Şaşıracak ne var?
Hatta bana sorarsanız bu zamlar yapılmasa idi asıl o zaman endişelenmek ve panik yapmak daha doğru olurdu.
Seçimlerden hemen sonraki bahar havasının geçici olacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktu. Türkiye tarihinde pek de görülmemiş bir seçim ekonomisi ile iktidar verilebilecek her şeyi verdi. Daha ileri gitmek gerekirse verilemeyecekleri de ya verdi ya da vaad etti.
Kemal Kılıçdaroğlu da deprem konutlarını ücretsiz vermek gibi iktidarın aklında gelmeyenleri listeye ekleyerek fena performans sergilemedi. Muhalefetin farkı yönetimde olmadığı için söylediklerini uygulama şansı bulamadı. Yoksa seçimden önce dağıtmaya vakit kalmayanları seçimden sonra kazansa muhalefet de dağıtmaya niyetli idi.
Sonuçta siyaset seçimde tekrar seçilmek ise iktidar bunu başardı. Şimdi sıra seçim öncesindeki harcamaların faturasına geldi.
Bu zamların dediği şey basit aslında.
Seçim öncesinde 21 Nisan’da Erdoğan Zonguldak Filyos’ta Karadeniz Gazı Devreye Alma Töreni’nde, Türkiye’deki tüm konutlara bir ay boyunca ücretsiz doğalgaz verileceğini söylerken doğalgaz kullanmayanlardan da alınacak vergilerle bu paranın ödeneceğini ifade etmek istiyordu. Doğalgaz faturalarının bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanacağı cümlesinin de aslı o parayı fatura olarak değil ilave vergi olarak vatandaştan tahsil edileceği idi.
Benzer bir açıklamayı Erdoğan yine 21 Nisan’da yapmıştı. “Bugünü İstanbul’un dönüşümü için başlangıç tarihi olarak görüyoruz. İlk müjdemizin adı; Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden projesi. Dönüşüme giren evlerin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılacağız.” Yani koyacağımız ilave vergilerde maliyetin yarısını sizden alacağız demek istiyordu.
27 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “‘Tarımsal Sulama Amaçlı Su Kullanım Hizmet Bedelinin Desteklenmesine İlişkin Karar’a göre çiftçilerin tarımsal amaçlı sulama ücretinin yüzde 50’sin devlet karşılayacak” denirken aslında “ilave vergilerle bunları siz karşılayacaksınız”dı eksik kalan cümle.
Daha örnek çok. İcralık borçlara devlet desteğinden Kur Korumalı Mevduat ödemelerine, Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) emekli olmasına kadar aslında maliyeti üstlenen Erdoğan ya da devlet ya da iktidar değil yarın itibariyle tuvalet kağıdını zamlı alacak olan vatandaştı.
Geldiğimiz yer bunun kabulü.
Son zamlar iktidarın ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ gibi Türk siyasi propaganda metinleri dışında kitapta pek yeri olmayan teorilerden ve ekonomide her şey yolunda iddialarından vaz geçtiğinin işareti.
Erdoğan ekonominin gerçekleri ile yüzleşmeden daha fazla ilerleyemeyeceğini görmüş durumda. Ya da en azından şimdilik buna ikna edilmiş görünüyor.
Dolayısıyla siyasi tutarlık ve seçmeni yalancı bir bahara inandırmış olmak ikilemini kenarda tutarsak iktidar aslında rasyonelleşme yolunda.
Eğer bu yapılan zamlar dolayısıyla kaynak oluşturma çabası sonuç vermezse Türkiye’nin çok da uzak olmayan bir gelecekte çok daha sert bir yönetememe krizi ile yüzleşmesi neredeyse kaçınılmaz.
AK Parti’nin iktidara geldiği ilk dönemdeki gibi, neredeyse memur maaşlarını ödeyemeyecek bir hazine, borçları ve ithalatı karşılayamayacak bir merkez bankası rezervi en yüksek perdeden alarm veriyor.
İkilem ise bir yanda bu zamları yapan Erdoğan’ın memur ve emekli maaşları ile ilgili de yüksek artışları planlıyor olması. Asgari ücretteki artış bunun bir işareti idi. Asgari ücret temelde devletin değil özel sektörün cebinden çıktığı için iktidar belki rahattı ama bu sefer doğrudan merkezi bütçeden bir kaynak üretmek zorunda.
Bu arada beklendiği gibi muhalefet yapılan zamlara yüksek sesle itiraz ediyor. Aslında seçimde Erdoğan kaybetse idi yine buna benzer bir kemer sıkma, zam ve daralma politikası ile karşılaşacaktık. Muhalefeti kurtaran bu zamların sebebi olan politikaları zamanında onların yapmamış olması idi. Bir de tabii muhalefetteki güçlü ekonomi kadrosu en azından tutarlı bir ekonomi programı ortaya koyabilirdi.
Şimdi iktidar ve sözcüleri açıklamak istedikleri ekonomi programını Erdoğan’a kabul ettiremeyecekleri ya da açıklasalar bile arkasını getirememe riskini almak istemedikleri için genel hedeflerle yetiniyorlar.
İktidar bu işin altından nasıl kalkacak bilmek zor ama biz yavaştan kapıyı açıp alacaklıyı içeriyi buyur etsek iyi olacak.