NASA’nın 23 milyon dolarlık tuvaleti
Bu yazı bilimsel olmasına rağmen biraz iğrenç. O yüzden herkese uygun olmayabilir. Geçtiğimiz cuma günü NASA Cygnus uzay aracı ile Uluslararası Uzay İstasyonu’na 23 milyon dolarlık yeni tasarım bir tuvalet gönderdi. Mevzu uzay olunca herşey bir farklı oluyor tabi ki. En başta yerçekimi hissedilmiyor. Yemekler, kahveler, çatallar, kaşıklar, su damlacıkları hatta kendiniz bile havada asılı kalıyorsunuz. Grip olsanız ve burnunuz akarsa aşağı akmıyor ve burnunuzun içinde toplanıp kalıyor ve koku alma duyunuzu kaybediyorsunuz. Ayrıca üzülseniz gözünüzden akan yaşları bile saklayamıyorsunuz. Gözyaşlarınız aşağı düşmüyor ve hep gözünüzde kalıyor. Hatta bir keresinde Kanadalı astronot Chris Hadfield’in uzay yürüyüşü sırasında gözlerinden biri yaşarmaya başladı. Basınçlı astronot elbisesi sebebiyle gözyaşlarını silemedi ve gözyaşları artarak diğer gözüne de sıçradı ve Uzay İstasyonu’nun dışarısında öyle çaresizce kalakaldı. Gözyaşlarının gözlerinden uzaklaşması için kafasını sağa sola çevirdi, fakat o da fayda etmedi. Gözyaşları gözlerine iyice yayıldı ve astronot artık görmez olmuştu. İstasyona geri dönmek için önünü görmesi gerekiyordu.
Astronotlar uzay istasyonu dışındaki muhtemel durumlar için yeterli eğitimi almışlardı. Uzaya giderken ve dönerken hiçbir şey tesadüfe bırakılamaz. Her adım, her milisaniye ve her ihtimal hesaplanır ve su altında astronotların bazıları bayılma numarası yapar ve diğer astronot onu uzay istasyonuna geri getirmesi için tatbikat yaparlar. Fakat göz yaşarması ilk kez karşılaşılan bir durumdu. Neyse ki Houston imdada yetişti ve mühendisler hummalı bir çalışma başlattılar ve bir çözüm buldular. Çözüm olarak uzay elbisesinden minik bir delik açmayı ve göz yaşını sıfır basınç ortamında buharlaştırmayı ve sonra o deliği kapatmayı uygun gördüler ve bu sayede astronot istasyona geri dönebildi.
Tanıştığım astronotlar ile uzayda iken neler hissettikleri üzerine konuştum. En çok istedikleri şeylerden birisi yerçekimli ortamda kafalarını rahat bir şekilde yastığa koyup uyumak ve tuvaletlerini rahat yapabilmek idi. Çünkü tuvalet ihtiyacı uzayda çok büyük bir problem. Astronotlar roketle uzaya fırlatma anında ve uzay yürüyüşü esnasında bebekler gibi bez bağlarlar ve bu bezleri atacak bir çöpte yoktur. Sonra o bezleri uzay istasyonunda bir odada toplarlar, kirli elbiselerini de yanına eklerler ve uzayda su kısıtlı olduğu için idrar ve ter sularını arındırıp yeniden içerler. Tabi bir de koku var. Pencereyi şöyle bir açıp içeriyi havalandıramazlar. Eğer açarlarsa dışarıda basınç sıfır ve sıcaklık -270 derece ve üstelik uzay boşluğunda hava da yok. Pencereyi açmak birkaç saniye içinde hayatınıza mal olur.
Uzay İstasyonu kokmuş et gibi çok pis kokar ve astronotlar her gün egzersiz yaparlar ve çok pis ter kokarlar. Egzersiz yapmazlarsa kemikleri zayıflar, bacakları çöp gibi kalır. Astronotlar ayakları ile yürümezler ve ayakları bebek ayağı gibi olur ve çoraplarını hızlı çıkarırlarsa ayak derileri de soyulup gelir. Uyurken duvarda, tavanda, kafaları aşağıda, ayakları yukarıda, atlar gibi ayakta hatta havada asılı olarak uyuyabilirler.
Astronotların elbise değiştirmeleri de problemlidir. Uzayda çamaşır yıkamakta mümkün değildir. Kirli çamaşırlar astronotların uzaya giderken ve uzay yürüyüşü yaparken bağladıkları bezlerle beraber uzay istasyonunda bir odada saklanır ve uzay araçları geri dönerken atmosfere girişte yanarak kül olurlar ve bu astronotların kirli elbiselerinin külleri Dünya’ya gökyüzünden toz olarak yağarlar.
Tuvalet ihtiyacı Dünya’da da bir zamanlar büyük problem idi. Fransa Kralı 14. Louis 1682’de 1300 odalı Versailles Sarayını inşa ettirdiğinde içerisine hiç tuvalet yaptırmamış. O sebeple saray çalışanları, kral ve kraliçeler def-i hacet icap ettiğinde, ya görünmeyen bir odada yada şömine de ihtiyacını giderir üzerine de bir tavuk tüyü dikermiş. Böylece bir kaç gün bekler ve kuruduğundan emin olduklarında saray çalışanları o tüyden tutup balkondan fırlatıverirlermiş. Fransızlar kibar insanlar olduğundan fırlatırken de uyarırlarmış “gare l’eau”suyz” yani “dikkat edin” diye. Fakat Fransızlara göre daha kaba olduklarından Almanlar hiç uyarmadan atıverirlermiş. Çoğu insan için Avrupa sokaklarında gece yürümek büyük cesaret işiymiş. 1800’lü yılların ortasına kadar da sokaklar ve binaların duvarları hep idrar kokarmış. Yüksek binalar yapılana kadar tuvalet ve tesisat Avrupalılar’ın kültüründe yokmuş.
Fransa Kralı 15. Louis ise işi bir adım daha ileri götürmüş. Kendisini ziyaret edenleri kabul ederken oturduğu tabure de ihtiyacını gideriveriyormuş herkesin içinde. Kendisine bir uşak tutmuş o arkadan temizliyormuş. Hatta bu meslek çok önemli hale gelmiş ve özel yetenekle almaya başlamışlar. Çünkü en önemli devlet sırlarını bile duyuyormuş vazife başında.
Versailles Sarayı’na baloya gelen sosyetik kadınlar etekleri uzun ve yerlerde sürünen gösterişli elbiseler giyerlerdi. Tabi o elbiseyle tuvalete gitmek de kolay değil. Zaten tuvalette yoktu. Bunun üzerine o ipekten yapılma, şahane elbiselerinin altında poşet ve lazımlık bağlarlar, baloda tuvalet ihtiyacı gelince bırakıverirlerdi. O sebeple bu gösterişli elbiselere günümüzde hala tuvalet denir. Sonra da poşetleri balkondan uzaklara fırlatıverirlerdi.
19. yüzyılın başında bazı işadamları şapkayı icat etmişler ki atılan bu pislikler kafalarına çarpmasın. Fötr şapka tam anlamıyla bu pislikten korunmak için icat edilmiş ve hem kadınlarda hem erkeklerde çok moda olmuş. Batılılar başta haçlı seferleri sonra bazı aydın kişilerin Osmanlı’yı ziyaret etmesiyle tuvaletle tanışmışlar.
Şimdi insanlar uzaya gitmeye başlayınca tuvalet ihtiyacı uzayda da baş gösterdi. Onun için uzaya robot göndermek astronot göndermekten daha iyidir. Robotların yemek, tuvalet ve geri gelme dertleri yok. Astronotlar tuvalet ihtiyacını ilk zamanlar bebek bezi ile hallettiler, sonra basınçlı tuvaletler üretildi. Fakat bu eski tuvaletler hem çok ağır hem de çok yer kaplıyordu. Bu 23 milyon dolarlık tuvaletin yeni tasarımı sayesinde hanım astronotlar artık daha bir rahat edecekler. Üstelik bu yeni nesil tuvalet titanyumdan yapıldı ve eski tuvaletlere göre %65 daha küçük ve %40 daha hafif. Tasarımı uzaya giden astronotların geri bildirimleri ve tavsiyeleri üzerine yapıldı ve artık astronotlar ihtiyaçlarını daha rahat giderecekler.