Almanlar yine kıskanacak mı?

İstanbul havaalanını yapmamızı kıskanır da aya gitmemizi kıskanmazlar mı? Hatta buna Japonları da katmak lazım. Almanların da Japonların da elbette uzay çalışmaları var fakat aya adam gönderdiklerini, buna heveslendiklerini duymadık.

Burada “kaynak tahsisi” ile ilgili fevkalade, evet fevkalade önemli bir zihniyet sorunu var; ben onun üzerinde duracağım: Kaynakların rasyonel kullanımı.

Aya mı gitmeli, tarım veya endüstriye daha fazla kaynak mı ayırmalı?...

BİLİMİN NERESİNDEYİZ?

Önce SJR (Scientific Journal Rankings) adlı kuruluşun verilerine baktım. 2019 yılı itibariyle, uluslararası atıf indekslerine giren bilimsel yayın sıralamasında Türkiye dünyada 18. sırada…

Almanya 5. sırada, Japonya 6. sırada…

İran’ın bizim önümüzde, 15. sırada olduğunu da belirtmeliyim. Bizim epey gerimizdeydi, son on yolda bizi geçti.

SJR’nin “uzay ve gezegen bilimleri” verilerine de baktım. Almanya 3. sırada; Amerika ve Çin’in ardından…

Japonya 7. sırada.

Türkiye ise 38. Sırada!

Uzay bilimlerinde bu sıradaki bir ülke aya insan gönderebilir mi?

Kaynak tahsis ederse elbette gönderebilir.

Bizim hükümet de 2023, yani seçim yılına ve Cumhuriyet’in 100. Yıldönümüne böyle bir program yapmış.

Benim üzerinde durduğum konu “gidebilir miyiz?” sorunu değildir; bunun için kaynak tahsisinin rasyonel olup olmamasıdır.

VERİMLİLİK SORUNU

Daron Acemoğlu, bakın ne demişti:

2007’den beri Türkiye’deki verimlilikte artış yok. Onun yerine talep tarafından gelen bir büyüme var. Krediyle tüketim artıyor… Büyümeyi bu şekilde üretkenliği arttırmadan devam ettiremeyiz. Bu büyük bir büyüme yavaşlamasına sebep olabilir.” (22 Kasım 2017)

Aynen de böyle olmadı mı?

Çıkış yolu veya oy getirecek ‘çılgınca’ bir başarı ihtiyacı duyulduğunda, zihnimiz nasıl çalışmalı, neye odaklanmalıyız?

Aya gitmek mi?.. Kanal İstanbul mu?... Yahut verimliliği ve zamanlaması hesaplanmamış dev alt yapı ya da inşaat projeleri mi?

Yoksa, verimliliği artırmak için gerekli olan endüstriyel zihniyet, endüstriyel program, bilime, teknolojiye, üniversite- sanayi işbirliğine odaklanmak mı?

Zihniyet meselesi dediğim bu…

AK Parti iktidarının Temmuz 2019’da gecikmeyle de olsa yasalaştırdığı 11. Kalkınma Planı’nda kredi-rant yoluyla büyümenin zararları anlatılıyor. Aynen “kaynakların sanayi sektöründen ziyade dış ticarete konu olmayan sektörlere yönelmesiyle üretkenlik arz eden alanların yatırım kompozisyonu içindeki payı görece azalmıştır” deniliyor.

Bu yüzden kişi başına gelirimiz 13.000 dolardan 8.000 bin dolar civarına düştü.

SORMAK LAZIM

Yaşanan bu tecrübe, sanayi ve tarımda verimliliği, üretkenliği artırmaya odaklanmamızı gerektirmiyor mU?

Katma değeri yüksek ürünlerle ihracatı hızla büyüterek döviz sıkıntısını hafifletecek bir program ortaya koymayı gerektirmiyor mu?

Kamuoyunu particilik kavgaları yerine bu hedeflere motive etmeyi gerektirmiyor mu?

Artık kalkınma yüksek düzeyli bilim ve teknoloji gerektirdiğine göre, bilim insanlarının siyasi tercihleriyle uğraşmak yerine onların uzmanlık bilgilerine bakmayı gerektirmiyor mu?

Türkiye’de elbette uzay bilimleri ve savunma sanayiinde takdir edilmesi gereken başarılı çalışmalar var. Kendi uydularımızı fırlattık…

Kendi İHA’larımızı, SİHA’larımızı yapıyor, ihraç da ediyoruz.

Fakat iktidarın genel motivasyonu siyasi kutuplaşma yönünde olduğu gibi iktisat politikalarındaki tüketim-rant öncelikli büyüme anlayışı da mutlaka düzeltilmesi gereken ağır bir sorundur. İşte, iktidarın kendi 11. Plan’ı diyor ki: 2014-2018 döneminde ekonomi ortalama yüzde 4.9 büyüdü ama bu büyümenin 3 puanı tüketimden, 1.3 puanı sabit sermaye yatırımlarından, 1, eve bir tek puanı ise ihracattan geldi! (§ 131)

İKTİSADİ RASYONELLEŞME

Tüketim borçlanmayla teşvik edildiği gibi, asıl sabit sermaye yatırımlarıyla ihracatın payının yüksek olması gerekirdi.

Sanayi-tarım-ihracat öncelikle bir program ve bunu zemini olacak bir hukuk ve üniversite kurumlaşması yönünde bir toplumsal yöneliş şart olduğu halde, dillerdeki proje Kanal İstanbul ve aya insan göndermek…

Kısaca Türkiye’nin “iktisadi rasyonelleşme”ye dönmesi şart. Aklın da vatanseverliğinde gereği bu.

YORUMLAR (146)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
146 Yorum