Agresifiz… Kompleksliyiz…

Bireysel psikoloji ekolünün kurucusu olan Alfred Adler, 1870-1937 yılları arasında yaşamış, Avusturyalı bir psikiyatrist ve psikoterapist.

Sigmund Freud ve Carl Gustav Jung’la beraber modern psikolojinin önemli isimleri arasında sayılan Adler, insanın birçok konudaki hareketlerinin, Türkçe’ye “aşağılık kompleksi” diye çevrilen “Minderwertigkeitskomplex” kavramıyla açıklanabileceğini ileri sürer.

Adler’e göre hemen her sosyo ekonomik sınıftan insanda görülebilen, kendini başkalarından daha yetersiz ve aşağı hissetme hali, aynı zamanda hem aşağılık kompleksine hem de üstünlük kompleksine yol açar.

Hiçbir normal insan kendini her bakımdan yeterli ve mükemmel bir varlık olarak görmez. Aklının erdiği çocukluk günlerinden itibaren herkes sürekli olarak kendini başkalarıyla karşılaştırır ve eksiklerinin, yetersizliklerinin farkına varır. Hayatın karşısına çıkarttığı zorluklarla başa çıkmak için sürekli daha iyi, daha güçlü, daha yeterli bir insan olmaya çalışır.

Erken yaşlarda giriştiği, “yetersizliklerini” telafi etme çabası, çevresince sağlıklı şekilde yönlendirilir ve tatmin edici neticeler üretirse, çocuğun şahsiyeti normal şekilde gelişir. Ama çevresindekiler onu şımartacak gevşeklikler sergiler, tamamen ilgisiz kalır ya da ona kırıcı, değersizleştirici, küçültücü, horlayıcı şekilde davranırlarsa, çocukta aşağılık kompleksi oluşmaya başlar.

Çocuğun eksiklerini telafi için gösterdiği psikolojik veya fiziki gayretlerin hep neticesiz kalması bazı psikonevrozların gelişmesine yol açar.

Büyüklerinden yeterli ilgi göremeyen, ciddiye alınmayan ya da sürekli aşağılanan, azarlanan, hafife alınan çocuk, kendini eksik, kusurlu, önemsiz ve değersiz hissettikçe bütün hayatı boyunca çevresindekilerden daha aşağı bir varlık olarak kalacağına inanır, kendisini sevmemeye hatta kendisinden nefret etmeye başlar.

Aşağılık kompleksi, kendini yetersiz, güçsüz, aşağı hisseden kimselerde sürekli bir hayatta kalma endişesine, her an itilip kakılma, yenilme, elenme, yok olma korkusuna yol açar.

Bu komplekse kapılmış olan kimseler, derinden hissettikleri, yakalarını bir türlü kurtaramadıkları aşağılık, yetersizlik, değersizlik hislerinin panzehirini büyük güçlerin peşinde koşmakta bulurlar.

Bu kahredici hislerle başa çıkmanın en kısa yolu, bir şekilde üstünlüğü elde etmek ve bir kez elde edince hiç bırakmamaktır.

Aşağılık kompleksine kapılan kişi kendisini ne kadar yetersiz buluyorsa o ölçüde üstün görünmek arzusu hisseder. Gerçek bir üstünlük sağlayamıyorsa sahte bir başarı öyküsü uydurur, başkalarının başarısını kendine mal eder, küçük başarılarını abartır, başarısızlıklarını saklar.

Bir savunma mekanizması olarak kimseyi beğenmemeye, herkesi aşağılamaya, kendisini herkesten üstün görmeye başlar.

Üstünlük kompleksinin temelinde aşağılık kompleksi vardır.

Aşağılık kompleksi yüzünden üstün görünmeye çalışan kimse çok alıngan olur, paranoyaklaşır.

Kontrol edemediği her konuşmanın kendi aleyhine geliştiğine, insanların arkalarından kendisini çekiştirdiklerine, onunla dalga geçtiklerine, onu aşağılamaya çalıştığına inanır.

Hayatını korkular içinde sürdürür, depresif ve agresiftir. Korkularını bahane ederek başkalarının başına zorba kesilir.

Adler, 1929 tarihli “Yaşama Sanatı (Lebenskenntnis)” başlıklı kitabında, aşağılık kompleksleri belirginlik kazanmış kimselerin, kendilerini sanki hep düşman bir ülkede yaşıyormuş gibi hissettiklerini, kendi çıkarlarını başkalarının çıkarlarından her zaman önde tuttuklarını, dolayısıyla toplumsallık duygusundan geniş çapta yoksun olduklarını söyler.

Acaba bu hastalıklı psikolojinin ülkemizde tepeden tırnağa çok sayıda kimseyi etkilediğini söylesek haksızlık etmiş olur muyuz?

Merhum Mehmet Akif, milleti teşkil eden çoğu kimsenin aşağılık kompleksi içinde, sürekli bir yok olma korkusuyla yaşadığını gördüğü için istiklal marşına “korkma” diyerek başlamış olabilir mi?

İçine sıkışıp kaldığımız fasit daireden çıkmamız için başarmamız gereken şeylerden biri de milletçe pençesine düştüğümüz aşağılık kompleksinden ne yapıp edip kurtulmak olmalı.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum