere bağlı olduğu için bu kontrolün anlaşılabilir bir boyutu var.

Buraya kadar bürokrasinin iktidar tarafından kullanılmasının dozu demokratik değil otoriter yönetim tarzına yaklaşsa da hala kâğıt üzerinde bir hukuk var. Erdoğan’ın farkı ise son 70 yılda kimsenin elde etmediği, kitapta yazanın dışında da bir iktidar alanına sahibi olması. Yani gücünü mutlaklaştıran, kanun ve demokratik meşruiyet zemini dışında da yetki kullanabilmesi.

Bunun en iyi işleyen örneği de siyasi iradenin istediğini serbest bıraktığı, istediğini içerde tuttuğu bir yargı mekanizması kurması. İdari yapıda ise; emniyet teşkilatının hukuku iktidarın öncelikleri çerçevesinde yorumlamasından kamu kurumlarının hukuksuz faaliyetlerinin yargı denetimi dışında kalmasına kadar yeni bir pratik gelişmiş durumda.

Bunun hepimizi doğrudan etkileyen en önemli yönü ise ekonominin hem kendi kurallarının hem yerleşik teamüllerin hem de hukuki çerçevenin hilafına yönetilmesi. Düşük faiz-yüksek kur-yüksek ihracat formülü ne kadar akla ziyan gelse de seçildikten sonra bir iktidarın ülkeyi deney tahtasına dönüştürmesinin önünde bir engel yok.

Ekonomik gücü mutlaklaştıran asıl şey ise hukukun dışındaki icraatlar. Merkez Bankası kanununa rağmen Merkez Bankası Başkanı’nın istendiği gibi görevden alınması, banka rezervlerinin şeffaf olmayan yöntemlerle tüketilmesi, kamu bankalarının kurumun zararına politikaları siyasi kararla uygulaması, yolsuzluk ekonomisinin genel uygulama haline gelmesi gibi iktidarın tabiri caizse istediği her şeyi kimi zaman iki satır yazı ile kimi zaman tümüyle kayıtsız talimatlarla yapabilecek bir güce erişmesi asıl yeni olan unsur.

Erdoğan’ın deneyini farklı ve mümkün kılan diğer faktör ise sadece uygulamalarındaki mutlak güç değil çevresindeki dünyayı da kendi istediği şekliyle kurgulayabilmesi. Bunun en güzel örneği uçaklarda verdiği mülakatlar. Artık sadece istenen soruların yöneltilmesinin ötesinde bir kurgu yaşanıyor.

Aradaki fark sadece soruların değil Erdoğan’ın kendi cümlelerinin de formatlanıyor olması. Bu sayede Erdoğan “basına kapalı basın toplantılarında” istediği her şeyi söyleyebiliyor. İstediği sertlikte konuşabiliyor. Sonunda onun cümleleri de nihai onaydan geçiyor, formatlanıyor ve kamuoyuna aktarılıyor. Kısacası, aslında ne olduğunu, cumhurbaşkanının ne söylediğini öğrenme şansımız yok.

Bu ‘istese de hata yapmama’, ‘kurgu bir dünyada yaşama’ konforu haliyle canlı yayınlarda daha zor. Çünkü söylenen sözün daha sonra düzeltilme imkânı yok. Erdoğan ya da çevresi burada da yeni bir şey deniyor. Cümleleri ağzından çıkmadan formatlanıyor. Yani Erdoğan’ın ne söyleyeceği önceden kaleme alınıyor, o da hazır metinleri karşısına yerleştirilen ekrandan okuyor. Canlı yayında cumhurbaşkanının karşısına oturanlar da Erdoğan’ın kendi kendine metin okumaması için orada oturduklarının bilincinde olunca geriye sorun kalmıyor.

Sonuçta Erdoğan ve çevresindekiler ekonominin haricinde de bambaşka bir ülke yönetim biçimi deniyorlar. Yönetimin kurallara bağlı bulunmadığı, tek meselenin aklınıza gelen fikirleri uygulamaya cesaretinizin olup olmadığı, sadece Cumhurbaşkanının çevresindeki değil tüm gelişmelerin bir kurgu içinde şekillenmesinin istendiği ve bu şekilde basına yansıtıldığı bir sistem deneniyor.

Bu deneyde denek sayısının milyonlara ulaşması süreci daha ilginç kılıyor. Nihai sonucun başarılı olup olmadığını görmeye de çok kalmadı.

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum