Yapay zekâsız dijital dönüşüm

tekno.jpg

On sekiz yıl Los Angeles’ta yaşadıktan sonra, üniversitedeki derslerin dijital ortamda yapılmasını fırsat bilerek 5 aylığına Türkiye’de yaşamaya karar verdim. Türkiye şartlarında kendimi 18 yıl öteye ışınlanmış gibi hissediyorum. Son iki haftadır değişik alanlarda gözlemler yapıyorum. Dijitalleşme ve dijital dönüşüm çoğu kesim tarafından anlaşılır gibi olmuş fakat eski alışkanlıkları bırakmak çok da kolay değil.  

Konya’da en çok dikkatimi çeken konu bankaların önünde uzun kuyruklar oluşuyor ve bankalar herkesi sırası ile almıyor. Müşterilerinin ne kadar çok parası varsa onlara öncelik veriyor. Hal böyle olunca insanlar saatlerce sırada bekliyor. Ayrıca ay başlarından bankamatiklerin önlerinde de uzun kuyruklar var. Los Angeles’ta 18 yıldır neredeyse hiç sıra beklememiş veya çok az beklemiş birisi olarak bu uzun kuyrukların dijital dönüşümle çözülüp çözülemeyeceğini düşündüm. Bankacı akrabama bu insanların niye bu kadar sırada beklediklerini sordum. Aldığım cevap ise çok şaşırtıcı idi. Sıra bekleyenlerin hemen hemen hepsi şubeye gitmek yerine işlemlerini zaten internet ortamında yapabiliyorlar. Buna rağmen hala ne diye vakitlerini boşa harcıyorlar. Sırada beklerken ellerinde akıllı telefonlarla oynuyorlar. Demekki internet erişimleri var. Bankada beklemek yerine işlemlerinin çoğunu zaten internetten yapabilirler. Fatura ödemek için bu kadar kuyrukta beklemek ve insanın en değerli varlığı olan zamanını bu kadar basit bir işlem için boşa harcaması kabul edilebilir bir şey değil. Sırada bekleyenler paralarını bir kurumdan çekip diğerine yatırıyorlar ve arada saatlerce vakit kaybı oluyor. Bunu bütün ülke geneline yaydığınızda milyarlarca dolarlık iş ve kıymetli zaman kaybı var. Gencecik beyinlerin bilim, teknoloji, yapay zekâ gibi alanlarda kendini geliştirebileceği bir zaman dilimi kuyruklarda bekleyerek çöpe gidiyor.  

Dijital dönüşüm kurumlarca ve büyük işletmelerde anlaşılmış olsa da halka yayılmış değil. Herşey teknolojik olarak çözülmüş fakat henüz kullanan kişi sayısı çok az. Bunun nedenlerinden birisi özellikle orta yaş üstü insanların teknoloji ile tanışmamış olması veya dijital ortama güvenmiyor olması. İkinci neden ise eski alışkanlıklar. İllaki parayı eline alacak, kokusunu hissedecek, cüzdanına kısa sürede olsa o parayı koyacak sonra ödemelerini o gıcır gıcır paralarla yapacak. Başka bir neden eğitim seviyesi olabilir. Bu kadar zaman kaybının başka bir nedeni de vergi oranlarının yüksek olmasından dolayı işletmelerin yaptıkları işler için fatura kesmeyip nakit çalışması olabilir. Bu da kayıt altına alınmayan ekonomi demektir. Hal böyle olunca dijital dönüşüm burada işe yaramıyor. Çözüm ise yapay zekâda yatıyor. Yapay zekâ işle çekilenler ve harcananlar saniye saniye analiz edilebiliyor ve kayıplar önlenebilir. 

Dijital dönüşüm yapay zekâ için gerekli veriyi hazırlıyor. Özel sektör ve kamu kurumları hızla dijitalleşmeye gidiyor. Dijitalleşemeyen kurumlar çağın gerisinde kalacak ve de kalmaya mahkumlar. Fakat yapay zekâsız dijital dönüşüm olursa büyük miktarlarda veri toplanır ancak onunla ne yapılacağı, nasıl akıllı hale getirileceği bilinemez. Yapay zekânın henüz bilgisayar programcıları ve mühendisleri tarafından da net olarak anlaşılmadığına şahit oluyorum.  

Bankaların dijital dönüşüm konusunda bir problemleri yok gibi görünüyor. Hepsi meseleyi anlamış ve gerekli adımları atmışlar. Ancak yapay zekâ konusunda çağın çok gerisindeler. Özellikle insan hatalarını önlemede büyük açıkları var. Yapay zekâ akıllı kamera sistemleri ile işlemleri rahatlıkla takip edip hata anında hemen uyarı verebilir. Çekleri, senetleri ve bilumum dökümanları insanlardan kat kat yüksek hızlarda okuyabilir ve gerekli hesaplara yönlendirmeleri yapabilir. Birçok alanda eleman eksiklerini kapatabilir ve insanlar gibi molaya, dinlenmeye, yemeğe ihtiyacı yoktur. Veri analizleri ve zaman serileri ile hangi şubeye günde kaç müşterinin geleceğini tahmin edip, hangi işe en ehil kimi görevlendireceğini ve bir işi en kısa sürede, en az kaynak harcayarak, en kestirme yoldan nasıl çözeceğini bulabilir.  

Yapay zeka uygulamaları sayesinde bankalar, potansiyel masraf ve israflarından 2023 yılına kadar 447 milyar dolar tasarruf etmeyi planlıyorlar. Bankalar, müşteri tanımlama ve kimlik doğrulamasını kolaylaştırmak, sohbet robotları ve sesli asistanlar aracılığıyla birçok işlemi zaten halledebiliyorlar. Fakat müşteri ilişkilerini derinleştirmek ve kişiselleştirilmiş öneriler sunmak konusunda geri kalıyorlar. Müşteri ve işlem sayısı arttıkça bankaların yükü de artmaktadır. Yapay zekâ bu konuya en iyi çözümdür. Akıllı veri analizleri ile kişiye özel çözümler üretebilmekte, insan hatalarını sıfıra indirmekte ve aylar hatta yıllar sürecek hesaplamaları birkaç milisaniye içerisinde yapabilmektedir. 

Dijital dönüşüm ile bütün verilerin dijital ortama aktarılması, dosyalama, kağıt ve depolama açısından büyük avantaj sağlıyor. Verimliliği arttırıyor, Evrakın yangın, deprem, su baskını gibi doğal afetler karşısında tahrif olmasını engelliyor ve özellikle veriye erişimi hızlı hale getiriyor. 10 binlerce km uzaklıktaki kütüphanelerden kitaplar bulmak ve okumak saniyeler içerisinde mümkün oluyor. Ancak bu kadar veriyi analiz etmek, gizli trendleri bulmak ve sistemleri akıllı hale getirmek yapay zekâ bilgisi gerektiriyor. 

Dijital dönüşümü gerçekleştirmiş olan kurumların bu adımlarını yapay zekâ ile taçlandırması ve bu dönüşümü halka kolay yoldan ulaştırması gerekiyor. Hatta bütün kurumlar ellerindeki bütün projeleri bırakıp personeline yapay zekâ eğitimi aldırmalıdır. Çünkü yapay zekâ yeni bakış açıları ve yeni ufuklar açıyor. Kurumlar yapay zekâ seferberliği ile masrafları ve israflarını azaltabilir ve kaynaklarını en optimum derecede kullanabilirler. 

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum