Ya zaman yetmezse?

Adalet krizinin, ehliyet, liyakat fıkdanının, mafyöz ilişkilerin memleket sathındaki terakkisinin, yolsuzluğun ayyuka çıktığına dair tevatürün cemiyetimizde çok fazla tesiri olmadığı anlaşılıyor.

Bozulma satın alınmış görünüyor. Yolsuzluklar konusunda sürü bağışıklığı kazanmışız. Hava gibi, su gibi alışmışız, mikrop bizi enfekte etmiyor. Aslanlar gibi ortalıkta dolaşıyoruz.

Ama ekonomi öyle değil. Cebimizi etkileyen, cebimizden para çalan bir iktisadi düzen kafamızı adalet krizinin karıştırabileceğinden çok daha fazla karıştırıyor.

Öyleyse, ekonomiyi düzeltemesek de vatandaşı seçime kadar mutlu ve memnun hissettirmenin yolunu aramamız icap ediyor.

Bunun için şeyhlerle, veliaht prenslerle kucaklaşmamız gerekirse kucaklaşırız.

Ne olacak Biden da Macron da kucaklaştı. Demek para müşterek değerimiz.

Biz Fransa’dan daha mı ilkeliyiz?

Putin’e lazımız. Öyleyse Putin seçimi bizim kazanmamızı ister. Nükleer santralin çevresinde yeni bir imkân geliştirebiliriz.

(Tekrara hacet yok, sütundaşım İsmet Berkan Rusya’dan Türkiye’ye pey der pey geleceği rivayet edilen 40 milyar doları etraflıca anlatmış.)

Asgari ücrete yapılan zamlar, EYT çalışmaları, sosyal konut projeleri cemiyette iyi hislerin yaygınlaşmasına sebep olabilir.

Buna seçim ekonomisi denilebilir mi?

Denilsin.

Bir iktidar seçim ekonomisi uyguluyor diye eleştirilebilir mi?

İstersen eleştir. Fakat bizim şartlarımızda öyle bir eleştiri lükse girer. Kimse kulak asmaz.

İmkânı var, iktidarı var, uyguluyor.

İktidar seçime böyle bir zeminde ve bu icraatla gidiyor.

Muhalefet de seçime gidiyor.

Bir 6’lı masa kurdular, 6 aydır müzakere halindeler.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda mutabıklar.

Ama geçiş nasıl olacak?

Mecliste nitelikli çoğunluk lazım. Mümkün mü?

Mümkün oldu diyelim. Prosedür tamamlanana kadar cumhurbaşkanı nasıl icraat yapacak?

Mevcut anayasadaki yetkilerini kullanacak mı kullanmayacak mı?

Kullanmayacaksa sorunları nasıl çözecek?

Mesela, Cumhurbaşkanı adayına şöyle şöyle icraat yapacaksın diye protokol mü imzalatılacak?

Öyle bir protokolün yasal bağlayıcılığı var mı?

Ya da cumhurbaşkanının her adımda 6 lidere veya cumhurbaşkanı o liderlerden biriyse 5 lidere müracaat etmesi mi gerekiyor?

Bir seçmenin, bu gibi soruların kafasının içinde oluşturduğu yumağı çözüp icraat aşamasına geçmesi büyük külfet.

Deneyin isterseniz bu sorunları zihninizde aşıp icraata geçmeyi.

Başaramazsınız.

Halbuki vatandaş çok yorulmadan Cumhurbaşkanı’nın memleketin sorunlarını adım adım ve mümkün olduğu kadar süratle çözdüğünü tahayyül etmek ister.

Buraya kadarki kısım bir sorunlar yumağı.

6’lı masada konuşulacak, tartışılacak, anlaşacaklar, ilan edecekler…

Gerçi zaman alır. Seçim takvimine yetiştirmek bile yoğun bir çalışmayı gerektirir.

Fakat buradaki teferruatın oluşturacağı gündem vatandaşa seçimi bile unutturabilir.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanının çalışma şekliyle ilgili bir tüzük ya da protokol oluştu diyelim.

Bu protokole tabi olacak aday kim?

Bunu nasıl belirleyeceksiniz?

Anketlerle mi?

Olabilir, bu da bir şeydir.

Sizin kafanızın içindeki anketle sahada yapılan anket birbirine uymazsa ne olacak?

Müteaddit anketler yapmak gerekebilir.

Ya da müteaddit tartışmalar…

Ama bunlar seçim takvimi açıklandıktan sonra konuşulacak hususlar. Şimdi tartışmanın faydası yok.

Ya zaman dört başı mamur bir uzlaşma için yeterli olmazsa?

Zaman izafidir.

Bazen bir sürü iş kısa bir zaman parçasına sığabilir.

Bazen de sığmaz.

Geçmişteki boşa harcanmış zamanları, değerlendirilmemiş fırsatları ararsınız.

YORUMLAR (35)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
35 Yorum