Nas, nasih, mensuh
Faiz yüzde kaç olunca faiz yüzde kaç olunca faiz değil?
Ne biçim soru bu?
Yüzde sıfır dışında hepsi faiz. Eksi 1, eksi 2, eksi 10, artı 1, artı 8,5, artı 17,5, artı 25…
Doğru, öyledir. Ama soru biraz ‘çivit’li.
Ne demek çivitli?
Bizim orda çekirdeğe çivit derler.
Derlerdi. Yeni nesil televizyon seyrede seyrede çiviti unuttu. Şimdi çekirdek diyorlar.
Rahmetli Mehmet Ali dedem içinde imalar, telmihler, dokundurmalar olan bir şey söylediğimiz zaman önce gülerdi, sonra “Çivitli konuşuyorsunuz” derdi.
Kitap’taki yasak kapsamına giren faizin oranı kaç?
Aynı soruyu tekrar ettin sen. Yüzde sıfır hariç hepsi.
‘Çivit’lerin biri şu:
Değişik düşünenler var. Cahiliye devrinde borçları ödenmedikçe katlayan borçlunun ocağını söndüren zalim bir faiz olduğu söyleniyor. Diyorlar ki yasaklanan faiz o faiz.
Bu konuda bir konsensüs oluşmadı. Kendi terimiyle söylersek icma.
Osmanlı döneminde de para vakıflarında yüzde 10-15 civarında faiz uygulanmış.
Bu sütunda bir ara Şeyhülislam Çivicizade Muhyiddin Efendi ili Ebussuud Efendi arasındaki ihtilafa değinmiştim.
Kanuni, para vakıflarını faiz sebebiyle yasaklayan Çivicizade’yi azledip yerine Ebussuud Efendi’yi Şeyhülislam’lık makamına getirmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kavcıoğlu’nu gönderip yerine Gaye Erkan’ı getirmesine benziyor mu?
Ya da Nurettin Nebati’yi gönderip yerine Mehmet Şimşek’i getirmesine?
Biraz benziyor.
Faiz sorusunun ‘çivit’leri bitmedi.
Bir de enflasyon var.
10 lira borç verip altı ay sonra 10 lira olarak geri alırsam enflasyon sebebiyle zarara giriyorum.
O zarar faiz mi değil mi?
Bu sorunun cevabında da bir mutabakat yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan faizi indirmeye gerekçe olarak “Nass”ı gösteriyordu.
Yüzde kaç olursa faiz faiz olmaktan çıkar? Sorusunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu gerekçesiyle de ilgisi var.
Yüzde 8,5 olunca nassa uygun mu davranmış oluruz?
Peki yüzde 25 olunca neye uygun davranmış oluyoruz?
A mı, B mi, Hiçbiri mi?
Şimdi ‘nasih-mensuh’ bahsine mi girelim?
(Nasih: Hükmü ortadan kaldıran. Mensuh: Hükmü ortadan kalkan.)
Girersek çıkamayız. Çünkü o konu da muhtelefün fih.
Dün, ‘rasyonalite’ gereği Merkez Bankası yüzde 7,5 artışla politika faizini yüzde 25’e çıkardı.
Hemen bütün ekonomistler… Düşük faiz politikasını müdafaa edenler de dahil bu adımın doğru bir adım olduğunu söylediler.
Döviz hemen düştü.
Enflasyon yükselecek mi şimdi?
Bir teoriye göre yükselecek.
Eğer ‘faiz sebep enflasyon sonuç’sa.
Değilse yavaş yavaş düşecek.
Ne zaman?
Bu sene değil. Merkez Bankası yıl sonu enflasyonunu yüzde 58 civarında tahmin ediyor.
2024’te de seçim var. Siyaset ekonomiyi gevşetme ihtiyacı duyabilir.
Seçime kadar Bakan Şimşek’in canı biraz sıkılabilir.
Bakan Şimşek Yeni Şafak’a verdiği röportajda “O arada mahalli seçimler de aradan çıkmış olacak.
Türkiye’nin hala önünde çok uzun süre bir yapısal reformun olduğu bir dönemde olacağız" sözleriyle seçimin rasyonaliteyi biraz geciktireceğini asıl sıkılaştırmanın 2024’teki seçimlerden sonra başlayacağını ve uzun süreceğini söylemiş oldu.
Yani ‘acı ilaç’ın kuvvetli dozunu seçimden sonra yutacağız.
Tamam, ekonomi düzelsin de ilaç ne kadar acı olursa olsun.
Fakat bazen… Ekonomi ‘rasyonalite’ sularında seyrederken… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faiz sebep enflasyon sonuç” teorisinden vazgeçmemiş olabileceğini, bir gün bu teoriyi doğrulamayı deneyebileceğini düşünüyorum.
Şimdilik sesini çıkarmıyor, sabrediyor olabilir.
Bir sabah kalkıp “Hani enflasyon düşecekti? Ne bu yüzde 58?” diye sorabilir.
Birdenbire kendimizi heterodoksinin ortasında bulabiliriz.
Daha önce vaki olmuştu çünkü.
Bir ihtimal sadece. Yazayım da kenarda dursun.