Avustralya'nın Melbourne yakınlarındaki Maryborough Bölge Parkı'nda metal dedektörü kullanan David Hole, sarı kil tabakasının içinden çıkan son derece ağır ve garip görünümlü bir taşı fark etti. Bölgenin geçmişte yaşanan 'altına hücum' dönemiyle ünlü olması nedeniyle, Hole taşı ilk başta altın külçesi zannetti.
Taşın altın olup olmadığını anlamak için Hole, onu kesmeye ve kırmaya çalıştı. Ancak taş, gösterdiği müthiş dirençle şaşırttı: Ne testere işledi, ne matkap ne de balyoz taşı kırmayı başarabildi; hatta asit bile etkisiz kaldı.
Bu gizemli taş, David Hole tarafından üç yıl sonra Melbourne Müzesi'ne götürüldü. Burada jeologlar Dermot Henry ve Bill Birch taşı incelerken hemen şüphelendi.

UZAYDAN GELEN KADİM PARÇA: ALTINDAN DAHA DEĞERLİ
Jeolog Dermot Henry, taşın yüzeyindeki tipik erime izlerinin (atmosfere giriş sırasında oluşan karakteristik izler) bunun sıradan bir kaya değil, bir meteorit olduğunu gösterdiğini belirtti. Yapılan incelemeler sonucunda, taşın tahmini 4.6 milyar yaşında olduğu ve altından çok daha değerli bilimsel bilgiler taşıdığı ortaya çıktı.
Bu meteorit, Victoria eyaletinde bulunan 17. meteor olma özelliğini taşıyor.

GÜNEŞ SİSTEMİ’NİN DOĞUMUNDAN BİR İZ
Jeologlar, söz konusu meteorun Güneş Sistemi’nin doğumunun ilk döneminden kalan kadim bir parça olduğunu açıkladı. Meteoritin içinde eski demir-nikel bileşenleri, kristalleşmiş mineral damlacıkları ve hatta bazı meteor türlerinde rastlanabilen canlılığın yapı taşları olan aminoasitlerin bile bulunabildiği belirtildi. Bu nedenle, bu tür meteorlar Güneş Sistemi'nin oluşumuyla ilgili kritik bilgiler taşıyor.
İnceleme ekibinde yer alan Dr. Birch, yoğun metaller nedeniyle meteorun olağanüstü ağır olduğunu belirterek: "Eğer dünyada normal bir taşı elinize alsanız bu kadar ağır olmaması gerekir. Arada ciddi bir ağırlık farkı mevcut" dedi. Analizlerde H-tipi sıradan kondrit olarak sınıflandırılan bu tür meteorların, Asteroit Kuşağı’ndaki Hebe adlı gök cisminden kaynaklandığı düşünülüyor.

