"Yığma biriktirme huyu"
Yığma biriktirme huyu
Bir ara televizyonlarda programları bile vardı
Görevliler ve televizyon ekibi, evlerini çöp eve çeviren bazı Amerikalıların evlerine gidiyordu
Görevliler, evi temizlerken, ekip onların çalışmalarını safha safha çekiyor, temizlik bitip işe yarar eşyalar da kullanılabilir hale getirildiğinde ev sahibi eve getiriliyor, evin yeni hali gösteriliyordu
Ev sahibinin yanında bir arkadaşı veya aile bireylerinden biri de bulunuyordu o anda
Bu kişi de sevincini ve mutluluğunu saklamıyordu
Tıp literatüründe ise bu durum bir hastalık olarak adlandırılıyormuş
Farklı açılardan baktığımdan mıdır nedir bilmiyorum, bana bir hastalık değil de ciddi bir ihmalkârlık olarak gelmişti o kişilerin durumu o zaman
Hoş şimdi de pek farklı düşünmüyorum, tabi o kişiler tam olarak sağlıklı mı değil mi, doğrusunu uzmanı bilir de o kadar detay da ayrı bir konu
İhmalkârlık derken de o kişilerin ihmalkârlığı değil kastım, mesela ev pırıl pırıl temizlendikten sonra gelen o yakınlarının ihmalkârlığı
Mesela birinci, ikinci dereceden akrabalarının
Mesela komşularının hatta bazı tanıdıklarının
Çoğunun kapısının daha önce pek de çalınmadığı ortadaydı çünkü
Belki zamanında hayatlarına el uzatan biri olsaydı bazı şeyler farklı olurdu hayatlarında
Bizim toplumumuz bu açılardan batılı toplumlardan farklı
Akrabalık ilişkileri, modern zamanlar ve yoğun şehirleşme yüzünden her ne kadar zayıflasa da korunuyor
Komşuluk ilişkileri de ev hanımları arasında devam ediyor ama herkesin çalıştığı yerlerde doğal olarak zayıf
Bir de millet olarak güzel bir huyumuz var
Temizliği seviyoruz
Yığıp biriktirenler bile tertemiz yığıp biriktiriyor
Yaşlı bir komşumun çatı katında, ellili yaşlardaki oğlunun bisikletini ve güzel güzel katlanıp poşetlenmiş gençlik kıyafetlerini gördüğümde çok şaşırmıştım
Hem bunları bunca sene tutmaya ne gerek var diye hem de hiç üşenmeyip bunların tozunu alıyor, kaç raf var burada diye
Aslında o çatı katında gördüğüm, bir şeyi temizce yığıp biriktirmekle, darmadağın biriktirmek arasında bile fark olduğuydu
Bir de eşinin, elinden tuttuğu
Mesela raflar yaptırmıştı, büyükçe şeffaf poşetler almıştı farklı farklı boyutlardaki şeyleri koymak için
Belki de bu tarz desteklerle istifçilik hayatlarını yaşanmaz hale getirmemişti, bilemeyiz
Geçen gün bir arkadaşım da benzer bir konu üzerine konuşurken "Bizim evden iki ev daha çıkar" dedi
Sonrasında ben de düşündüm, acaba benim evimden kaç ev daha çıkar diye
Yalnız benim değil, çoğunuzun salonlarındaki konsolu açıp baksa biri, kaç kisiye yetecek kadar tabak sayacak ne dersiniz
Peki ya evde kaç kişisiniz
Tamam, arada kalabalık misafir geliyor ama senede kaç kere
Düşündünüz mü hiç, siz ya da eşiniz o bir takım tabağı almak için kaç saat ya da kaç gün çalıştınız
Sadece konsola baktı değil mi, aman kimse gardropları açmasın sakın
"Bunun adı yığıp biriktirmek değil, hepsi ihtiyaç" derseniz mesela yaklaşık beş sene önceki bir davet için aldığınız ve bir daha hiç giymediğiniz kıyafet de mi ihtiyaç, hele beş sene önceki kilonuzla şimdiki arasındaki fark beşten büyükse
Hasılı batılı toplumlar gibi değiliz çok şükür
Kur'an'da yazdığı gibi elimizdeki nimetlerden hesaba çekileceğimizi biliyoruz (Tekasür 102/8)
Bir de hesap günü gelmeden daha çok şeye sahip olma yarışına kendimizi kaptırıp ömrümüzü boşa tüketmesek ne iyi olacak