Kadınlar, terakkiler, telakkiler

Evvela ‘Anneler Günü’ çıktı. Ya da ben ilk onu fark ettim. 

Fark ettim ama bu çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda günlük hayatımda her hangi bir değişikliğe sebep olmadı. 

Yaşım kemale erdikten sonra o da her Anneler Günü’nde değil, bazılarında tek tük anneme bir anneler günü hediyesi almışımdır. 

Şimdi, anneciğim sağ olsa da her Anneler Günü’nde arasam, hatırını sorsam. 

Babalar Gününü de bir süre sonra öğrendik. Anneler Günü’ne göre ikinci dereceden bir gündü. Ders aldığım için şimdi ihmal etmiyorum. Sonra Öğretmenler Günü. Sonra Sevgililer Günü. Sonra Kadınlar Günü. 

Bu günlerin her birine birer kulp takacak zihinsel donanıma sahiptim. 

Kapitalizm. Tüketim toplumunun ucuz numaraları. ‘Bizim için her gün Anneler Günüdür’ falan gibi şeyler. 

İstediğin kadar donanıma sahip ol. Gün, geliyor, kendisini dayatıyor. 

İstersen hala ayrı durabilirsin. Girmezsin tüketim toplumu işlerine. 

Ama insanlar giriyor. Etrafında görüyorsun. Kadınlar gününde çiçek sunuyorlar kadınlara. 

Sen alaka göstermezsin. Çiçekler, sağından, solundan gelir geçer, umursamazsın. 

Dersin ki, “Nedir Kadınlar Günü? Ben her gün kadının hakkına hukukuna riayet ediyorum. Bütün günleri bu bilinçle yaşıyorum. 365 günün sadece bir gününü kadınlara tahsis etmenin önemi yok.” 

Belki haklısındır. Bu bir tercih. Kimsenin bir diyeceği olmaz. 

Ama gerçekten doğru mu söylüyorsun? Gerçekten koruyor musun etrafındaki kadınların hakkını hukukunu? 

Evinde veya iş yerinde çalışan kadının hukukunu? 

(Benim bildiğim, çalışmayan kadın yoktur.) 

Bahsini ettiğim tartışma belki toplumun bir kısmının gündeminin tamamen dışındadır. Ama, mütedeyyin, bugün ‘muhafazakar’ dediğimiz çevreler üç aşağı beş yukarı bu civardaydılar. 

Bizim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda modern ve post-modern hadiselere karşı nispeten korunaklıydık.   

Çoğumuzun babası rençberdi. Belki bazılarımızınki esnaf. Çok azımızınki memur. 

Annelerimizse köylü kızlarıydı, okul falan hiç görmemişlerdi. 

Bu durumda, kız kardeşlerimizin okumaması bizim için fazla bir sorun teşkil etmezdi. Dünya güzelce devam ediyordu işte. 

O kuşağın kız kardeşlerinin çoğu yüksek öğrenim görmedi mesela. 

Ben hatırlıyorum. İstanbul Eczacılıkta 2 ya da 3 başörtülü kız vardı. (1978) Ankara Siyasal’da ise galiba hiç başörtülü kız öğrenci yoktu. (1979) 

Hayatın cilvesi. 70’lerde kız kardeşlerinin yüksek okula gitmemesinde sakınca görmeyenlerin hatta bundan dolayı bir miktar da memnun olanların hepsi, 90’larda kızlarını üniversiteye gönderdiler. 

Hayatın bir başka cilvesi. 70’lerde, başörtülü kızlar üniversiteye gitmezken başörtüsü sorunu hemen hemen yoktu. Ama 80’lerde, 90’larda ağabeyler kendi kızlarını okula göndermeye başladığında memleket birdenbire hassaslaştı, laiklik elden gitmeye başladı! 

Bugünlerde anketler, değişik siyasi görüşteki insanların, başörtülü kızların okumasını veya kamuda çalışmasını sorun olarak görmediğini gösteriyor. 

Büyük bir terakki. 

Terakki iyi hoş da... 

Telakkiler de terakkiler kadar iyi mi? 

Kızlar okudu ve işe girdi. İş bulabilenler girdi. Bulamayan kızlar ve oğullar bekliyor. 

Telakki dediğim şu: 

Kadının toplumdaki mevcudiyeti, aktivitesi, sorumlulukları, hakları, hukuku gibi konularda 70’lerden beri nasıl bir mesafe kat ettik? 

Tamam, kızlarımız, kız kardeşlerimiz hayatta kendilerine bir yer açtılar. 

Bunu kendileri başardılar, biz yapmadık. 

Biz kabullendik. Etrafımızda şekillenen gerçekliğe rıza gösterdik. 

Zihinlerimizde ne oldu bu sırada? Bir değişiklik oldu mu? 

Çoğu 70’lerde yazılmış ‘İslam’da Kadın’ kitaplarını, Hatice Anamızın ticaretle meşgul olmasını, Aişe Anamızın ilmini, Fatıma Anamızın içtenliğini, muhabbetini bir defalığına hatırlayıp sonra Ortaçağ kültürünün kadın konusundaki son derece kifayetsiz mirasını sineye çekmekle mi yetindik? 

Mesela, bugün kadın cinayetlerinin bu kadar çok olmasında eski telakkilerin rolü var mı yok mu? 

Hocalarımız, ulemamız, entelektüellerimiz ne diyor? 

Eğer yoksa bizde bir değişiklik, hala aynı yerdeysek, telakkilerimiz aynı kaldıysa, yine de endişeye mahal yok. 

Şimdiye kadar nasıl başardılarsa, bundan sonrasını da kadınlar kendi kendilerine başarırlar. 

Günlerini bize gösterirler. 

Biz de bitmiş bir maçı anlatan yorumcular gibi neticeye tesir etmeyen kritikler yaparak katkıda bulunuruz. 

YORUMLAR (34)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
34 Yorum