Bir önceki Pazar LGS sınavına 1 milyon 246 bin öğrenci girdi. Önümüzdeki Cumartesi ve Pazar günü yapılacak üniversite sınavlarına ise 15 yaşından 89 yaşına tam 3 milyon 527 bin 466 kişi girecek.
Bu işte bir yanlışlık olduğu muhakkak.
Sınırlı sayıdaki kontenjana rağmen nitelikli liselere giriş için nerede ise tüm 8. Sınıf öğrencileri sınava giriyor. Girenler arasında kaynaştırmalı eğitim alan öğrencilerimiz bile var. Kaynaştırmalı eğitim alan öğrencilerimiz kendi akranları ile birlikte eğitim görmekte ancak pek çoğu çeşitli nedenlerle arkadaşlarının çok gerisindeler ama zorunlu olmamasına rağmen onlar bile bu sınava giriyor.
Bu öğrencilerin sınav heyecanına ortak olmalarında aslında hiçbir problem yok. Problem şurada: Kaynaştırmalı öğrenciler ile okula ilgisiz öğrenciler sınavlara girerek okulların genel başarılarını çok ciddi şekilde aşağı çekiyorlar. Şahit olduğum bir olayı anlatayım. LGS sınavında bir okulda son dakika hangi salonda gireceğini dahi bilmeyen üç kafadar 8. Sınıf öğrencisi gelerek sınava girdiler. Okul idaresi onca hengâme içinde bir de bu çocukların hangi salonda sınava gireceklerini bulup gönderdi. Bu öğrenciler ise sınavda soru kitapçıklarını okuma zahmetine dahi girmeyerek cevap anahtarına kilim motifi çizerek herkesten önce çıkıp okul bahçesinde koşuşturmaya başladılar.
8. sınıfta 100 öğrencisi olan bir okulda –kaynaştırmalı, ilgisiz fark etmez- tüm öğrencilerin sınava girmesi okul başarı ortalamasını nasıl etkiler?
LGS sorularının seviyesi malum. Soruların matematik ve fen bilgisi dışında çok fazla bir ayırt ediciliği yok. Dersi dinleyen ve konuları anlamış öğrenciler çok rahatlıkla büyük kısmını yapabilir.
Ama 100 öğrenciden 20’sinin sıfır çektiğini diğer öğrencilerin ise %80 başarı yakaladığını varsayalım. Genel ortalama nereye düşüyor?
20 öğrencinin kilim deseni başarının %80’den %64’e düşmesine yol açıyor. Biz bunu sınavlardan beklenen %50 başarı üzerinden hesapladığımızda ise başarı %40’a geriliyor. Bakmayın benim insaflı davranmama, bugün pek çok okulda sınava giren ama sınavla ilgisiz öğrenci yüzdesi %30-40 hatta bazı okullarda %50’nin bile üstünde olabiliyor. Bu da sınav başarısını test başına 1-2 soruya hatta eksilere düşürebiliyor. Sonra MEB idarecileri okullara gelerek öğretmenleri ve okul idarelerini bu başarı nedeni ile sorguya çekiyor.
2022’de hiçbir soruya doğru cevap veremeyen 10 bin 937, 6 test türünün birinden birinde hiçbir soruya doğru cevap vermeyen 199 bin 963 öğrenci olmuş.
Sonra bu çocuklar üniversite kapılarına yığılacaklar. Halbuki bu aşamada sorunu çözüp bu çocukların büyük kısmını meslek sahibi yapacak bir yola sokabilmemiz gerekiyor ama hak getire...
Cumartesi TYT’de ter dökecek adayların bir kısmı ekstrem ihtiyaçlar için sınava girecek bu nedenle onları dışarıda tutarak yazacağım. Bunların bir kısmı maaşını, kademe-derecesini ya da emekli ikramiyesini arttırmak için giren, kendini sınav ortamında tartmak isteyen, evde canım sıkılıyor bari gidip bir yerlere takılırım diyenler oluşturuyor.
Ama ezici çoğunluğu kollarında eskilerin deyimi ile bir altın bileziği olmadığı için giriyor. Ve daha kötüsü bir yerlere gitseler bile bu altın bileziğe ulaşamayacaklarını onlar, ebeveynleri, öğretmenleri, MEB, YÖK velhasıl herkes biliyor.
Kovid-19 sonrası yaşananlar da ortada. Milyonlarca genç tek bir saat bile yüz yüze doğru düzgün eğitim almadan online sınavlarla diploma aldı. Ben inanıyorum ki bu şekilde diploma almasına rağmen işini kendi şahsi gayretleri ile çok iyi derecede yapacak pek çok genç çıkacak ama yine biliyorum ki adeta kendilerine havadan diploma verilen binlercesi de ellerinde o diplomalar ile devlet bize iş versin diye beklenti içine girecek.
Burada en az suçlu olan öğrenciler çünkü biz onların önlerini temizleye temizleye ve kendilerine hiçbir şey vermeden buralara kadar gelmelerine biz yol verdik. Onlar da doğal olarak hayatlarının aynı kolaylıkla geçmesini bekliyor.
Peki, bu mümkün mü? Birileri için mümkün olsa bile çoğunluk için değil.
Türkiye, bu gidişin ağır bedelini geleneksel aile bağları iyice gevşediği zaman çok ağır ödeyecek…
Eğer önlem al(a)mazsak!..
