Siyasetsizlik ve bedelli askerlik

Seçime çok az bir zaman kalmasına rağmen siyaset meydanları geçmişe oranla çok da fazla ısınmış değil. Facebook ve Twitter mecralarını saymazsak ortalık sütliman. Bu durumu hayra yorabileceğimiz gibi endişe duyabiliriz de!

Bu durumun baş müsebbibi belki de Türkiye siyasetinin uzun bir süredir hiç olmadığı kadar çok sürekli bir seçim havası içinde olmasından kaynaklanıyor. İşin garibi ortada 16-17 yıllık kesintisiz bir tek parti iktidarı olmasına rağmen durum bu.

Koalisyonlar dönemini yaşamış biri olarak bu durum hem şaşırtıcı hem de rahatsız edici. İnsanların soluklanacağı bir ara bırakılmıyor.

***

CHP’nin ağzıyla kuş tutsa bile daha uzun süre iktidar alternatifi olamayacağı çok açık, toplumdan uzak oluşu da cabası. Aslında CHP’deki bu uzaklık tabanıyla değil Türkiye ile. CHP’nin tabanı ile duygudaşlık ve anlam dünyası olarak çok büyük bir farkı yok. CHP’deki asıl sorun Ecevit’in 70’lerde yaptığını şimdilerde yapacak, toplumun geniş kesimlerine hitap edebilecek ve kendisine çekebilecek bir siyasi çizgiyi taşıma potansiyelinin olamaması.

CHP düzelir mi? Bilemiyorum ama belki de ilk kez arada bazı doğrular yapıyor. Her seçimde düştükleri hatadan bu kez uzak gibiler.

Erdoğan’ın şahsı ile uğraşmıyorlar ama bu kez de kendi tabularını aşamıyorlar. Bu yüzden de adeta önlerine vur da gol olsun diye bırakılan hiç bir pozisyonu değerlendiremiyorlar. Çünkü gerçeklerden kopuklar ve üstlerine giymeye çalıştıkları demokratlık elbisesi de kendilerine bol geliyor.

İYİ Parti ve Saadet ise taşları henüz yerinden oynatacak kadar güçlü değiller. Aslında İYİ Parti MHP’nin yerini almaya aday gibi gözükse de henüz rüştünü ispat etme evresinde. Saadet ise İslamcılıkta yaşanan erozyonun kurbanı gibi…

***

Türkiye maalesef uzun süredir siyasetsiz. Siyaset, çoğunlukla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafında dönüyor. Erdoğan adeta kendisinin de üstünde bir güçle taltif edilmiş durumda. Yasalar ve kanunlar, pek çok alanda açık olmasına ve kimin hangi görev ve salahiyetlere sahip olduğunu da açıkça yazsa da kimse mesuliyet almıyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız geçmişte en çok bürokrasiden şikayet ediyordu ve maalesef aynı bürokrasi bugünde işini yap(ma)mak için Erdoğan’ı kalkan olarak kullanıyor. Sadece bürokrasi değil, partisindeki pek çok kişi de kendilerini Erdoğan’ın ufku ile sınırlandırma kaygısı içinde. Halbuki bu kişilerin bir kısmının görevi Erdoğan’ın rutin işlerle fazla vakit harcamasını önlemek olmalı.

Erdoğan’ın toplumdaki ezici karizması ile pek çok işin kolaylıkla halledildiği doğru ama sonuçta Erdoğan tek bir kişi ve her şeyden hakkıyla haberdar olması ve önlemler alması mümkün değil. Bu durum bir kişinin gücünü fazlasıyla aşar.

***

Erdoğan’ın toplumda yanlısı ve muhalefeti ile ciddi bir karşılığı var.

Erdoğan dışında –her ne kadar toplumda geniş bir konsensüs oluşsa da- herhangi bir kişi tarafından yeni “bedelli askerlik ve askerlik düzenlemesi ” ile ilgili açıklama yapılsaydı şu an fırtınalar kopuyor olurdu. Ama ses yok… Erdoğan’ın ana hatlarıyla değindiği ve henüz hazırlık aşamasında olduğunu açıkladığı taslak ülkemizdeki bedelli tartışmaları bitirecek gibi görünüyor.

Daha önce de yazdığım gibi üç beş kelli ferlinin çocuğu için üç beş yılda bir bedelli tartışması yapmaktansa bunu bir sisteme oturtulmasında herkes için fayda var.

Açıklamalara göre 1 ay zorunlu askerlik esas olurken gerisi kişiye kalmış. İsteyen bedelini ödeyip terhis olacak, ödemeyen 5 ay daha yapacak. Dışarıda nasılsa işim yok diyen ya da askerliği seven arzulayan da bir 6 ay daha bu kez maaşlı olarak devam edecek. Yine bu şekilde askerlik yapanların da bir kısmı sözleşmeli uzman er-erbaş olarak orduda istihdam edilebilecek.

Taslak bu hali ile bile bence oldukça iyi. En azından gençlerin gelecek planlarında askerliğin bir engel olarak önlerinde durmasının önü kesilmiş oluyor. 6 ay maaş kısmı bile kendi içinde oldukça iyi. Bence önceki 5 ay da buna eklenebilir.

Yeni taslak küçüklükten beri asker olma hayali kuran pek çok genç için de askerlik mesleğini ciddi bir alternatif haline getirecek gözüküyor. Ordunun subaya ihtiyacı olduğu kadar iyi yetişmiş ve donanımlı er-erbaş’a da ihtiyacı olduğu çok açık. 2 yıllık yüksekokul mezunları için 12 ay Astsubaylık düşüncesinin temelinde de bu var sanırım.

Geriye tek şey kalıyor bu gençlerin özlük haklarının en ince ayrıntısına kadar düşünülerek gereken saygıyı görmeleri.

Hadi hayırlısı.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum