Putin ve Türkiye

Şenol Kaluç

SSCB’nin beklenmedik(!) çöküşünün üzerinden neredeyse 30 yıl geçti ve ne ABD üzerine yüklenen sorumluluğu taşıyabildi ne de biz Özal’ın tüm çabalarına rağmen –kısır iç çekişmeler ve iş bilmezlik yüzünden- ortaya çıkan fırsatları değerlendirebildik.

2002 sonrası Ak Parti iktidarının da başlangıçta büyük bir iştahla desteklediği AB çapasından ise maalesef son yıllarda hızla uzaklaşır bir görüntü içindeyiz. Darbe girişimi sonrası ise ilişkiler daha da kötü bir halde.

Suriye’deki vesayet savaşları Bermuda Şeytan Üçgeni misali herkesi içine çekerken bizi de fazlasıyla etkiliyor.

***

Tek kutuplu dünya kimseye mutluluk getirmediği gibi daha derin sorunlara yol açtı. Demokrasi ve insan hakları rüzgarları eseceği sanılırken pek çok yerde tersi oldu. Batı, daha iyi bir dünya fırsatını heba ederken kendisi de faşizme doğru kaymaya başladı. Rusya ise çöken imparatorluğun küllerinden doğmaya çalışıyor.

Fakat gelinen noktada Rusya ve Putin’nin dünyayı ABD’nin ikiyüzlü hegemonyasından kurtarmak ve umut olmak gibi bir derdi yok. Dahası SSCB gibi –eleştirsek de- ahlaki normlara sahip değil. Putin dış politikayı iç politikayı etkilemek, periferisindeki ülkeleri ve NATO’yu baskı altına almak için kullanıyor.

Rusya’da milyonlar açlık sınırında yaşarken dünyanın dört bir tarafını vurabilecek silahlara sahip olmakla övünüyor.

ABD’nin beceriksizliği de Putin’i içeride giderek ilahlaştırıyor çünkü çöken Sovyet imparatorluğunun hayali bile tüm Rusların kanını kaynatıyor.

SSCB, inanılmaz askeri gücünü sosyal-ekonomik-kültürel alanlara yansıtamadığı için çökmüştü Putin’in ise bu açmazı çözecek bir yol ürettiği görülmüyor. Rusya hala ekonomik anlamda inanılmaz boyutlardaki yeraltı enerji kaynaklarına bağlı. Yani bir Çin değil.

Putin’in Çarlık rüyası görmesi sadece Rusları değil bizi de ilgilendiriyor. Çünkü, Rusya’nın Ortadoğu ve Avrupa’da atacağı ya da atmayı düşündüğü her adım bizi de doğrudan etkiliyor. Putin’in son açıklamaları ve Suriye’deki iç savaşta çıkarları dışında hiçbir ahlaki çizgi tanımaması bizi fazlasıyla uyanık olmaya sevketmeli.

ABD ile çok ciddi problemlerimiz olsa da bunların hiçbir zaman Rusya ile çıkabilecekler kadar can yakıcı olmayacağını bilmek lazım.

Akreple çuvala giren sokulacağını da kabul etmeli!

ABD ve Rusya’ya karşı tek başımıza politika belirleme gücümüz belki yok ama bu güçlerin ve de diğer güçlerin politik çıkarlarını kendi çıkarlarımızla kısmen uzlaştırabilir ve en az zararla atlatacak yollar bulabiliriz.

Bu nedenle her ne kadar beklediğimiz desteği bulamasak da AB ile ilişkilerimizi kuvvetlendirecek hatta Çin’le –özellikle teknoloji anlamında- yakınlaştıracak adımlara önem vermemiz gerekiyor.

Putin açıklamaları ile Türkiye’nin AB için vazgeçilmez bir stratejik ortak olduğunu bir kere daha tescillenmiş oldu. Bu yeni durumu iyi okumak ve değerlendirmek gerekiyor.

Rusya kontrolüne girmiş bir Ortadoğu ve Doğu Akdeniz AB ve bizim için bir kâbus olabilir. Rusya’nın bu etkinliğinin ancak güçlü bir Türkiye ile kırılabileceğine dair AB’nin iknası gerekiyor.

***

Ya böyle bir yolu benimseyeceğiz ya da Rusya ile birlikte yalnızlaşacağız. Böyle bir eksen kaymasının maliyetleri iyi düşünülmeli. Türkiye Rusya gibi muhalefetin zayıf olduğu ve kısmen dünyadan izole bir konumda değil. Her şeye rağmen sağdan sola eksik de olsa bir demokrasi kültürümüz var ve dahası çok güçlü fay hatlarına sahibiz.

İyi düşünülmeden yapılacak bir tercihin Türkiye’deki fay hatlarını olumsuz anlamda tetiklememesi beklenemez. Rusya ve Putin bizim için olsa olsa dönemlik olarak AB ve ABD’nin burnunun sürtülmesi için kullanılabilecek bir aktör olabilir.

Eminim Abdülhamit Han bugün yaşıyor olsa idi o da böyle bir denge politikası üzerine dış politikasını kurardı; dün yaptığı gibi.

Teknik olarak savaşa karşı olsam da, güçlü bir silah sanayisine ihtiyacımız olduğu çok açık; ancak bu sanayi diğer sektörleri de kuvvetlendirecek ve toplumun tüm kesimlerinin refahını arttıcak bir şekilde organize edilmeli. Halkımıza yük değil katkı da sunmalı.

Demem o ki en basitinden savaş uçağı yaparken kendi yolcu uçağımızı da yapabilmeliyiz.

Not: Afrin şehitlerimize Allahtan rahmet, milletimize ve yakınlarına ise sabır dilerim.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.