Seyr ü süluk... ‘Sıfır’a doğru

Dahili ve harici şartlar ‘vatandaş kalitesi’ dediğimiz şeyin yükselmesine de düşmesine de sebep olabilir.

Kaliteyi düşürmesi mümkün olan şartlara dair birkaç cümle sarf etmiştik.

Peki nasıl düşüyor? Takibi mümkün mü bu düşüşün?

İlmi bir tasvir yapamayabilirim.

Kitabi sayılmaz söyleyeceklerim; daha çok gözleme, tecrübeye dayalı.

Yanlış işler olur mahallende. Haksızlıklar, yolsuzluklar, beceriksizler, malı götürmeler, ummadığın kötü şeyler.

Görürsün ama eleştirmezsin.

Tuhafına gider. Yakıştıramazsın, ‘bunları bizimkilerin yapmaması lazımdı’ dersin fakat sorgulamazsın.

Başkası yaptığında kınadığın hatta köpürdüğün, küplere bindiğin kötülüklere müsamaha edersin.

Buralar başlangıç aşaması.

Hafif bir yalpalamaya sebep olabilir.

Çok odaklı gözlüğe intibak etmek gibi, biraz zaman alabilir.

Önündeki tümsek mi çukur mu ayırt edemediğin anlar olur. Yere tereddütlü basarsın.

İntibak dönemi geçtikten sonra işler kolaylaşır. Yavaş yavaş; alışırsın. Yürüyüşün düzelir. Oh be, dünya varmış!

Dünyada eleştirecek başka kimse kalmamış gibi, bizimkileri mi eleştireceğim?

Bizimkiler yemese onlar yiyecek.

Ayrıca her şey kötü değil, iyi şeyler de var. Onlara odaklan, bir doğru bir yanlışı götürsün.

Eğer eleştirmek, sorgulamak bir hastalıksa şu anda nekahet dönemindesiniz. Tek tük, fısıltı halindeki yakınmalarınız yakında geçer.

Birkaç adım sonra alışacaksınız.

İyileşiyorsunuz. Güzelleşiyorsunuz.

Ama henüz kemale eremediniz.

Sebat edin. Acemiliğiniz geçecek. Aklınız da diliniz de çözülecek.

Öyle alışacaksınız, öyle benimseyeceksiniz ki savunmaya başlayacaksınız.

Allah’ın verdiği akıl nimetini yanlışı sorgulamak için değil savunmak, izah etmek, yanlışın -sözüm ona- hikmetini göstermek için kullanmak.

Kolay değil.

Olmayan bir ‘hikmet’i icat edeceksin.

İcat ettiğin ‘hikmet’in tasvirini bir intizam içinde yapacaksın.

Mantıklı değilse bile mantıklı gözükecek.

Bir girizgahı, eski ‘tahrir’ mantığına uygun şekilde bir gelişmesi ezcümle (kulakları çınlasın Türkçe öğretmenlerinin) serim-düğüm-çözüm safhaları olacak.

Bu bir kompozisyon kabiliyeti gerektirir.

İlerliyorsunuz.

Sorunu sorun olarak kabul etmektense sorunun mevcudiyetini fark edeni sorun etme seviyesinin eşiğindesiniz.

Sorunu ortadan kaldırmanın çaresini aramak yerine sorunu dile getireni ortadan kaldırmanın çaresini aramanın eşiğinde…

Basite indirgersek, yanlışın, kötülüğün failini suçlamak yerine yanlışı haber veren haberciyi suçlamanın…

Bakın, zamanla nasıl olgunlaşıyorsunuz.

Bir nefis terbiyesinden geçtiniz.

Gerçi bu terbiye sufi gelenekteki nefis mücahadesinin tam zıddı istikamete götürüyor. Ama olsun, terbiye terbiyedir!

Susmayı öğrendiniz.

Bununla kalmadınız. Kalp gözünüz açıldı, kötülüklerin güzel taraflarını keşfettiniz.

Bütün bu olanları bir grafikle göstermek istesek ‘sıfır’a doğru biteviye alçalan bir çizgi çizmemiz gerekebilir.

‘Sıfır’a inmek de bir nevi seyr u süluk sayılır. Ama tersine bir seyr ü süluk. Yukarıdan aşağıya.

Bir karşılığı var mı bunun? Maddi, manevi?

Bazıları için maddi karşılık olur.

Bazıları bu mücahedeyi meccanen yapar. Amatörce.

‘Sıfır’a yaklaştıkça saadetiniz artar.

‘Sıfır’ noktası ‘nirvana’ gibi bir şeydir. Oraya vardığınızda artık hiçbir şey sizi etkilemez.

Bu tasvirleri siyasi hayata uygulamak mümkün fakat zorunlu değil.

Siyasi hayatın dışında da görebilirsiniz. Dini hayatta, akademik hayatta, sosyal hayatta hatta profesyonel ortamlarda.

Siyaseti de tek taraflı düşünmeyin. Bütün istikametlerde geçerli.

Her tarafa cürmü kadar isabet eder.

Bir şeyi daha etkilemeliyim.

Bazıları bu seyr ü süluku yavaş yavaş, basamak basamak tecrübe eder.

Bazıları da eski menakıp kitaplarında anlatılanlara benzer şekilde, şimşek hızıyla.

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum