Altyapı yatırımlarında önceliklendirme(me)!

Hep söylerim.
Bu iktidar altyapı projelerine sosyal ve iktisadi önceliklerle değil, siyasi önceliklerle karar veriyor.
Adını da koydular: “Eser siyaseti.”

Betonkolik bir kitle var.

Bu betonkolikler köprülerin, otoyolların, havalimanlarının, yat limanlarının ve şehir hastanelerinin resimlerine ve videolarına baktıkça mest oluyorlar.

Bu projelerin maliyeti umurlarında değil.

Yetkililer, bu projeleri cebimizden beş kuruş çıkmadan yapıyoruz dediler.
Betonkolikler inandılar.

Yıllardır bu projelerin gelir garantilerini yazıyorum.
En azından yetkililer ikna oldular ve hocam “taksitli köprü yaptırıyoruz gibi düşün” dediler.
Ben de bunu söylüyordum zaten.

Ama Hazine ve Maliye Bakanlığı bu taksitlerden kaynaklanan borçları, kamu borçları arasında saymıyor.
Sonra dedim ki “altyapıda önceliklendirme önemlidir, bir projeyi yaparken başka projelerden vazgeçiyorsunuz. Karşılaştırmalı fayda-maliyet analizi neden yapmıyorsunuz?”
Cevabını biliyordum aslında.

Arkadaşların makamları, unvanları ve kazançları, ülkenin çıkarlarından daha önemliydi.

Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.

ÖNCELİKLENDİRME

1990’lı yıllarda, DPT’de kamu yatırımlarında kara verici seviyede orta düzey bir memur vardı.

Makamını korumak ve hatta yükseltmek adına, kamu yatırım programlarına alınacak projeler konusunda koalisyon hükümetlerinin güçlü partilerinin güçlü politikacılarının bölgelerine öncelik verirdi.

Bu yaklaşımıyla kamu yatırım programlarını çöplüğe çevirdi.

2001 krizinden sonra kapsamlı bir istikrar programı hazırlandı.
Konulardan birisi de kamu yatırım programındaki irrasyonel projelerdi.

Değerli okur, o projelerin irrasyonel olduğunu nereden mi biliyorum?
Bu şahsın görevde olduğu 2002 yılının Ağustos ayında, AB Komisyonuna sunulan Katılım Öncesi Ekonomik Programda şu taahhüt verildi de (s.33) oradan biliyorum:
“Kamu yatırım programının rasyonelleştirilmesi çalışmaları çerçevesinde,
sektörel öncelikler ve mevcut kaynaklar dikkate alınarak yatırım projesi sayısının sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi yönündeki çalışmalara devam edilecektir.”

Evet, kamu yatırımlarının rasyonel biçimde sadeleştirilmesi gerekiyordu artık.
3 Kasım, 2002 seçimlerinde iktidara gelen AK Parti, bu şahsı görevden aldı ve yerine 1996 yılında “Kamu Yatırım Projelerinin Planlaması ve Analizi” isimli DPT yayınını yazan planlama uzmanlarını getirdi.
Bu kariyerist arkadaşlar hızlı başladılar, güçle hızlı tanıştılar ve kitaplarında yazdıkları evrensel kurallardan da hızla uzaklaştılar.

Siyaset şak diye buyurdu, bunlar tak diye yaptılar.
Kolay mıydı, dönemin Başbakanının hayalimdi dediği şehir hastanelerinin buyruğuna irrasyonel demek.
Kolay mıydı, dönemin Başbakanın helikopterle yer seçimini yaptığı İstanbul Havalimanı projesinin buyruğuna hayır diyebilmek.

Kolay mıydı, Osmangazi ve Çanakkale Köprülerinin içinde bulunduğu otoyol projelerinin buyruklarına hayır diyebilmek.

Ey koltuk sen nelere kadirsin?
Nasıl mı?
Devam.

İSTANBUL-İZMİR OTOYOLLARI

Değerli okur, yetkililerin İstanbullar ile İzmirlileri ve o güzergâhlarda yaşayanları karşılıklı seyahat ettirmek gibi bir iştahı var.

Düşünün, İstanbul-Gebze-Osmangazi köprüsü-Bursa-Balıkesir’i geçip, Savaştepe’ye geliyorsunuz.
Savaştepe’den sonra da ver elini İzmir.

İzmir’den de tersten gelirseniz önce Savaştepe, sonra da ver elini İstanbul.
Betonkoliklere sorarsanız proje muhteşem.

Moralinizi bozmak gibi olmasın, 2025 yılı fiyatlarıyla işletmeciye verilen toplam gelir garantisini paylaşayım sizlerle.

14 milyar 950 milyon dolar.
Yetmedi.

Bir an önce ve hızlıca İstanbul-İzmir Seyahati yapmamız lazım.

Avrupa yakasında yaşayanlar İzmir’e gitmek için Gebze-Osmangazi-İzmir hattını kullanacaklarsa bir de Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsünü kullanacaklar (Resimde görebilirsiniz).
Tabii ki sürücülere kolaylık sağlamak lazım.

Alın size bir köprü daha.

Çanakkale Köprüsü.

Odayeli-Çatalca-Kınalı-Malkara-Çanakkale Köprüsü’nü kat ettiniz yine geldiniz Balıkesir, Savaştepe’ye.
İstanbul’dan Marmara Denizinin doğusunun yanı sıra, batısından da Savaştepe’ye gelmek için Çanakkale Köprüsünün de içinde olduğu otoyol projesinde ne kadar gelir garantisi verildi biliyor musunuz?

2025 fiyatlarıyla 8 milyar 530 milyon dolar.
İki otoyolun toplam gelir garantisi maliyeti 23 milyar 480 milyar dolar.

Bu garantiler başlı başına sorunlu aslında.

Soruna bir altyapı iktisatçısı olarak bakarsanız, sorununuz daha da büyüyor maalesef.

Nasıl mı?
Devam edelim.

SINDIRGI DEPREMİ

Değerli okur biliyorsunuz.

Maalesef, 10 Ağustos, 2025 tarihinde merkezi Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 6,1 büyüklüğünde bir deprem yaşadık.

6 Şubat, 2023’te Kahramanmaraşlı merkezli depremle karşılaştırdığımızda, şükürler olsun ki çok daha düşük mal ve can kaybımız oldu.

Ancak Sındırgı başka bir kaybımız ve ayıbımız daha ortaya çıktı.

Yetkililerimiz, Balıkesir-Savaştepe ekonomisine katkı sağlayacak 23 milyar 480 milyar dolar tutarındaki iki otoyol projesini hak görürken, Balıkesir ve ilçelerindeki insan sağlığını pek önemsememişler.

Savaştepe’ye yaklaşık 1 saat 20 dakika uzaklıktaki, deprem üssü Sındırgı’daki devlet hastanesinin depreme dayanıksız raporu var.

Nitekim depremde hastanenin iki bloğu yıkıldı.

(Biz bunu, depreme dayanaksız raporu bulunan ve 6 Şubat depreminde yerle yeksan olan İskenderun Devlet Hastanesi gerçeğinden biliyorduk aslında. Ancak, bu gerçeklik yetkililerin umurunda olmamış.)
Sağlık Bakanlığı, Sındırgı’da 3 Ağustos, 2018 tarihinde 500 gün içerisinde tamamlanmak üzere yeni bir hastane yapmaya başladı.

Yıl 365 gün ya. Bu durumda hastanenin en geç 2020 ortasında işletmeye alınması gerekiyordu.
Hastane normal işletmeye alma süresinden 5 yıl sonra meydana gelen depremde de işletmeye alınmamıştı.

Depremde, sadece çadırdan sahra hastanesi kurulabildi maalesef.

Olağan şüpheli ise ödenek yetersizliği.

Yani kötü yönetim.

Sadece Sındırgı mı?

CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı, basına yaptığı açıklamalarda “Balıkesir’in aktif fay hattında olduğunu ve diğer ilçelerde de depreme dayanıklı hastane ihtiyacı bulunduğunu” söylüyor.

“Bölgedeki kamu hastanelerinin, okullarının ve binalarının yenilenmesi gerektiğini” söylüyor.

40 yataklı sındırgı devlet hastanesinin maliyeti, ihale günündeki kurla 4 milyon 293 bin 198 dolar.

Çanakkale Köprüsünün içinde bulunduğu İstanbul-İzmir otoyolu yerine, Sındırgı’daki devlet hastanesine benzer kapasitede kaç ilçeye depreme dayanıklı hastane yapılırdı biliyor musunuz?

Söyleyeyim, bin 937 ilçeye.

Türkiye’de kaç ilçe var biliyor musunuz?

Söyleyeyim, 922 ilçe.

Elimizde bin 65 ilçeye hastane yapılacak kadar da bütçemiz var.

Onu da okul ve yurt yatırımına harcardık ya nur yüzlüm.

Yoksa, yoksa sağlık ve eğitim hizmetleri kamu hizmeti değil de tarikat hizmeti miydi?

Baksanıza yetkililer eğitim ve sağlık işlerini hararetle tarikatlara ve cemaatlere sevk ediyorlar.

İyi pazarlar.

screenshot-1.jpg

YORUMLAR (25)
25 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.