Seçimi kim kazanır?

Millet İttifakı seçimi kazanırsa ya da İYİ Parti lideri Meral Akşener’in zaman zaman altını çizdiği gibi Millet İttifakı’nın belirlediği aday cumhurbaşkanı seçilirse Türkiye nasıl yönetilecek?

Hangi sorun, nasıl çözülecek?

İttifakın bileşenleri arasında bu konuda bir mutabakat var mı?

Eğer kafa karıştırmayan, hele bir daha anlat, şurası nasıldı, gibi istifhamlara sebep olmayacak bir mutabakat varsa, bu mutabakat nasıl ve ne zaman ilan edilecek?

Ekonomide nasıl bir yol takip edip memleketi düzlüğe çıkaracaksınız?

Sadece finans politikalarıyla mı?

Kürt sorununa hepiniz aynı mı bakıyorsunuz?

Suriye konusunda hepiniz aynı mı düşünüyorsunuz?

Bu gibi soruların Millet İttifakı tarafından henüz cevaplandırılamamış olması Cumhur İttifakı’nın en büyük avantajı.

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun yeniden yapılanma çıkışı bu soruların cevaplandırılmasına matuf bir çalışmaya vesile olacak mı?

Bu eksiği liderler ve parti yönetimleri birlikte görebilecekler mi?

Psikolojik faktörlere mağlup olmamayı başarabilecekler mi?

Zamanla anlaşılır.

Muhalefetin en büyük avantajı da mevcut sorunlara iktidardan başka bir fail atamanın mantıken mümkün olmaması.

İktidara yöneltilebilecek “20 senedir iktidardasın, çözebilecek olsan şimdiye kadar çözerdin, çözme hakkını kullandın ve çözemedin” savına cevap vermenin güçlüğü.

Çözeceğim diyorsun ama sorunun sahibi sensin.

Bütün doğru işleri nasıl sen yaptıysan, hepsi nasıl haklı olarak senin sevap hanene kaydedildiyse, yanlış işleri de sen yaptın.

Sıkıntılı bir durum.

Ancak şoke edici bir reform hamlesiyle etkisi hafifletilebilir.

Yanlışını itiraf ederek ve bugünden tezi yok doğruları yapmaya başlayarak.

Bunun için hatayı kendisinde arayabilmesi, kendi yanlışını görebilmesi lazım.

Öyle bir alamet şu anda yok.

Siyasi kutuplaşmanın her iki tarafında, trollerin kolaylıkla etkileyebildiği ya da kendisi bizzat trol olan, siyasi polemikleri saniyesi saniyesine takip eden, nereye oy vereceğini çok iyi bilen, gökten mucize bile inse bildiğinden şaşmayacak bir kitle var.

İstediğiniz kadar İmamoğlu kar yağarken İngiliz Büyükelçisi’yle balık yedi deyin, istediğiniz kadar enflasyon çıktı deyin, gökten zembille inmiş 34 talebeye 60 milyon lira burs verdiler ve pişkinliklerine de paha biçilmez deyin, o kitleyi değiştiremezsiniz.

Onlara propaganda sökmez. Bulundukları yerde ‘iman’ derler, ‘ilke’ derler, ‘dava’ derler, ‘atadan dededen böyle gördük’ derler sabit-kadem dururlar.

Bütün partilerin oy deposu, oy rezervi bu kitledir.

Elde birdir onlar.

Fakat seçimlerin sonucunu genellikle o kitlenin dışındaki insanlar belirler.

Daha sakin, daha kendi halinde.

Sürprizleri onlar yapar. Tahmincileri, anketçileri onlar yanıltır. ‘Dip dalga’ dedikleri şeyin menşei onlardır.

Süresi dolmuş siyaseti onlar tasfiye eder.

Vicdan gibidirler.

Seçim günü nereden çıktıklarını bilemezsiniz. Ansızın gelirler. Bunlar, İmamoğlu’nun balık yemesini de yazarlar bir kenara, Azerbaycan’da Karabağ’ın kurtarılmasını da, SİHA’lar sayesinde kaydedilen askeri başarıları da, Ayasofya’nın ibadete açılmasını da…

Tabii Trabzon’da çocuğun bir politik nesne olarak kullanılmasını da yazarlar.

Kendi oğluna, kızına kuruş kuruş okul harçlığı vermeye uğraşırken bazı imtiyazlı talebelere garip-gurebanın cebinden çıkan paralarla milyonluk burslar tahsis edilmesini, kötü enerji yönetimi yüzünden fabrikaların kapısına kilit vurulmasını veya Isparta’da elektriğin iki gün boyunca kesilmesini de…

Hatta Süleymaniye’nin önüne dikilen vakıf betonunu da…

Troller ya da fanatikler gibi davranmazlar.

Bunları… Bütün iyi ve kötü, doğru ve yanlış işleri alt alta toplarlar, söyleyeceklerini sandığın başında söylerler.

Şu anda kimse o insanların seçim günü ne söyleyeceğini bilmiyor.

Anketlerde bazen iktidarı bazen muhalefeti ümitlendirecek neticeler çıkıyor.

Anketlerde uygulanan teknikler o insanlara yeterince nüfuz edebilecek, onların kanaatlerini harfi harfine yansıtmaya yetecek derinlikte değil.

Onları mutmain kılacak bir politik vizyon da henüz tedavüle sokulamadı.

Sanki herkes günü kurtarmaya, zuhurata mukabele etmeye çalışıyor.

Zuhurat tamamen karşılıksız bir şey değildir. İş görür.

Ama, başarıyı tesadüfe bırakmak istemiyorlarsa o insanların itimat hislerine hitap edecek ciddi adımları atmaları lazım.

‘Seçimi kim kazanır’ sorusunun bendeki cevaplarından biri bu.

YORUMLAR (77)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
77 Yorum