İnek sağacağız ama nasıl?

Amerika’yı yeniden keşfe gerek var mı bilemiyorum ama eğitimde sorunları tespit etmekten bir türlü çözüme gelemediğimiz malum. İstanbul Sözleşmesi üzerinden kopan fırtınanın onda biri bile eğitimde kopmuyor.

İlkokula giden bir kızım var ve eğitimle uğraşan bir insan olmama rağmen kızımın ileride ne tür sınavlara tabi tutulacağını ben bile bil(e)miyorum. Kendimizce yaptığımız hiçbir kariyer planının sonu gözükmüyor ve gerçekte okuldan ne istediğimizi hiçbirimiz tam olarak bilmiyoruz.

Klasik okul anlayışı hayatın o kadar dışında ve gerisinde ki hiçbir ihtiyaca cevap ver(e)miyor. İşin üzücü tarafı bu durum çok iyi okullara giden ve derece yapan çocuklar için de böyle.

Gelecek, çok da iyi gözükmüyor. Seçerek öğrenci aldığımız okulların öğrencilerinin bir kısmını ileride o seçmeden alıp işlerini Allah’a havale ettiğimiz öğrencilerden daha zor bir hayat bekliyor. Düşünsenize bu okullara derece yaparak giriyorsunuz, 4 yılın sonunda da çok büyük bir talihsizlik yaşamamışsanız muhtemelen yine derece ile öğrenci alan seçkin (?) okulların yine seçkin(?) bölümlerinden birine yerleşeceksiniz.

Burası Türkiye olduğu için sosyal statüsü sizden daha yüksek ailelerden gelen çocuklar her halükarda önünüzde olacaklar. Mezun olduğunuzda da şanslıysanız bir yerlerde beyaz yakalı olacaksınız, ya şanssızsanız? Sanırım şansızlıkla neyi kastettiğimi anlamışsınızdır.

Düşünsenize bu ülkede öğretmen adayları onca sınavı aşıp gelmişken son dakikada güvenlik taraması ve mülakata alınıyor. Hadi güvenlik taramasını anladık da mülakatın bizim gibi gelişmekle gelişememek arasında sıkışıp kalmış, dar bölge milliyetçiliklerinin cirit attığı, mezhepçilikten cemaatçiliğe, o etnisiteden öbürüne her türlü sosyal bağın birleşme ya da ayrışma sebebi olabildiği bir toplumda doğru işleyeceğine inanan bir tane bile Allah’ın kulu var mıdır?

Var diyorsanız zaten bu yazıyı okumaya gerek yok demektir.

Bizler ara nesil olarak harcandık, bizden önceki sistem içinde iyi öğrenciler bir şekilde yabancı dil öğrenerek üniversite kapılarına geldiler ve bırakın üniversite mezunu olmayı lise mezunu olmak bile çok değerli idi. Daha sonra önce lise diploması ardından da üniversite diplomasını ucuzlatıldı.

Bütün bunlar o kadar hızlı oldu ki insanın havsalası almıyor.

Yaşımız çıkacak ama olsun ben üniversite sınavına hazırlanırken koca ülkede 17 Üniversite vardı ve sadece özel olarak Bilkent Ünv. vardı.

Hiç unutmuyorum dersanedeki öğretmenimiz tahtaya bir tablo çizmiş ve:

“Gençler üniversitelerde geleceği parlak olan bölümlerin toplam kontenjanı 30 bin civarında. Bugün (o gün için) Fen Lisesinden ve Anadolu Lisesinden tekrar girenlerle beraber aşağı yukarı 15 bin rakip olacak ve bunların %99 zaten bir yere girecekler. Özel okullardan da bu ayarda en az bir 5 bin öğrenci daha var. Size ise sadece 10 binlik bir kontenjan kalıyor ve siz bu 20 bin öğrenci ile değil diğer sınava girecek 1 Milyon öğrenci ile yarışacaksınız. Bunların da yarısı keyfe girecek desek en az 500 bin rakibiniz var” demişti.

Bugün de aslında değişen bir şey yok; Türk eğitim sisteminde dün de bugün de yarın da meslek lisesi ya da sıradan bir liseden seçkin bir bölüm kazanabilen öğrenci sayısı %4 ila 10’u geç(e)meyecek. Yine geleceği olan, statü sahibi bölümleri büyük oranda Fen Liseleri ile köklü okullarda okuyan öğrenciler kapatacak.

Alın size kast sistemi işte. OECD’nin 90’lı yıllarda Türk Eğitim sistemi ile ilgili yaptığı bir çalışmada Türkiye’nin en iyi okulları olan Fen Lisesi öğrencilerinin %90, Anadolu Liselerine giden öğrencilerin ise %80’ninden fazlasının Türkiye’nin en zengin %10’luk diliminin çocukları olduğu tespiti vardı.

1994’de Fen Liselerinden 1132, Anadolu Liselerinden 10971, Anadolu Öğretmen Liselerinden 2967 öğrenci mezun olmuş. Bugün bu sayıyı nüfus artış oranına göre katlandı ve belki alt gelir düzeyi öğrenci sayısı biraz daha arttı ama yine de çok fazla bir şey değişmeyecek.

Benim derdim bu mutlu azınlık değil geri kalan milyonlar. Sahi biz bu çocuklar için ne yapıyoruz. Benim neslimin neredeyse tamamı iyi kötü bir baltaya sap olup Sayın Bakanımız Ziya Selçuk’un deyimiyle inek de sağdı başka işler de yaptı.

Ya şimdikiler ne yapacak?

Toplumun alt kesimlerinden gelen öğrenciler diğerlerinin aşmak zorunda kalmadığı birçok zorluğu yine aşmak zorunda kalacaklar.

Belki de bu toplumda adalet duygusunun bir türlü yerleşememesinin en büyük sebebi de budur. Çünkü adil bir düzende yükseklere tırmanma şansımız birileri gibi yüksek değil. Bu eksikliğimizi de parayla ya da siyasi güçle kapatmak istememiz belki de biraz da bundan olsa gerek.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum