Türkiye'de dış politika algısı

Mensur Akgün

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi 2013’den bu yana gerçekleştirdiği Türkiye’nin dış politika algısı araştırmalarının bu yılki sonuçlarını perşembe sabahı düzenlediği bir toplantıyla açıkladı. 26 ilde 18 yaş üstü bin kişi ile yüz yüze yapılan mülakatlar sonucunda ortaya çıkan veriler çok şaşırtıcı sonuçlar içermemekle birlikte bu konuda düşünen, yazan, konuşan, özellikle de karar verme, siyaset oluşturma konumunda olanlar açısından önemli veriler içeriyor.

Araştırmanın tamamına üniversitenin Web adresinden ulaşmanız mümkün. Ben bugün burada önemli bulduğum bazı verileri sizlerle paylaşmak, bazılarını da 2010 yılında, yani bundan yedi yıl önce TESEV bünyesinde gerçekleştirdiğimiz benzeri bir araştırmanın sonuçlarıyla karşılaştırmak istiyorum.

Üç genç meslektaşım ile birlikte gerçekleştirdiğimiz anket çalışması NUTS-1 yöntemiyle Türkiye’nin 81 ilinde tesadüfi olarak belirlenen 18 yaş üstü bin katılımcı ile yapılmıştı. Telefon görüşmesi yöntemiyle gerçekleşen araştırmamız yüzde 52 cevaplama oranına, yüzde 95 güven aralığına ve yüzde 2.54 hata payına sahipti.

***

O zaman elde ettiğimiz verilerden çıkarttığımız sonuç Türkiye’de insanların uygulanan dış politikadan büyük ölçüde memnun olduğu, sorun çözücü yaklaşımını desteklediği, AB’ye üye olmak istediği ve ABD ile olan ilişkilerin güçlenmesini arzu ettiği yönündeydi.

Araştırmamızı okuyacak ABD, AB ve Ortadoğu’dan yetkili ve etkililer için de tavsiyelerde bulunmuş, Türkiye’de yapısal bir Amerika karşıtlığı olmadığını, Türkiye’nin kendilerine daha fazla sempati duymasını isterlerse Ankara ile temaslarını güçlendirmelerini, çıkar ve beklentilerini ciddiye almalarını önermiştik. AB’ye mesajımız da Türkiye’nin hala üye olmak istediği, bu fırsatı üyelik sürecinin önünü açarak iyi kullanması gerektiği yönündeydi.

Perşembe sabahı Rektör Mustafa Aydın’ın sunuşunu dinlerken var olan koşullar altında gerçekleşmesi zor olmakla birlikte aynı siyasi telkin ve beklentilerin onların yaptığı araştırmanın sonuçları için de geçerli olabileceğini düşündüm. Oranlar doğal olarak farklılaşmıştı ama genel eğilimlerin çoğu aynı yöndeydi.

ABD ve İsrail bugün de o zaman da en çok tehdit algılanan iki ülkeydi. Yöntemler farklı olduğu için sayısal bir karşılaştırma yapmak çok sağlıklı olmayabilir, ancak 2010’daki araştırmaya katılanlar İsrail’i yüzde 40 oranında, ABD’yi ise yüzde 33 oranında tehdit görüyordu. Şimdi bu oranlar ABD için yüzde 66.5’e, İsrail için yüzde 37,4’e çıkmış.

Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin araştırmasında ortaya çıkan bir başka sonuç ise Türkiye’de insanların AB ülkelerini yüzde 24 oranında tehdit olarak algılanması. Bunun 15 Temmuz darbe girişimi ertesinde yaşananlarla bağlantısı olduğu kesin. Çünkü önceki iki yılda aynı merkezin yaptığı araştırmada AB’den tehdit algısı yüzde 10 düzeyinde. Bizim yaptığımız araştırmada AB genellemesiyle özetlenebilecek bir tehdit algısı yoktu. Sadece Yunanistan (% 16) ve Fransa (% 8) o dönemde tehdit olarak görülüyordu.

Buna rağmen 2017 yılı itibarıyla yüzde 48,4’lük bir kitle hala AB üyesi olmak istiyor. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 61,8’miş, belli ki son bir yılda yaşanan gerilimlerden algı etkilenmiş. 2010 yılında ise bu oran yedi puan daha yukarıdaymış (% 69). Ancak sizce ne zaman üye oluruz diye sorulduğunda yüzde 81,3 bu yıl hiç bir zaman cevabını vermiş. Yedi yıl önce asla diyenlerin oranı ise sadece yüzde 30’du. Bu da Türkiye’nin AB üyelik umudunun artık iyice ortadan kalkmaya başladığına işaret ediyor.

Perşembe günü açıklanan araştırmada sorulan sorulardan biri de hükümetin dış politikasından duyulan memnuniyete ilişkin. Yüzde 38,5 ülkelerinin dış politika performansını başarılı buluyor. Yüzde 37,8 ise kısmen başarılı buluyor. Yani genel memnuniyet oranı yüzde 76’nın üstünde ki bu oran bizim 2010 yılında tespit ettiğimiz yüzde 65’lik onaydan bile yüksek.

***

İnsanların memnun olmadıkları şeylerin başında ise yüzde 17,5 gibi düşük bir oranla Suriyeli mültecilerin varlığı geliyor. Bu sonucu özellikle Hükümetin dikkate alması, mültecilerin topluma entegrasyonu için de, Türkiye’deki ayrımcılığın kalkması için de çaba harcaması gerekecek.

2017 araştırmasından çıkartılabilecek bir başka siyasi sonuçsa Türkiye’de insanların barışçıl çözümleri, arabuluculuk çabalarını desteklediği. Filistin sorunu sorulduğunda da, Suriye söz konusu olduğunda da Türkiye’nin yarısı barışçıl çözüm diyor. Bir başka dikkate değer nokta da son dönemde yaşadığım pek çok soruna rağmen dörtte üçümüzün (% 74,5) Müslüman ülkeler için model olabileceğimize inanması.

Hem barışçıl dış politika, hem de model olma fikri bizim 2010 yılında yaptığımız araştırmada da güçlü bir şekilde ön plana çıkıyordu. Geniş anlamıyla Ortadoğu’nun 16 ülkesinde yaptığımız araştırmalar da bizde olan bu eğilimin bölgede karşılığı olduğunu gösteriyordu. Zaman için değişen pek çok şey gibi Türkiye’nin modelliğine olan talep de düştü. Yine de arzın mümkün olduğunun akıllarda kalmış olması önemli ve sevindirici...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.