‘Geriye doğru ileri’

Avi Shlaim’in “Üç Dünya”sını okuyorduk ama… (Ben okudum bitirdim) Acil bir iş çıktı. Bugünlük ara verdim.

Acil iş…

Arkadaşım Bülent Akyürek’in kitapları.

Birisi “Satılık Adam” romanı. (Ketebe.) Okumaya başladım. Yarıya yaklaştım.

Sağlam bir metin. Hiç boşluk bırakmamış.

Romanın her satırında Bülent’i gördüm.

Bülent’in hayatına dair izler, işaretler tabii ki var romanda, ama her satırında Bülent’i görmekten kastım o değil. Romanın her satırında Bülent’in kalbini ve zihnini gördüm. Bu kadar deyip bırakayım.

Bir diğeri… Haberini önceden vermişti.

Bu sene mart ayında (31 Mart) “Geriye Doğru İlerlemek” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Vardır hayatımızda böyle bir şey. Belediye otobüslerinde biletçiler ve şoförler (eskiden biletçiler şimdi şoförler) otobüse daha fazla yolcu sığdırabilmek için söylerler.

“Geriye doğru ilerleyelim beyler.”

Kimse de sormaz, geriye doğru ilerlemek mümkün müdür.

Felsefeye konuşma fırsatı veren bir laf aslında.

Geriye doğru ilerleyince ilerlemiş mi olursun gerilemiş mi olursun.

O günlerde söylemişti Bülent, “Kitabım çıkacak, adı ‘geriye doğru ileri.”

“Satılık Adam”dan birkaç hafta sonra…

(Duraluşağı köyünden rahmetli Salih Kandil usta anlatmıştı. “Hz. Ali’ye ‘atının kaç ayağı var” diye sormuşlar. Hz. Ali ezberden söylememiş, atın üstündeymiş, inmiş attan. Atının ayaklarını bir, iki üç, dört diye saymış. Sonra dönmüş, cevap vermiş. “Atımın dört ayağı var.”

Kitaplar yanımda, ben de bakayım, doğrusunu söyleyeyim.

Satılık Adam: 1. Baskı Eylül 2025.

Geriye Doğru İleri: 1. Baskı Ekim 2025.

Demek bir ay sonraymış.)

Kitap haftalardır masamda, sol elimin altında duruyor. Fakat bu yazıya başlayana kadar kapağını açıp bakmış değildim.

Baktım.

Sanki bir kitabın değil bir hazinenin kapağını açtım. (Hazine kapağı ne demek bilmem ama lafın gelişi.)

Kitaptaki denemelerin başlıklarına bakın:

“Sırat’tan Önce Son Çıkış.”

“Ben Ateistin İmanlısını Severim!”

“Ey Kulum, Ben Yokum!”

“Allah Yüzde Doksan Dokuz Nokta Dokuz Vardır.”

“Eğer Tanrı Yoksa Ben Kimin Yüzbaşısıyım?”

(Bu cümleyi Dostoyevski’nin bir romanından hatırlıyorum. Ama hangi romanından?)

“Sırat’tan Önce Son Çıkış”ın başındaki cümlelere bakmak kitabın geri kalan kısımları hakkında bir fikir verebilir.

“Kitabıma başlarken bazı kabız akademisyenler gibi “giriş” yazıp sonra da iyi bir girişin nasıl olması gerektiğini “iyi bir giriş” şöyle olmalıdır, böyle olmalıdır, zaten filanca kişiye göre “İyi bir giriş şöyle değil midir?” diye başlamak isterdim.”

“Bu garip adamların “tırnak içinde” derken şehadet parmaklarını tavşan kulağı yapıp sırıtmaları, saatlerce konuşup kendilerine ait bir cümlenin riskini almayışları inanın beni üniversiteden soğuttu. Sağ olsunlar onların yüzünden liseyi yarıda bırakıp yazar oldum.”

Şu yazıyı yazmadan önce kitabın baş taraflarındaki beş altı denemeyi okudum.

“Otuzlu yaşlarıma kadar ateist yaşadım” diyor Bülent Akyürek, devam ediyor:

“Sıkı bir ateistin Ak Parti döneminde hidayete ermesi onun işini çok zorlaştırır, yapmacık durur. Ak Parti zamanında rüyama ak sakallı dedenin girmesinin bana verdiği hasarı anlatmama dilin imkanları yetersiz kaldı, mahvoldum.”

“Eski ateist arkadaşlarımdan şöyle sözler işitiyordum: “Abi büyük adamsın, tam da trendi yüksek zamanda Allah’ı buldun, şimdi ihale yağdırırlar. Ah be kardeşim! Esnaf değilim, tüccar değilim, mevkim yok makamım yok; ateistken solcu olmadım ki hidayete erince başka bir partiye gideyim! Bunca zaman Allah’a inanmamış bir adam niçin partilere inansın, siz saf mısınız?”

Zihnini serbest bırakıyor Bülent diyesim var ama o kadar da serbest değil.

Fuzuli’nin beytidir. “Lahza lahza hublar gördüm ki dil kastındadır/Bağladım bir dilbere kurtardım andan canımı.”

Kalbini bağlamış sağlam bir yere, oradan konuşuyor.

O’na güveniyor.

O yüzden, zihnini değilse de dilini serbest bırakıyor.

Üslup Bülent Akyürek’in üslubu.

Matematikle bir sorunu var. Bence mazur, ama haklı değil.

Bunu da bir ara konuşuruz.

Güzel, bereketli okumalar diliyorum.

YORUMLAR (39)
39 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.