‘Sürgünlerini budayan çınar’

Hukuk Fakültesindeki afişlerden birini yırtarken görülen sakallı bir kardeşimize yaklaşan ve daha sonra imza gününde gelip anlatırken “heavy-metalci”lere benzettiğim bir öğrenci, yırtma nedenini sorduğunda “Gayri İslami” cevabını alınca “Çok Garip” demiş, “halbuki sizden bir afiş bu!” Sonra da eklemiş: “Bence siz, günün birinde Mimar Sinan’ın büyük emek ve sanatla yapılmış bir camisini de yerini beğenmeyerek yıkabilirsiniz. Baksanıza böyle elle boyanmış, emek verilmiş üstelik sizden bir afişi cart diye yırtabildiğinize göre!” Bizimkinin cevabı, “Gerekirse yıkarız” olmuş. “Bu korkunç bir anlayış değil mi?” diye sordu bana da. Ben de yırtan arkadaşın, ifadeleri saldırı olarak algıladığı için yırttığını, kendince haklı olduğunu söyledim ama; dışı seni, içi beni yakar!..”

Ne bu?

Olay 90’ların başında geçiyor. ‘Afiş’ dediği, Mehmet Efe’nin o günlerde yeni yayımlanmış ‘Mızraksız İlmihal’inin imza günü için basılmış ve bazı fakültelerin duvarına asılmış afiş.

Cümleler Mehmet Efe’ye ait. Müştehir Karakaya’nın sorularına verdiği cevaplar.

Düşünüyorum da... Afişi yırtan eğilim baskın çıktı galiba...

Efsane bir kitaptı Mızraksız İlmihal. Bir gün Mızraksız İlmihal’in penceresinden kendi hikayemizin bir safhasına yeniden bakmak isterim. 

Mehmet Efe’nin şiir kitabı çıkmış. Ruşen Çakır’ın Medyascope’unda rastladım, Mehmet Efe’yle “Sürgünlerini Budayan Çınar”a dair söyleşiyorlar. (İNSANLARA Yayın)

Benim de canım şiir okumak istiyor. Hemen aldım, okudum.

Bu arada, kitabın adının Müştehir’in yaptığı röportajda Mehmet’in altını çizdiği bir cümleden geldiğini de fark ettim.

“Merhum Fazlurrahman’ın dediği gibi: İslam Dünyası dev bir ağaçtır ve ne yazık ki tarih boyunca kendi sürgünlerini budadı…”

‘Patikam’ başlığıyla bir giriş yazmış Efe. Siz bunu ‘poetikam’ diye okusanız büyük bir hata yapmış olmazsınız. Tamam, ayrıntılı değil, mücmel halde bir poetika.

Birkaç cümle aktarayım da, Mehmet Efe şiirinin menşei konusunda bir fikir vermiş olayım.

“Necip Fazıl Kısakürek’in Çile kitabını ilk kez elime aldığımda ortaokul ikinci sınıf öğrencisiydim. Çile’yi okuduğum gün, o zamanlar sevdiğim kızın evlerinin önüne gitmiş ve bağıra bağıra “Şu dağları delmeli, un edip elemeli” türküsünü çığırmıştım. (...)

“O sıralar Türkçesi pek iyi olmayan annemin bana çile kitabından çeşitli bölümleri tekrar tekrar okuttuğunu, yer yer açıklamamı istediğini ve arada bir Kürtçe “Xwede le razı be” (Allah ondan razı olsun) diye dua ettiğini hiç unutmam.”

“Çile’yi okuduğum güne benzer duyguları muhtemelen ilk kez Sezai Karakoç’un Karayılan şiirini ve Cahit Zarifoğlu’nun “Şimdi bir aşk sayhası salacağım havalara/Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara” mısralarını okuduğumda da tattım. Yıllar sonra, ilk göz nurum kızım İkbal’i, doğumdan sonra ilk kez kucağıma aldığım günün akşamı, kendi kendime “Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik/Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur!” mısralarını tekrarladığımı fark edecek ve Çile şiirini tekrar defalarca okuyacaktım.”

Ve daha fazlası. Hafız’lar, Rilke’ler, Mahmud Derviş’ler...

Efe’nin burada anmadığı başka isimler de vardır mutlaka.

Hepsi iyi hoş, hepsi lazım.

Ama şiiri yapan kütüphane raflarındaki kitaplar değil.

Çile’yi okuyunca Efe’yi sevdiği kızın evinin önünde türkü çığırtan ruh.

İçindeki ateş, içindeki fırtına, içindeki şair, içindeki aşık, içindeki asi...

Mehmet Efe’nin şiiri de nesri de bunların toplamından oluşuyor.

Kimde nasıl etki yapar bilemem. Efe’nin şiirleri, bilhassa son yıllarda yazdıkları, bana, 70’lerde okuduğum şiirlerin rayihasını getirdi.

Bu sefer girizgah uzun sürdü. Halbuki diyeceğim başka şeyler de var.

İlk işareti bugün vereyim. Kitabın ilk şiirinden birkaç mısra aktarayım. Allah izin verirse yazımı haftaya tamamlayayım.

“aklında bir kitap tut/kitapların kitabı/içinde şairler için koca bir sure olan/boş vadilerde gezer şairler desin ama/devrime inananları rikkatle ayrı tutan/şehrin kenarlarından gelen biri de olsun/oku desin ayetleri dosdoğru kalk ve uyar/elbiseni temiz tut korkma bedel isteme”

“aklında sefer olsun, yol olsun, menzil değil/herkese yeter ekmek, başla sadece başla/eğdirme, diz çöktürme, tereddiye milim verme/rahman ve rahim olanın adıyla şiirine”

YORUMLAR (19)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
19 Yorum