Manchevski’nin sessizlik yemini etmiş rahibi Leonard Cohen

"Teknenin sızdırdığını, kaptanın yalan söylediğini… Herkes biliyor”
Leonard Cohen

Yeryüzüne gelmiş en güçlü seslerden birisiydi Leonard Cohen. Müzik ve edebiyat dünyasında, onun kadar ağırlık ve yankı uyandıran çok az isim var. Hem gerçek hem de bir rüyaymış gibi sesi nesiller boyunca yankılanacak ve ardından sayısız sanatçı, yazar ve müzisyene ilham olacak.

Bir yazar olarak başladığı sanat hayatı sesindeki gücün farkına varmasıyla şarkıcılığa doğru evrildi. O sesin içindeki buğuda güçlü bir özgüven vardı, içinde desibel dolusu seslerle bağıran inancı vardı. Zen Budizm’ine ve diğer ruhani geleneklere olan ilgisi yazılarında ve müziklerinde ifade ettiği gibi ona yaşam ve dünya adına benzersiz bir bakış açısı kazandırdı. Bu duruşu varoluşun büyük sorularıyla boğuşuyordu ve aşk, ölüm ve insanlığın gittiği vaziyete dair endişelerini hissediyordu ve çok az sanatçının boy ölçüşebileceği gözü kara bir dürüstlükle keşfediyordu. Kimi zaman savaşarak, kimi zaman susarak kimi zaman aşkla tepki verdiği büyük bir dünya vardı karşısında. Cohen her duyguya açık, bu yönüyle pek de benzeri olmayan bir sanatçıydı.

1950’lerin sonlarında, yirmili yaşların sonunda sakin bir Yunan Adası olan İdra’ya kitap yazmak üzere gitmişti. Burada tüm yaşamının büyük aşkı Marienne ile tanışacak ve yazarlıktan şarkıcılığa ilerleyen serüveni de başlayacaktı. Bohem ada hayatı ve aşkı ona Suzanne gibi bir şarkıyı besteletti. Bu debut şarkıyla bir anda dünya tarafından tanınan o dumanlı sesin sahibi Cohen oldu.

1960’lara gelindiğinde Cohen Vietnam Savaşı’na ve zamanın diğer adaletsizliklerine karşı protesto bir ses olarak ikonlaştı. İbrahim ve İshak’ın İncil’deki hikayesinden ilham alan “Story of Isaac” şarkısı meşhur kutsal kitap kıssası olan İbrahim’in oğlu İshak’la sınanmasını anlatıyordu. Cohen bu şarkıyı Vietnam Savaşı’na protesto niteliğinde kullandı. “I will help you if I must, I will kill you if I can. And mercy on our uniform. Man of peace or man of war.” Sözleriyle hem savaş karşıtlığını ilan ediyordu hem de protestoculara açıktan destek veriyordu.

Cohen soyadından da anlaşılacağı üzere Yahudi bir aileden gelmiş ve Yahudi öğretileriyle büyütülmüştü. 70’lere gelindiğinde Arap İsrail savaşı başladı. (Yom Kippur) Bu savaşa olan karşıtlığıyla alakalı olarak “Lover, Lover, Lover” isimli şarkısını bestelemişti. “I said, ‘father change my name. The one I’m using now it’s covered up. With fear and filth and cowardice and shame” sözleriyle savaşa olan tepkisini tüm dünyaya duyurmuştu. Kendi klanının tüm tepkilerine rağmen bestelediği bu şarkıdan geriye Cohen sağduyusu adında bir düstur kalacaktı.

80’lerde tüm dünya siyasetçilerinin hemen her an alıntılayacağı o meşhur protest şarkı Everybody Knows’u besteledi. Kaptanın yalan söylediği, zarların hileli olduğu, iyilerin daima kaybettiğini, fakirin fakir zenginin zengin kalacağını artık herkes biliyordu.

90lı yıllarda The Future albümünün turnesindeyken aniden bir Zen tapınağında inzivaya çekilmesi bana her zaman Manchevski’nin Before The Rain’indeki sessizlik yemini etmiş Rahip Kiril’i hatırlatır. 5 sene süren bu inzivayı basit bir içe çekilme olarak değerlendiremeyiz elbette. Kariyerinin zirvesindeyken hayattan çekilip tam 5 sene sürecek bir sessizliğe bürünmek ancak Cohen gibi bir ruha sahip hareketlerdi. Bilinçli ve anlamına vakıf… Ki zaten Cohen’e bu inzivadan sonra “Rinzai Zen Budist Rahibi” unvanı verildi ve sanatçı “sessizlik” manasına gelen “Jikhan” ismini aldı.

Cohen’in Zen Budizmi inzivasındaki deneyimlerinin hayatı ve işi üzerinde derin etkileri oldu. Orada geçirdiği zamanı “derin bir çıraklık” olarak tanımladı. Zen süreci, yazılarında ve müziğinde fark edilecek şekilde bir değişim sağladı. Derin ve felsefik sözler, tekrarlanan şiirsel nakaratlar bu dönemden sonra ürettiği şarkıların ayrıcalığı oldu. “Ten New Songs” albümü de dahil olmak üzere sonraki eserlerinin çoğu, hayata ve yaratıcılığa Zen’den ilham alan yaklaşımını yansıtıyordu.

Başarılarına, dünya çapında bir sanatçı olmasına rağmen Cohen her zaman alçakgönüllülüğü ve kaprissiz sadeliğiyle bilindi. Yaptığı işin ardındaki derin anlamı asla gözden kaçırmadı. Onun “Ben bir yıldız değilim, sadece şarkı yazan bir adamım” diyebilmesini mütevaziliğin hangi formuyla değerlendiririz bilemiyorum, lakin dünya çapındaki milyonlarca hayranı için bundan çok daha fazlası olduğu kesin bir bilgiydi. O, bilgeliğin ve şefkatin sesi, umut ve ilham kaynağı ve kelimenin her anlamıyla gerçek bir efsaneydi.

Hepimizin yürüdüğü yollarda, baktığı denizde, kalbinin üstünde hissettiği bir sancıda Cohen hatırası vardır. “Suzanne, Famous Blue Raincot, Bird On The Wire” gibi ikonik şarkıların eşlik ettiği bir hatıramız muhakkak zihnimizde dönüp duruyor. Cohen eşlik ettiği birçok hatıranın sahibi olarak yeryüzünde büyük izler bırakıp gitti, silinmeyecek izler...

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum