Lozan’dan AİHM’e OHAL’den Alevilere
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti eskiden beri var olan bir tartışmayı tekrar alevlendirdi. Lozan’ı zafer olarak görenler de hezimet olarak kabul edenler de hemen salvoya başladı. Tarafların çoğunun asıl amacı hakikat olmayınca da doğru-yanlış demeden her türlü malzeme havada uçuştu.
Açıkcası Lozan’ın zafer mi yoksa hezimet mi olduğu tartışmaları beni çok da ilgilendirmiyor. Lozan Antlaşması’nın bir muhasebesi elbette ki yapılabilir ve yapılmalıdır da, hatta bu tür tartışmalar çok fazla spekülatif ve komplocu olmadıkça faydalı bile olabilir.
Beni asıl ilgilendiren nokta ise, Erdoğan’ın Lozan’la birlikte atıfta bulunduğu AİHM kararları ve bu kararlara yüklediği anlam.
***
Erdoğan, Yunan muhataplarına Yunanistan’daki Türk ve Müslüman azınlık için hem Lozan Antlaşması’ndan doğan hakları hatırlattı hem de AİHM kararlarına atıfta bulunarak bunların gereğinin ivedilikle yapılması için açık bir nota verdi.
Erdoğan’ın bu çıkışının Yunanlı muhataplarını şaşırttığı oldukça açık ancak Çipras’ın müftü seçimi ile ilgili açıklamaları da mesajın muhataplarınca doğru anlaşıldığını gösteriyor.
Buradaki asıl önemli olan nokta Erdoğan’ın AİHM kararlarını önemsediğini göstermesi. İşte bu noktadan yola çıkarak Erdoğan’a ve lideri olduğu Ak Parti’ye bazı sorular yöneltmek gerektiğini düşünüyorum. Yazık ki muhalefet bu noktayı yine her zamanki gibi gözden kaçırdı.
“Şu an bunların yeri mi? diye soracaklara ise tek cevabım “evet, şu an tam da yeri!” olacaktır.
Türkiye’nin içinden geçtiği kritik süreci bahane ederek önemli konuları buzdolabında bekletmek gerektiği düşüncesine kesinlikle katılmıyorum çünkü ülkemizin içinden geçtiği kritik eşikler maalesef hiç bitmedi ve bitecek gibi de görünmüyor.
Eğer AİHM kararları bazı sorunların çözümünde bir kılavuz olarak kabul ediliyor ve birilerine de bunların gereğini yapın denebiliyorsa Türkiye’nin de AİHM’de Türkiye ile ilgili alınan birtakım kararların da gereğinin yerine getirilmesi gerekmez mi?
2002-2007 arası AB uyum yasalarının hızla hayatımıza girdiği dönemde bile çok önemli temel konularda atılması gereken adımlar hep ötelenmişti. Tam her şey yoluna girecek derken başlayan sürekli gerginlikler sürecinin ucu hain darbe girişimine kadar geldi.
15 Temmuz’dan bu güne ise pek çok derin sorunumuz adeta gündem dışına itildi. Var gücümüzü FETÖ davaları ile harcayıp tam bir kör döğüşü içinde debelenirken diğer yandan da her şeyi 2019 ’a endekslemiş durumdayız. Halbuki pek çok sorunumuzun çözümünün 2019 kalması için bir sebep yok.
Ekonomiden sosyal yaşama, eğitimden demokratikleşmeye pek çok alanda çok ciddi problemler ve acil alınması gereken önlemler var ama buna karşılık müthiş bir sessizlik hakim.
Gazetelerin üçüncü sayfaları toplumun hemen her kesiminden cinnet vakaları ile dolu ve çok ciddi travmatik bir ruh halimiz var. Daha da kötüsü geçmişe göre çok daha katı ve umursamaz bir şekilde kamplara ayrılmış durumdayız. Eskiden de empati sorunumuz vardı ama bu kez sorun sanki daha da derin. Çünkü hiç kimse hiç kimsenin derdi ile ilgilen(e)meyecek derecede politize olmuş durumda.
***
AİHM’de Türkiye’nin sorunları ile ilgili alınmış pek çok önemli karar var ve bunların icraata geçmesi bekleniyor(!). AİHM hep olumsuz kararlar vermiyor; örneğin OHAL komisyonlarını ve davaları reddetti.
Buna karşılık aylardır gözümüzün önünde devam eden bir açlık grevi var, haklarında karar verilemeden hayatını kaybeden insanlar var ama komisyonlar karar vermek konusunda çok yavaş.
Mahkemelerde milliyetçi-muhafazakâr camianın yakından bildiği Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne gibi isimler ile Şahin Alpay ve Altan Kardeşler gibi önemli isimler yargılanıyor ancak ortaya konan iddianamelerdeki yetersizlikler FETÖ’cüleri mutlu etmekten başka işe yaramıyor. Halbuki savcılarımızın kafalarda doğacak en küçük şüphe ve endişeleri dahi ortadan kaldırmak için kılı kırk yarmaları gerekmez miydi?
Yerim bitmişken gelelim bir başka önemli mevzuya; Alevilerin AİHM’de kazandıkları o kadar davanın hiçbir hükmü yok mu? Yoksa Alevilerin önemsenmesi için Yunanistan’da mı yaşamaları gerekiyor?