Kamu zararı nedir, nasıl hesaplanır?

Türkiye’de üç haftadan fazla bir zamandır olağanüstü gelişmeler yaşanıyor.

Evet bildiniz.

Olağanüstü gelişmeler 19 Mart’ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına yapılan bir şafak operasyonuyla başladı.

Önce gözaltılar ve sonrasında da tutuklamalar.

Hükümete yakın medya görevlileri olacakları önceden bildiriyorlardı aslında.

Nereden biliyoruz?

Olacakları günler öncesinden açık kaynaklarda söylüyorlardı

19 Mart’ta bu medya kuruluşları hep bir ağızdan “560 milyarlık yolsuzluk yapılmış” diye bir söylem tutturdular.

Belediye çevreleri bunu yalanladı.

Konu yolsuzluk olunca bizim tepkisiz kalmamız beklenemez tabii ki.

Peki nasıl bir tepki göstereceğiz?

Tabii ki laf kalabalığı yapmadan, konuyu teknik boyutuyla ele alacağız.

O zaman gelin başlayalım.

RÜŞVET Mİ, KAMU ZARARI MI?

En azından benim ve İmamoğlu’nun avukatlarının elinde iki belge bulunmaktadır.

MASAK raporu ve Emniyette alınan ifadedeki tanık beyanlarına dayandırılan sorular ve bunlara verilen cevaplar.

İmamoğlu bu sorulara genelde cevap vermemiş.

Gizli ve açık tanıklar “duymuştum”, “sanıyorum”, “düşünüyorum” ve “tahmin ediyorum” şeklindeki somut(!) beyanlarında birtakım açıklamalar yapmışlar.

Bizler ise bu uçuk kaçık açıklamalardan olan biteni yorumlamaya çalışıyoruz.

Öncelikle belirtmeliyim ki bu açıklamalarda 560 milyar TL tutarında bir yolsuzluk ibaresi bulunmuyor.

Yani en azından Vatan Emniyette bu bilgi bulunmuyor.

Aynı zamanda tanık beyanlarından 560 miyar TL’nin nasıl hesaplandığını da öğrenemiyoruz.

İBB çevreleri “İBB’nin 2019 yılından bu yana bütçesinin/harcamasının 497 milyar TL olduğu iddia ederek 560 milyar TL’lik yolsuzluğun yapılamayacağını” ifade ettiler. (6/4/2025)

İBB AK Parti Sözcüsü “2019’dan bu yana toplam bütçesinin iddia edildiği gibi 497 milyar TL olmadığını, gerçek rakamın iştirakler dahil 1 trilyon 171 milyar 773 milyon lira olduğunu söyledi.” (2/4/2025)

Sözcü, özetle İBB’nin 1,2 trilyonluk konsolide bütçesi göz önünde bulundurulduğunda, 560 milyarlık yolsuzluğun mümkün olabileceğini ima ediyor.

Sizin anlayacağınız İBB yetkilileri harcadıkları her 2 liranın, 1’ini cebellezi ediyorlarmış.

Bu da hayatın normal akışına uygun değil.

Sözcü bu imkânsızlığı kendisi de anlamış olmalı ki devamında “yolsuzluğun her zaman kasadan çalmak olmadığını da belirterek bir otoparkın yıkımını durdurmak için talep edilen 5 milyon dolar rüşvet, ihaleye girecek şirketten alınan komisyon pazarlığı, görevi ve kamu otoritesini kötüye kullanarak sağlanan gayri resmi ve gayri meşru gelirlerin de ‘çalmak’ olduğunu” ve ekledi: “bunların hiçbiri İBB’nin bütçesinde de görünmüyor.”

Bu açıklamadan anlıyoruz ki 560 milyarlık yolsuzluk iki unsuru içeriyor:

Birincisi verilen rüşvet, ikincisi de harcamalardan kaynaklanan kamu zararı.

Malum tanık “içerisinde para olduğunu düşündüğüm çantalar taşıyorlardı” gibi somut(!) bir beyanda bulunmuştu.

Galiba çantaların içerisinde ne kadar para olduğunu da düşünmüştür.

Evet 560 milyar dolarlık yolsuzluğun içerisindeki rüşvetin boyutunu bu muhteremlerin düşüncelerinden öğreneceğiz.

Başka yolu ve yöntemi de yok.

Peki kamu zararı nasıl ve kim tarafından hesaplanacak?

Biz bununla devam edelim.

KAMU ZARARI NEDİR VE NASIL HESAPLANIR?

Değerli okur öncelikle belirtmeliyim ki “kamu zararı” hukuki bir terimdir.

Sakız gibi ağızda çiğnenecek bir şey değildir.

Türkiye’de kamu zararı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında tanımlanmış ve hesaplanması belirli esaslara bağlanmıştır.

Bu kanuna göre kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel olunması ya da eksilmeye neden olunması şeklinde ortaya çıkar.

Kamu zararının hesaplanması ise somut duruma ve zararın niteliğine göre değişiklik gösterebilir.

Öncelikle kamu zararı, genellikle denetim, inceleme, soruşturma veya yargılama süreçlerinde (örneğin Sayıştay denetimleri) ortaya çıkar. 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesine göre, kamu zararı şu hallerde oluşabilir:

Alınmamış para, mal veya değerlerin alınmış gibi gösterilmesi,

Sağlanmamış hizmetlerin sağlanmış gibi gösterilmesi,

Yapılmamış işlerin yapılmış gibi gösterilmesi,

Mevzuata aykırı işlemlerle kamu kaynağında eksilme meydana gelmesi.

Kamu zararının hesaplanması için öncelikle zararın maddi boyutu belirlenir. Bu, kamu kaynağında oluşan eksilmenin veya engellenen artışın para ile ölçülebilir hale getirilmesini gerektirir.

Zarar, fiilen ödenen veya ödenmesi gereken tutar ile mevzuata uygun olması halinde ödenmesi gereken tutar arasındaki fark üzerinden hesaplanır. Örneğin, bir mal veya hizmet için piyasa değerinden fazla ödeme yapılmışsa, bu fark kamu zararı olarak değerlendirilir.

Zararın, kamu görevlisinin kasıt, kusur veya ihmali ile doğrudan bağlantılı olması gerekir. Bu bağlantı, denetim raporları veya yargı kararlarıyla ortaya konur.

Peki bütün bu işleri kim yapacak?

Devam edelim.

KİM HESAPLAR?

Değerli okur kamu zararı, genellikle denetim, inceleme, soruşturma veya yargılama süreçlerinde ortaya çıkar demiştim.

Bu zararı idareler kendi bünyelerinde ortaya çıkarabilecekleri gibi, denetim aşamasında da tespit etmek mümkündür.

Kamuoyunda bu denetimin sadece Sayıştay denetçiler tarafından yapılacağı, zararın bu aşamada ortaya çıkarılacağı ve hesaplanacağı ve nihayet konunun Sayıştay Mahkemesine taşınacağı yönünde bir inanç bulunmaktadır.

Evet hikâyenin bu kısmı doğrudur.

Sayıştay mahkemesi belirlediği “kamu zararını” kusurda bulananlardan faiziyle birlikte tahsil edilmesini isteyebilirler.

Kamu zararını, Sayıştay denetçileri dışındaki denetim elemanları da ortaya çıkarabilirler.

İBB örneğinde Mülkiye ve İBB müfettişleri de kamu zararını tespit edebilirlerdi.

İBB çevrelerine göre 2019 yılından bu yana İBB’de bin 300’ün üzerinde denetim yapılmış.

Ancak bu denetimlerin hiçbirisinde çalışanların kusurlarından ve kasıtlarından kaynaklanan bir kamu zararı tespit edilmemiş.

Değerli okur, acaba merkezi yönetim tarafından görevlendirilen bu müfettişlerim tamamı İBB ile iş birliği içerisindeler miydi?

Tövbe, tövbe.

İnsanın aklına neler geliyor böyle?

Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre kamu zararının soruşturulmasında adli ve idari yargı da yetkilidir.

“TCK, kamu zararının sorumlu kamu görevlisine ödettirilmesi konusunu hükme bağlamadığından ceza yargılamalarında kamu zararının miktar olarak tespit edilmesi gerekli değildir.

Sayıştay yargısı, yargıya esas alınan hesaplar üzerine inşa edilirken, adli yargı ve idari yargı bir bakıma taraflar üzerine kurulmuştur.

Bu nedenle adli ve idari yargı da sübjektif esaslar dikkate alındığı halde, hesap yargısında objektif kurallar ön plandadır.”*

Bu nedenle, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının İBB yolsuzluk iddianamesinde gizli subjektif tanık ifadeleriyle oluşturduğu iddialarıyla, başta İmamoğlu olmak üzere onlarca görevli tutuklu olarak yargılanabilmektedir.

İyi pazarlar.

*Hepaksaz, E. ve Şahin İpek, E.A. 2018. Kamu Zararının Tespiti ve Tahsili Sürecinde Ortaya Çıkan Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 32(4)

YORUMLAR (11)
11 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.