Paratoner
Paratoner veya yıldırımsavar, bir yapıyı veya yükseltiyi olası yıldırım hasarlarından koruma amaçlı tasarlanan metal (genellikle bakır) iletken uzun direktir.
Değerli okur bu tanımı okuduktan sonra “Hocam yazının konusu mühendislik midir?” diye sorabilirsiniz.
Hayır değil.
Bu tanımı hemen hukuka taşıyacağım.
AK Parti tarafında olduğunuzu görünür kılabildiğiniz ölçüde, kolluğun ve yargının etki alanı dışına çıkabiliyorsunuz.
Yok değilseniz, şafak operasyonlarında gözaltına alınıp tutuklanabiliyorsunuz.
AK Parti, tuttuğu şemsiyenin altına girenlere paratoner işlevi görüyor.
Bu konuda verilecek çok örnek var.
Sonradan özür dilese de bir Cumhurbaşkanı başdanışmanı X hesabından “Yarın seni kelepçeyle aldırtmazsam” diye mesaj atabiliyor.
Hatırlayın.
Değerli gazeteci Fatih Altaylı’nın gözaltına alınmasından saatler önce bir başka danışman “Altaylı suyun ısındı” diye bir mesaj atabildi.
Peki, bu danışmanlar, kolluk ve yargı mensupları bu cesareti nereden alıyorlar?
Gelin bir bakalım.

CEZASIZLIK
Daha önce de yazmıştım.
Eurasia Group ve Chicago Council on Global Affairs tarafından Küresel Cezasızlık Endeksi (the Atlas of Impunity) hesaplanıyor.
14 Şubat, 2025 tarihinde 2024 verilerine göre hazırlanan 170 ülkeye ait cezasızlık notları açıklandı.
Endeks hesap verebilir yönetim, insan hakları ihlali, ekonomik sömürü, çevrenin korunması ile çatışma ve şiddet alt başlıklarından oluşmaktadır.
Cezasızlık, hesap verebilirlik olmaksızın güç kullanımı anlamına gelmektedir.
En açık haliyle, ceza almadan suç işlenmesidir.
Cezasızlığın aktörleri genellikle bir ülkenin en güçlü aktörleri olsa da mağdurları genellikle sıradan insanlardır.
Unutmayın, siyasi özgürlüklerin yılmaz savunucularından Lord Acton’un o meşhur deyişiyle “Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır.”
Türkiye, Avrupa’nın açık ara en kötü performans gösteren ülkesi konumunda olup küresel olarak 35’inci sırada yer almaktadır. 2024 yılında 2,57 puan alarak Avrupa’nın geri kalanından ayrılmaktadır.
Raporda “Türk vatandaşları, son beş yılda giderek artan bir dokunulmazlık düzeyine maruz kalıyor. Bunun temel nedeni, hükümetin gücü üzerindeki kısıtlamaların daha da zayıflamasıdır” deniliyor. (s.31)
Raporun bu ifadesini sizler için basitleştireyim.
Türkiye’de cezasızlığın aktörleri AK Parti elitleri, mağdurları ise AK Parti şemsiyesi altına girmeyenlerdir.
Cezasızlık notunda Avrupa’nın en kötüsüyüz dedim.
Durumun vahametini daha iyi anlamanız için başka kimlerden daha kötü durumda olduğumuzu da söyleyeyim.
İstanbul’daki konsolosluk binasında bir gazetecinin öldürüldüğü Suudi Arabistan’ın, Çin’in ve Kenya’nın notları Türkiye’ninkinden daha iyi durumdadır.
Hükümetin gücü üzerindeki kısıtlamalar zayıfladıkça sadece yargıda değil, başka bir sürü alan olumsuz etkileniyor.
Nasıl mı?
Devam edelim.
YÖNETİŞİM
Dünya Bankası 1996-2023 yılları arasında 200 ülkeye ait yönetişim göstergelerini yayımlıyor.
Yönetişim göstergeleri ifade özgürlüğü ve hesap verebilirlik, siyasi istikrar, hükümetin etkinliği, düzenleyici kalite, hukukun üstünlüğü ve yolsuzluk alt bileşenlerinden oluşmaktadır.
Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman Sovyetler Birliği dağıldığında, eski doğu bloku ülkelerine üç tane politika önerisinde bulunmuştu: Özelleştir, özelleştir, özelleştir.
Oligarkların, dev kamu işletmelerini haraç mezat ele geçirmesi sonucunda Friedman özür diledi ve dedi ki “Hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişimin önemini ihmal etmişim.”
İyi yönetişim kalkınma için bir zarurettir. Ekonomik büyümenin hızlanmasına, insan sermayesinin inşasına ve sosyal bütünleşmeyi güçlendirir.
Friedman, ABD’de yer alan kurumların ve kuralların doğu bloku ülkelerinde de olduğunu düşünmüştü.
Oysa bu ülkelerde şeffaflığı ve tarafsızlığı sağlayacak kurumlar ve kurallar yoktu.
Özelleştirme yolsuzlukları sonucunda, bu ülkelerde gelir dağılımı bozuldu ve otoriterleşme mutlak hale geldi.
Cezasızlığın artmasıyla maalesef Türkiye’de bu ülkelerin akıbetine benzer hale gelmiştir.
Şekilde 2003-2023 yılları arasındaki Türkiye’nin yönetişim göstergelerinin ortalamasındaki değişimi gösteriyorum.
2010 yılındaki Anayasa referandumu ve 2011 yılında kanun hükmündeki kararnamelerle bakanlıkların yapısına yapılan müdahale sonrasında, Türkiye’nin yönetişim notu istikrarlı biçimde geriye gitmeye başlamıştır.
2017 yılındaki Anayasa değişikliği ve 2018 yılında yeni hükümet sistemine geçişle birlikte bozulma daha da hızlandı.
İfade özgürlüğü kısıtlandı.
Kamu görevlilerinin hesap verebilirlik buharlaştı.
Hükümetin işleyişindeki etkinlik bozuldu.
Hukukun üstünlüğünden, üstünlerin hukukuna geçildi.
Yolsuzluklar aldı başını gitti.
Türkiye’nin yolsuzluk notu, 2013 yılından itibaren istikrarlı biçimde geriye gitmektedir.
Fıkrada söylendiği gibi yönetişim sistemi nasıl diye sorarlarsa, tek kelimeyle “İyi” dersiniz.
İki kelimeyle açıklayın derlerse de “İyi değil” dersiniz.
İyi pazarlar.
