Muharrem İnce gerçeği

Muharrem İnce’nin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmuş ve yüzde 30 oy almış bir isim olarak 14 Mayıs’ta da adaylığını açıklaması Ankara’da muhalefet cephesinde dengeleri değiştirdi.

İnce’nin adaylığının en yalın anlamı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasını sağlıyor olması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birinci tura kadar mevcut oy potansiyelinin üzerine çıkamaması durumunda Kılıçdaroğlu’nun dışındaki adayların toplam yüzde beş ve üzerinde oy alması seçimlerin ikinci tura kalmasını neredeyse garantiliyor.

Bu simülasyon elbette Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin oylarını da aldığı takdirde ilk turu birinci bitirmesi ihtimaline dayanıyor.

İnce’nin ismi geçmeye başlamasından sonra bütün tartışma Memleket Partisi genel başkanının siyasi kimliği, aday olmaktaki amacı, geçmiş performansı üzerine yoğunlaştı.

Erdoğan’a değil Kılıçdaroğlu’na karşı aday olmakla çünkü temelde onun oylarını böldüğü için de seçimleri muhalefet açısından riske atmakla itham edildi.

Muharrem İnce’ye getirilen bu eleştirilerin büyük oranda haklılık payı bulunuyor. Kendisinin son seçim gecesi seçmenlerini hayal kırıklığına uğratmasını da hesaba kattığımızda İnce’nin muhalefet kamuoyunda çok da parlak olmayan bir geçmişi var.

Seçimin dengelerini çoğu kimse için beklenmedik şekilde değiştiren ve üzerinde yeteri kadar durulmayan husus ise İnce’ye oy verenlerin kimliği, nereden geldikleri ve neden böylesi bir tavır sergiledikleri.

PANORAMATR Mart araştırmamıza göre İnce’nin oy aldığı ana kitle daha önce yaşı tutmadığı için oy kullanmamış olanlar ya da sandığa gitmemişler. Bunların oranı Memleket Partisinde yüzde 60’a ulaşıyor.

34 yaş altı seçmen kitlesinin Memleket Partisindeki ağırlığı ise neredeyse yüzde 80. İnce’ye oy vereceğini belirtenlerin en az yarısı Atatürkçü. Temelde Türk Milliyetçisi hatta ulusalcı genç bir kitle parlamentoda da birinci tur seçimlerinde de İnce’yi tercih ediyor.

Burada siyasetin genel ezberlerini bozan bir demografi var. Bu oy tabanı, eğer İnce olmasa idi kendisini farklı bir partide de ifade edebilirdi. Ya da bir kısmı sandığa gitmemeyi de düşünebilirdi.

Geçen ay, İnce yüzde birin altında bir seyir izlerken birden böyle bir dalganın ortaya çıkmasının ardında ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin ortak adayı olarak ilan edilmesi yatıyor.

Gerek CHP’de gerek İYİ Parti’de bir yıldır sürdürülen araştırmaların hemen hepsinde Kılıçdaroğlu ortak aday olduğu takdirde kararsız kalan ya da oy vermeyeceğini ifade eden bir kitle bulunuyordu.

Aslında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i, üslubu sert şekilde eleştirilse de 3 Mart’taki tepkisine iten alttan gelen bu baskı idi. İki belediye başkanının oyuna dahil edilmesi ile günün sonunda Kılıçdaroğlu’nu adaylık yarışında daha da güçlendiren bu kriz masada çözülse de taban sosyolojisinde en azından bugün için tam olarak çözülmediğini İnce’nin varlığı gösteriyor.

Dolayısıyla siyasilerin seçmenin kim olursa olsun oy vereceğine dair ön kabullerinin her zaman saha ile örtüşmediğini de bu fotoğraf ortaya koyuyor.

Eğer İmamoğlu ve Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alması formülü hayata geçmese idi Memleket Partisi’nin ve Muharrem İnce’nin daha yüksek bir oy oranına ulaştığını da görebilirdik.

Bugün muhalefetin birinci önceliğinin İnce ile temas edip sandıkta oluşacak muhtemel zararı kontrol etmeye çalışması seçime bu kadar az bir zaman kala anlaşılabilir bir tercih.

Ancak nasıl ki Millet İttifakı kâğıt üzerinde yan yana getirmesi kolay olan oyları gösterdiği adaya doğrudan kanalize edemedi ise İnce’nin kendisi de bu oy tabanını istediği yere yönlendiremeyecektir.

Her şeyden önce bu taban İnce’nin konsolide ettiği, kemikleştirdiği ve güçlü aidiyet ilişkisi kurduğu bir taban değil. Bu kadar hızlı gelen bir oy kitlesinin kendisi ile başka bir adrese gitmesini beklemek de gerçekçi değil.

Toplumda kimlikler, aidiyetler üzerinden tepki geliştiren tek kesimin muhafazakârlar olmadığını da İnce’nin tabanının profili söylüyor. Atatürkçü genç ulusalcı kesimin bir ‘öteki’ üzerinden tepki geliştirebildiğini gözlemliyoruz.

Düne kadar CHP’ye yakın duracak Atatürkçü bir seçmen kitlesi için Atatürkçülük ve CHP ortak paydasının bile yetmediğinin, ait oldukları kimlik kalıplarının kendilerinin siyaset okumasını dar bir paranteze hapsettiğinin işareti üç haftada kendisini görünür kıldı.

Sandığa bu kadar az bir zaman kala Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında bir tercihe zorlanmak istemeyen anti-politik bir kitlenin varlığı değişime açık ve yenilik peşinde koşan Z kuşağı efsanesini de yeniden düşünmeyi mecbur bırakıyor.

İnce belki adaylıktan çekilir ya da varlığı seçim sonuçlarını beklendiği gibi etkilemeyebilir. İlk başta ortaya çıkan bu dalganın hafiflemesi, ikinci turda önemli bir kesiminin Kılıçdaroğlu’na yönelmesi de büyük ihtimal. Ama bugün İnce’ye oy vereceğini belirten kitle Türkiye’nin toplumsal dokusu ve kimlik dayatmaları konusunda çok şey söylüyor.

YORUMLAR (37)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
37 Yorum