Kuantum yapay zeka
Teknolojik gelişmeler baş döndürücü hızla ilerliyor. Önümüzdeki 30 yıl yapay zeka yılı olacak derken, kuantum bilgisayarlar büyük bir ilerleme kaydederek çok kısa süre sonra hayatımıza girecek gibi görünüyor. Zira Harvard-MIT Soğuk Atom Merkezi ve diğer üniversitelerden bir grup fizikçi, 256 kuantum biti veya “qbit” ile çalışabilen programlanabilir kuantum simülatörü olarak bilinen özel bir tür kuantum bilgisayar geliştirdi. Yalnızca 256 kübit ile mümkün olan kuantum durumlarının sayısı, güneş sistemindeki atomların sayısını aşıyor.
Kuantum bilgisayarlar henüz istenilen düzeyde olmamasına rağmen, dört büyükler (Google, Amazon, Microsoft, IBM) ve diğer büyük işletmeler ve teknoloji üreten kamu kurumları Kuantum bilgisayarların önemini çok iyi kavradılar ve bu alanda çalışan bilim insanlarını desteklemeye başladılar. Bu köşenin takipçilerinin bildiği gibi kuantum bilgisayarlar şu anki kullandığımız bilgisayarlardan 150 milyon kez daha hızlı çalışıyorlar ve çözemedikleri şifre, kıramadıkları kripto yok. O sebeple gelecek kuantum bilgisayarların elinde olacak. Kuantum iletişim sayesinde veriler karşı tarafa hiç kırılmadan ve hacklenmeden transfer edilebilecek.
Teknolojik gelişmeleri takip etmek en büyük hobim. Anlamadığım veya teknolojik gelişmelerden geri kaldığımı düşündüğüm zamanlarda ise önce kitaplar okurum, belgeseller seyrederim, yeterli gelmezse, üniversitelerden konuyla alakalı bir ders alır ve bu teknolojiyi hemen özümseyip işimde kullanmaya, ve eğer işim bu teknolojiye yetişemiyorsa ayrılıp bu alanda çalışmaya başlarım.
Bir zamanlar ofis programlarını kullanmak moda idi. Ben hemen onları öğrenmiş ve bilgisayar dershanelerinde ders vermeye başlamıştım bile. Kitapçılarda hangi bilgisayar kitabı çıkarsa alır, bir gecede sabaha kadar okumaya ve gösterilen uygulamaları hemen yapmaya çalışırdım. Photoshop ve diğer grafik programlarını bu kitaplardan ve online kaynaklardan öğrendim. Ardından grafik tasarım ve Wordpress çıkana kadar, web tasarımı gündemdeydi. Bu konuda da kendimi geliştirdim ve yüzlerce web sitesi yaptım. Sonra bilgisayar mühendisliği ve programcılığı ve web programcılığı çok istenen bir meslek oldu ve ben de bu alana yöneldim. Ardından bilgisayarların hızlanması ve veri depolama ünitelerinin ucuzlaması ile yapay zeka ve veri bilimi gelişti. Bu alana hemen uyum sağlayıp, bulunduğum ortamlarda ilk öğrenen ben oldum. Derken veri büyüdükçe tek bilgisayarda yapay zeka çalışmaları yapamaz olduk ve bunun için bulut bilişim teknolojisine geçmemiz gerektiğini gördük. Hemen bir üniversitenin bulut bilişim sertifika programına katıldım ve uzmanlık sertifikamı aldım ve yapay zeka çalışmalarımı bu platformlarda yapmaya başladım. Sonra bilimsel araştırma yaptığım üniversitede süper bilgisayarları kullanma izni verildi ve büyük projeleri bu süper bilgisayarlarda çözdüm.
Sonra bazı kurumlarda yıllar süren projeleri yapay zeka algoritmaları ve modelleriyle birkaç saatte çözdüm ve bu sayede ödüller kazandım. Bir ara otonom araçlar konusunda geri kaldığımı düşünüp bir gecede internette ne kadar otonom araç teknolojisi dersi veren kurs varsa hepsini alıp, otonom araç yazılımı geliştirecek duruma geldim. Sonra, Los Angeles’ta bir yapay zeka şirketinin davetiyle, hafta sonları teknoloji profesyonelleri ve bilgisayar programcılarına yapay zeka dersleri vermeye başladım. Yüzlerce öğrenci benden yapay zeka öğrenip, parası ve datası olan büyük şirketlerde çalışmaya başladılar.
Yapay zeka birçok alanda büyük yenilikler ve değişimler vaat ediyor. Kuantum bilgisayarlar ise teknoloji anlayışımızı tamamiyle değiştirecek bir alan. Bu durumda yapay zeka ile kuantum bilgisayarlar birleştiğinde, makinelerin insanlardan daha akıllı olması muhtemel olacak ve ben bu alana da gözümü diktim. Fizik üzerine master yaparken 3 farklı kuantum fiziği dersi aldım. İlk derslerde hiçbir şey anlamadım. Zaten kuantum fiziğini anlamak ve özümsemek ve kendi alanında kullanabilir olmak başlı başına bir iş ve çok zor. Ünlü fizikçi Richard Feynman “eğer bir kimse kuantum fiziğini anladığını iddia ediyorsa, kesinlikle anlamamış demektir” der. Kuantum fiziğini anlamak sağlam bir fizik bilgisi, yanında lineer cebir, dalgalar, optik, türev, integral, diferansiyel denklemler gibi konularda uzman derecesinde bilgi birikimi istiyor. Bunları bilseniz bile yine yetmiyor. Bu kez Newton Mekaniği’ne veda etmeniz gerekiyor. Çünkü atom altı parçacıklar Newton’un hareket kanunlarına uymuyor.
Ancak başarının kuralı hep aynı: asla vazgeçmemek. Eğer kuantum fiziği öğrenmek istiyorsanız, gerçekten öğrenebilirsiniz. Çünkü ilk dinlediğinizde hiçbir şey anlamıyorsunuz. Ancak zamanla taşlar yerine oturuyor ve bir miktar anlamaya başlıyorsunuz. Sonra bir bakmışsınız uzman olmuş ve o konuda konferanslar, seminerler vermeye başlamışsınız ve internet ortamında istemediğiniz kadar kaynak, kitap, doküman, akademik makale ve ders videoları mevcut.
İşte kuantum bilgisayarlar hayatımıza girmek için gün sayıyor. Kuantum bilgisayar simülasyonları aldı başını gidiyor. Simülasyon ortamında ve halen kuantum bilgisayarı olan büyük şirketlerin deneme maksatlı erişim verdikleri makinelerde kuantum programları yazıp, kuantum makine öğrenmesi modellerini test edebiliyoruz. Yani teknoloji daha gelmeden o teknolojiyi öğrenip uygulama geliştiriyoruz.
18 yıl aradan sonra, son birkaç aydır Türkiye’de bulunuyorum. Karşılaştığım bazı olaylar beni şaşırtıyor. İnsanlar 1000 dolar verip bir akıllı telefon aldıklarında, kendilerini en son teknolojiyi yakalamış gibi hissediyorlar. Yani arkasındaki teknolojik gelişmeler pek de umurlarında değil. Hal böyle olunca gelecek kuantum bilgisayarların önemini kavrayıp şimdiden gerekli yatırımları yapan ve başkalarının üretmesini beklemeden kendi üretimini yapanların elinde olacak. Başkaları yapar ve biz sadece yüksek bedeller ödeyerek alırsak, bu ancak tüketim toplumu olmamızı sağlar.
Sohbet ettiğim üniversite öğrencilerinde gördüğüm büyük bir problem var. İstisnasız hepsi derse sadece sınavı geçene kadar çalışıyorlar ve sınavdan sonra öğrendiklerini unutuyorlar. Derse çalışırken de özünü anlamak yerine soruların çözüm metodlarını ezberleyip, dersi geçecek kadar öğreniyorlar. Sonra da unutuyorlar. Bu durumda bilim ve teknoloji gelişmez. Önce öğrenip, sonra özümseyip ve daha sonra üzerine birşey koymak ile bilim ve teknoloji ilerler. Sınavdan bir gün önce öğrenip sınav geçtikten sonra unutuluyorsa konular geleceğimiz çok da parlak gözükmüyor.