Yezid’in aşkı

'Yezid’ kelimesiyle ‘ziyade’ kelimesi aynı kökten. ‘Yezid’ ‘artan’ veya ‘çoğalan’ olarak anlaşılabilir. Eski Arapların çocuklarına bu ismi vermesi her halde soylarının çoğalmasını istemelerinden.

Bizim tanıdığımız, zulmüyle tarihe adını silinmez harflerle yazdıran Yezid Bin Muaviye.

Ettiği zulümleri saymakla bitiremeyiz.

En iyi bildiğimiz, Hz. Hüseyin’i ve maiyetindeki Müslümanları şehid ettiği Kerbela katliamı.

Daha az bildiğimiz, Medine’yi muhasara ettiği, günlerce yağmalattığı, yüzlerce bazılarına göre binlerce Müslümanı katlettirdiği Harre katliamı. Şehid edilenler arasında 80 kadar sahabi bulunduğu da rivayet edilir.

Sonra da Mekke’yi muhasara ettirdi. Orada da katliam yaptı.

Son zamanlarda Ankara Okulu’nun yayımladığı başta Taberi olmak üzere birkaç eski kitaptan İslam’ın ilk asrına dair rivayetleri okuyorum.

Üzgünüm ve rahatsızım.

Belki bir ara niçin üzgün ve rahatsız olduğumu anlatırım.

Yezid’in ettikleri de ismine uygun bir şekilde üzüntüyü ve rahatsızlığı ziyadeleştiriyor.

Fakat bugün Yezid’den bahsedişim başka bir Yezid yüzünden. Yezid’in aşkı’ da o başka Yezid’in aşkı.

Bu Yezid 2. Yezid. Emevi Halifesi Abdülmelik b. Mervan’ın oğlu.

2. Yezid Hicret’in 101. Yılında (M. 720) Ömer b. Abdülaziz’in vefatından sonra Halife oluyor.

Önceleri yönetim işlerinde halefi Ömer b. Abdülaziz’i taklit etmeye çalışıyor. Fakat sonradan hanedanın geleneklerine uyuyor.

2. Yezid’in müziğe de ilgisi büyük.

Mekke’ye gelişlerinden birinde ünlü şarkıcı Sallame’yi satın almak için Medine’ye adamlarını göndermiş. Adamlar Sallame’yi 20 bin dinara satın almışlar. Makalenin yazarı Prof. Dr. İrfan Aycan “Günümüzde de aynı işlemler transfer adı altında yürütülmektedir” diye not düşmüş. 2. Yezid başka şarkıcıları da Şam’a getirmiş.

Bu bir şey değil. Daha dikkat çekici olan Yezid’in Habbabe adlı şarkıcıyla hikayeleri.

İrfan Hoca’nın makalesinden devam edelim:

“Habbabe Medine’de cariyeden doğma bir kimseydi. İbn Rummame bu hanımı musiki konusunda eğitti. Güzel yüzlü, güzel şarkı söyleyen, güzel sesli idi, ud çalardı. Gerçek ismi Aliye olan Habbabe’ye bu ismi Yezid b. Abdülmelik vermişti. Yezid b. Abdülmelik devlet başkanı olmadan önce Medine ve Mekke’ye sık sık geliyor ve geldiği zamanlarda eğlence meclislerine katılıyordu. Habbabe ile Yezid’in tanışmasının böyle bir eğlence gecesinde olması pek muhtemeldir. Pek çok haberde Habbabe’nin üzerinde bir gömlek ve elinde defle Yezid b. Abdülmelik’e arzedilmiş olduğu kayıtlıdır.”

Yezid bir ara Aliye’yle (Habbabe) evlenmiş. Fakat dönemin halifesi Süleyman buna kaşı çıkmış. Yezid Aliye’yi boşamış. Aliye de gitmiş İfrikiyalı (Tunus, Kayrevan civarında bir şehir) birisiyle evlenmiş. Yezid iktidara gelince Aliye’yi İfrikiya’dan getirtmiş. Aliye’nin getirtilmesine Yezid’in karısı Sa’de önayak olmuş. Yezid Aliye ile tekrar evlenmiş. Yani kadın kendisine taa Tunus’tan kuma getirmiş.

Habbabe Şam’a geldikten sonra devlet işlerine de karışmaya başlamış.

Yazılanlara bakılırsa dizilerdeki Hürrem Sultan’ın bir üst modeli!

“Yezid b. Abdülmelik Habbabe’nin etkisi altına girmişti. İstediği her zaman Yezid’in yanında yer alabiliyor, devlet işlerine müdahale edebiliyordu. Bazı haberlerde Habbabe’nin bu tür işleri bazı hediyeler karşılığında yaptığı kaydedilir.”

Ah şu kadınların hediye merakı!

(Tövbe! İşi kadınların üstüne yıkamayız. Hediye meraklısı erkek de çok.)

“Yezid’in bir gün Habbabe’ye “Üzerimdeki bütün görevlere seni tayin ediyorum, ben günlerimi seninle geçirmek istiyorum” dediği rivayet edilir. Bu sebeple Habbabe pek çok devlet işlerine, yöneticilerin tayin ve azillerine müdahale eder olmuştu.”

Yezid’in kardeşi, Irak valisi Mesleme Yezid’i uyarmış. Habbabe bu uyarılara kızmış, Mesleme’yi valilikten azlettirmiş. Yerine Habbabe’nin babalığı Ömer b. Hübeyre’yi tayin ettirmiş.

Nepotist Habbabe!

Hoş Yezid de nepotist. Kardeşini vali yapmış.

“Habbabe şarkı söylediği zaman Yezid coşuyor coştukça da içiyor ve ‘uçuyorum’ diyordu.”

İkisinin de saraya kapandığı bir sırada Habbabe, muhtemelen yediği zehirli bir yemekten dolayı ölüyor.

“Yezid Habbabe’nin cesedini üç gün boyunca defnetmedi, ceset değişmiş ve kokmuştu. Yakınları ve arkadaşları onu bu tavrından dolayı ayıplıyordu. Sonunda cesedin yıkanmasına ve defnedilmesine ikna edildi. Cenaze defnedildi. O hala kabrinin üzerinde oturuyordu.”

Yezid Habbabe’den 40 gün sonra ölmüş.

Şimdi gel de tarihten ibret al!

Aslında ibret alınabilir. Ama örnek alırken çok dikkat etmek lazım. Çoook!

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum