Maslov amca sağolsun!..

Düşünce ve ifade özgürlüğünün bir sınırı olmalı mı olmamalı mı? Sanırım genelimiz hatta kendini fazlası ile liberal görenlerin dahi kafası bu tür konularda yeterince net değil. Belki benim de değildir, o yüzden kendimi dışarda tutmak gibi bir kaygım yok.

İfade özgürlüğü ile suç ve hakaret arasında ince bir çizginin olduğu hepimizin malumu. Hele bizim gibi yarı doğulu yarılı batılı -doğulu kalıp batılı taklidi yapan- arada kalmış melez toplumlarda bu çok daha karışık bir durum.

Çünkü toplumumuzu oluşturan her bir paydaşımızın etnik-kültürel-dinsel-bölgesel kimlikleri gereği ısrarla korumak istediği ama aslında gerçekte taşıyıp-taşımadığı meçhul değer(?)lerle dolu bagajlarımız var.

Ve ne hikmetse kendi bagajımıza ait olduğunu düşündüğümüz güzelliklerin başka bagajlara da ait olamayacağı konusunda ciddi bir peşin hükmümüz var. Sıkıcı ve ikiyüzlü bir köylülük ve taşralı kurnazlığı havası her tarafımızı sarmış vaziyette. Bir türlü şehirli olamayan ve bireyselleşemeyen, ayakları üstünde durmak yerine hep bir yerlere ya da birilerine yaslanmaya çalışan bir yanaşma kültürü egemen.

Ve bu yanaşmalığın temeli o kadar basit ki sadece Maslov’un ihtiyaçlar piramidinin alt basamaklarına -hayvani ihtiyaçlara- tekabül ediyor. Ve bu ihtiyaçlar karşılandığında da sürü psikolojisi ve eldekileri koruma içgüdüsü ile dışarıda kalan herkes ötekileştiriliyor.

Hemen her partinin bir yerlerde arka bahçesinin olması işte bu yüzden kimseyi şaşırtmıyor, çünkü bu arka bahçelerin yarattığı bir ekonomi var ve buralardan nemalanan samimi-samimiyetsiz kitleler de bu bahçelerdeki yanlışları hiçbir kritere tabi tutmadan sahiplenmeyi meziyet sanıyor.

Politik duruşunu sığ ve sakat bulsam da şiiri ile ilham veren şairlerimizden İsmet Özel’in “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse diğerine sağır” dizeleri sanırım tam da bu durumu anlatıyor.

Yıllarca iktidara gelemeseler de Kemalizmin ortakçıları ile gücü ellerinde tuttukları için diğerlerinin -Sünnileri, Alevileri, Gayr-ı Müslimleri, Kürtleri, Romanları vb.- yaşadıklarını umursamayan Kemalistlerin yerini bugün İslamcı-muhafazakâr-milliyetçi başkalarının almasına bu yüzden çok da şaşmamak lazım. Muhtemelen yarın başkaları geldiğinde de çok farklı olmayacak.

Neden, çünkü bizim bir ortak ilkeler ve ortak ahlaki değerler manzumemiz yok.

***

Yıllardır çeşitli vesilelerle katıldığım pek çok çalışmada hangi kimlikten gelirse gelsin çok az insanın temel hak ve özgürlüklere, din ve vicdan hürriyetine ilkesel olarak sahip çıktığını gördüm.

İnsanlar hak ve özgürlük üzerine yapılan bir konuşma ya da teklifte eğer direkt kendi mağduriyet ve mazlumlukları dile getirilmemişse kendilerinin yok sayıldıklarını düşündüklerine defalarca şahit oldum. Nedense kendimizden saymadıklarımızın mağduriyetlerinin ifade edilmesi bizi hep rahatsız ediyor.

Başkalarının mağduriyetlerini engellemeye çalışmanın aslında kendi mağduriyetlerimizi de engellemek için bir fırsat olabileceğini öngöremiyoruz.

Neden, çünkü hepimiz diğerlerine sağırız.

İki buçuk asırlık çöküş, yıkılma ve dağılma korkumuz da sağlıklı düşünmemizi hep engelliyor.

***

Hem bagajlarımızdaki kutsallarımızın(?), hem de elimizdekilerin çok değerli olduğunu düşündüğümüz için muhataplarımızdan gelebilecek -haklı bile olsa- en küçük eleştirileri bile hakaret olarak algılıyor ve tepki gösteriyoruz. Ve çoğu kez de bizden -birilerince- nasıl anlamamız isteniyorsa o şekilde anlıyoruz.

Herhalde İngilizler, fazla sulak ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadıkları için İngiltere Başbakanına parkta sallanan parmağa bizdeki gibi “devlete sallanan parmak kırılır” diyerek tepki göstermiyor.

Bizde ise halk adına ülkeyi anayasa ve yasaların verdiği yetki ve sınırlar içinde işleri idare etmesi için görevlendirdiğimiz herkes kendisini Bozkır imparatorluğu hiyerarşisindeki kutsal bir görevli gibi görüyor.

Dolayısıyla kurduğumuz hiyerarşi içinde kendimizi konumlandırdığımız yer de bizim ifade özgürlüğümüzün sınırlarını belirliyor. Güce yaklaştıkça hoyratlaşan, altta ise köleci toplumlardaki efendilere öykünme hali ve beyaz kölelerin sırtında yükselen ve beslenen kültürel bir tavır alış.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum